Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Maceraları: Hayırsız Ada
Bildiğiniz üzere, Devrim Kunter’in son dönemlerde başarılı çizgi romanı Seyfettin Efendi, altı ayda bir piyasaya çıkıyor.
Sırasıyla bir tam sayı hikaye, bir de kısa hikayeler derlemesi formatında yayınlanan Seyfettin Efendi’nin (ikisi başka başka seriler), ikinci tam sayı hikayesi olan Hayırsız Ada yayınlandı!
Tam sayı hikayeleri, birbirini takip eden şekilde tasarlanmış. Yani Hayırsız Ada hikayesi, Yeditepe Canavarı’nın devamı. Hikaye örgüsündeki bazı gizemlerin devam ettiğini görebiliyoruz (spoiler vermemek için söylemiyorum ne olduğunu).
Karakterler
Karakterler, Yeditepe Canavarı’ndan tanıdığımız aynı karakterler. Sadece birkaç ekleme var:
Gelenekçi yaşam tarzına rağmen delillere hayır diyemeyen doktor Aziz, özgür mühendis kadın Münevver, çok kuvvetli pehlivan İsmail, kurnaz casus Esat ve azılı bir pozitivist olan Seyfettin Efendi, hikayenin karakterleri. Bu sayıda üstün zeka Firuz da kısa bir görevle ekibe ekleniyor.
Grubumuz karşısında ise büyük bir komplo örgütünü ve onların tehlikeli adamlarını buluyor. Baş kötümüz Doktor M, adamlarıyla birlikte hikayede. Ufak bir rolde de olsa tehlikeli kadınımız Kara Sabahat’i görüyoruz.
Hikaye
Senaryoyu Devrim Kunter ve Cihan Türe birlikte yazmışlar. O yüzden aşağıdaki eleştirileri olumlu-olumsuz ortaklaşa üzerlerine alınabilirler.
Hikayeyi spoiler vermeden anlatmak zor. O yüzden buradan sonrası, küçük de olsa spoilerlar içerebilir. Ayrıca kendi fikir ve eleştirilerimi de içerir. Eğer kendi fikirlerini oluşturmak isteyen varsa bu başlığı okumayıp geçsin, gidip kitabı alıp okusun.
Yorumlarım:
Hikayemiz, Yeditepe Canavarı’na göre daha derli toplu. Bunda, ilk sayıda karakterleri tanımadığımız için, kendilerini tanıtıcı hareketler yapmak zorunluluğunda olmalarının etkisi var. Bu bölüm ise zaten tanıdığımız için, doğrudan hikayedeki yerlerine konuyorlar.
Bu sayı, öncekine göre mekan seçimleri olarak da daha iyi. 1920’ler İstanbul’unda bir turistik geziden ziyade, gerçek bir macera gibi olaylar yaşanıyor. Aksiyon sahnelerinin geçtiği yerler ise harika çizilmiş.
Hikayenin hızı da, Seyfettin Efendi maceralarının rayına oturmaya başladığını gösteriyor. Sayı içinde bölümlere ayrılmış olan hikaye, doğru zamanlamalarla bölünüyor ve devam ediyor. Özellikle bölümlerin fasikül kalınlığında tasarlandığı gözümden kaçmadı. İleride belki, tanınırlığı arttığında Seyfettin Efendi fasikülleri satılacak olabilir.
Kötü adamların motivasyonları ve yöntemleri ortalamanın üzerinde iyi anlatılmış olmasına rağmen, hayvan-insan melezlerine verilen yeri az buldum. İlk melezin hikayesinde ise mutasyon mu, başka bir şey mi olduğu tam net değil gibi. Belki de laboratuvar yıkıldığına göre artık kimsenin tekrar bulamayacağı bir sır olarak denizin dibine gömülmüş olabilir.
Kötü adamlardan makina gibi olanın çok hızlı taraf değiştirdiğini düşünüyorum. O konuya bir açıklık getirilmesi lazımdı diye düşünüyorum. Ama genel olarak Seyfettin Efendi’nin geniş kültürü ve becerilerinin de üstün bir göstergesi olarak iyi bir iş.
Polis şefi olacağı kehanet edilen komiser ve Seyfettin Efendi ile sıklıkla yolu kesişen tarihi kişiliklerden bu sayıdakinin (isim vermeyeyim yine) bölümleri çok hoştu. Bunun gibi detaylar, hikayeyi daha “bizden” yapmakta eşsiz bir yer tutuyor. Devrim Kunter’in bu konuda taviz vermeden devam etmesi gerekir. Tarihi kişilikler bittiğinde ne yapacağını ise merak ediyorum.
Zaten Türkiye standartlarına göre üst seviyede olan Seyfettin Efendi hikayelerinin 3 ciltte bu kadar ilerleme kaydetmesi, sonraki sayıları merakla bekletiyor. Hikayenin de, özellikle bu bölümle beraber iyice dallanıp budaklanması ise iyice iştah artırıcı.
Çizimler
Çizimler konusuna gelecek olursak, Devrim Abi’nin harika çizimine zaten söz söylemek mümkün değil. Sadece, kendi çizimleri ile karşılaştırma yaparak yorumlayacağım.
Bana göre bu bölümde arkaplan çizimleri ve mekan tasarımlarında, daha önce söylediğim gibi on numara bir iş çıkartmış. Atmosfer harika verilmiş. Özellikle bir önceki kısa hikayelerden oluşan cilde göre çok daha iyi buldum.
Karakter çizimlerinde ise Yeditepe Canavarı’ndakileri daha iyi buluyorum. Yine de bu, bu sayıdakilerin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Türkiye’de kolay bulamayacağımız derecede iyi çizimlere sahip Devrim abimiz, kendi standartlarına göre daha iyi yapabilirdi gibi geliyor.
Aksiyon sahnelerine geldiğimizde ise, Seyfettin Efendi’nin yurt dışı muadillerine bile taş çıkartacak sağlam bir iş çıkardığını görüyoruz. Özellikle aksiyon sahnesi çizmeyi düşünen yeni çizgi romancı arkadaşların ve diğer aksiyon severlere tavsiyem, iyice bakın da gözünüz gönlünüz açılsın.
Diğerleri ve Son Söz
Özetle, Devrim Kunter yine on numara, beş yıldız bir işe imza atmış. Çizgi Roman sevdiğini iddia eden herkesin kütüphanesinde mutlaka bulunması gereken bir eser.
Seyfettin Efendi’yi http://seyfettinefendi.com/ adresinden ve sitede belirtilen satış noktalarından bulabilirsiniz. Ayrıca ilk 24 sayfayı internet sitesinden ücretsiz olarak okuyabilirsiniz!