Bir Miyav Ağıt: Kedi Piyanosu
İnsanoğlunun gri renkli beyin sıvısından doğan en acımasız enstruman. Kedi Piyanosu.
Uzun uzun yıllar önce, şehirlerden birinin semaları en tizinden en pesine, en acıklısından en vahşisine, en güzelinden en çirkinine binlerce kedi sesiyle inlermiş. Caz müzisyenleri, sokak müzisyenleri ve yaşamak için çarpan küçük yüreklerin ritmleri başlı başına müzik olan daha nice müzisyen, şehrin büyüsüne kapılmış bir halde yaşayıp gidermiş. Birbirine karışan miyav sesleri ve bilinen tüm enstrümanların ahenkli sesleri hem ruhları hem de bedenleri dipdiri ve sağlıklı tutarmış.
Günün birinde, bu miyav şarkıcılar birer birer ortadan kaybolmaya başlamışlar. Gecenin karanlığında miyavlamaları birbiri ardına kesilmiş. Semalarda yankılanan sesler kesilmeye, şehir sessizliğe gömülmeye başlamış. Şehrin en güzel kürküne ve en güzel sesine sahip olan kedisi de ortadan kaybolunca, geride kalan ruhlar da hastalanmaya başlamış. Çok geçmeden bütün doğal sesler kesilmeye, ninniler bile yasaklanmaya başlamış. Şehre kocaman, ağır bir dehşet havası çöküvermiş. Miyavlamak, ciklemek, vızıldamak, tıngırdamak yasaklanmış, herkes korku içindeymiş. Çünkü kaçırılan kedilerin ardında bulunan ayak izleri bir insana aitmiş. Sessizliğe daha fazla dayanamayan bir grup kedi, bütün cesaretlerini toplayarak ayak izlerini takip etmiş. Ve “insanoğlunun gri renkli beyin sıvısından doğan en acımasız enstrümanı”, Kedi Piyanosu’nu görmüşler.
Kedi Piyanosu (The Cat Piano) Eddie White’ın kaleme aldığı harikulade şiiri, yönetmen Ari Gibson’la birlikte muhteşem bir görsel şölene çevirdiği sekiz dakikalık bir animasyon. Film bir Avustralya yapımı. Kedi şehrini, müziğin çalınışını, aşkını ve Kedi Piyanosu’nu benzersiz sesi ve yorumuyla anlatan, bohem kediyi seslendiren isim ise Nick Cave.
Yalnızca yukarıda yazdığım en son cümledeki isim bile yeterli aslında filmi seyretmek için. Ama filmde Nick Cave yorumunun insana yaşattığı esriklikten fazlası mevcut elbette. Kedi Piyanosu denen korkunç aletin tarihte bilindik bir örneği olmamasına karşın, çeşitli tasvirlerinin olması; bir grup kediyi bir piyanonun içine (belki çıkaracakları seslere göre) sıralayıp, gerekli tuşa basıldığında kedilerin kuyruklarına batacak bir iğneyle onlara istenilen sesleri çıkarttıracak bir icadın düşüncesinin bile insanların zihinlerinde yer tutmuş olması yeterince hayret verici. Böyle bir icadın fikrine duyulan tiksinti böylesine güzel bir hikâyeyle harmanlanarak ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
Herkese iyi seyirler.