Geçmişin Gölgeleri Arasında – Captain America: Winter Soldier

Captain America’yı yeniden gündeme getirmek için son derece iyi düşünülmüş bir metod kullanan Winter Soldier, bilhassa soğuk savaş hikayelerini ve süper kahraman hikayelere sinen karanlık havayı seven arkadaşlara hitap eden bir deneme. Fakat gerçekten de vaat ettiklerinin tümünü sunabiliyor mu, bu açıklaması biraz uzun bir hikaye. Dilerseniz Winter Soldier’e gelinceye değin külliyatın genel durumunu ve Winter Soldier ile yapılmaya çalışılanın resmini çizmeye çalışalım:

Captain America, Marvel’ın ilk kahramanı olmasa da geçmişi ta II. Dünya Savaşı zamanlarına dek gidiyor. En büyük hayranlarının bile reddetmediği üzere, Marvel olarak bildiğimiz yayınları üreten kalemler o dönemlerde nispeten belli bir yaş sınırının üstüne pek de hitap etmeyen, tüm dünyayı saran küresel savaş sürmekte iken kahramanlarını da bu savaşın neferleri haline getirip dönemin rüzgarından yararlanmaktan pek de geri durmayan bir yönelimdeydiler. DC Comics’in Batman’inin bile o zamanlar Gotham’a sabotaj düzenleyen Japonlara karşı dövüştüğü dönemlerden bahsediyoruz. Dolayısıyla aslında Captain America da bir “Amerikan Kahramanı” olarak lanse edilerek pek de yanlış yapılmamış bir karakter. Yine de o dönem ortaya çıkmış ve çok geçmeden meydandan silinmiş sayısız karakterde olduğu gibi Captain America da bu haliyle sivil bir dünyaya ait de değildi. Netice itibariyle Captain America Comics, Steve Rogers’a artık ihtiyaç olmadığı düşünülerek 1950’de yayınına son verildi. Captain America’nın geri dönüşü 1959-1968 arasındaki Tales of Suspense dönemine dek gerçekleşmedi ve Captain America’nın kendi kişisel çizgi romanına yeniden sahip olabilmesi bile 1968’e dek askıda kaldı. Bu arada Bucky’nin “ölümü” ve Captain America’nın yıllar sonra buzlar arasından çıkartılıp hayata döndürülmesine dek pek çok olayı ilk kez 1964’deki Avengers #4’den öğrenebilecektik (Daha da detaylandırılması, Captain America Volume #5’in 1-6 arası sayılarından oluşan Man Out Of Time ve 7-9 ile 11-14 arası sayılarından oluşan Winter Soldier derlemesi ile oldu. Zaten bu yazının konusu başka bir şey değil). Haliyle Captain America’nın teorik olarak neredeyse 15 yılını unutulmuş şekilde geçirdiğini ve orijin hikayesine ilişkin çoğu detayın verilmesinin bile 2005’i bulduğunu az çok çıkarttığınızı varsayıyorum.

winter-soldier-1

Peki bunları neden anlattık? Çünkü Gerekli Şeyler tarafından yukarıda bahsettiğimiz derlemenin 7-9 arasını içeren 1. cilt ve 11-14 arasını içeren ikinci ciltteki ismiyle “Winter Soldier” yani Bucky Barnes, bu döneme dek gerçek anlamda “ölüydü” ve çoğu çizgi roman hayranı kendisinin ismi geçtiğinde espri ile karışık onun Spider-Man’deki Ben Amca gibi, ana evrendeki devamlılık içerisinde asla canlandırılmayacak birkaç karakterden birisi olduğu söylenirdi. Yazısını da bir süre önce yazdığımız Avengers Disassembled‘in hemen sonrasında geçen Captain America’nın bu hikayesi hem Bucky’i geri getirip onu Steve Rogers ile karşı karşıya getiriyor, hem Captain America’nın muhtemelen bilmediğiniz geçmişiyle ilgili bazı ayrıntıları su yüzün çıkartıyor, hem de Captain America’yla aynı süreçte ortaya çıkmış (ve unutulmuş) bir başka karakteri her ne kadar kısa da olsa yeniden olay akışına sokuyor. Bu bağlamda Winter Soldier henüz Marvel macerasına yeni girmiş çizgi roman hayranları tarafından da okunup zevk alınabilecek bir yapım. Ama öncesinde Avengers Disassembled’i okumanız hem alacağınız zevki arttıracak, hem de Steve’in olayların en başına nasıl bir hissiyatla geldiğini anlamanızı sağlayacaktır.

Yorumlar