“Birimiz Bir Gün Diğerini Öldürecek” – Batman: The Killing Joke

Batman’ın tartışmasız en büyük düşmanı Joker‘dir; o kısmında hepimiz aynı fikirdeyiz değil mi? Joker’in de mitosunun en büyük çizgi romanı, Alan Moore’un yazdığı Batman: The Killing Joke (Öldüren Şaka) olduğu kabul edilir. Zira bu çizgi romanda Joker karakterinin geçmişi (daha doğrusu çoktan seçmeli geçmişlerden biri) anlatılıyor. 25 Temmuz 2016’da da bu çizgi roman animasyona çevrildi. (Başlığı ‘Çizgi romanı okumuş birisinin gözünden…’ diye atmış olmasam da baştan belirteyim: bu yazı animasyonun incelemesidir, romanın değil. Yazı spoiler içermiyor, ama az çok konuyu bildiğinizi varsaydığım noktalar var ona göre).

Yönetmen koltuğunda Sam Liu (Justice League: Gods and Monsters), prodüksiyonda her zamanki gibi Bruce Timm ve senaryoyu filme uyarlayan Brian Azzarello (Batman: Gotham Knight). Baş rollerde ise Batman The Animated Series‘den beri birbirlerini tamamlayan ikili Kevin Conroy ve Mark Hamill var. The New Batman Adventures‘dan Barbara Gordon/Batgirl rolüne geri dönen Tara Strong, ve Jim Gordon’u seslendiren Ray Wise da ses kadrosunda bulunuyor.

killing-joke-1

Şunu belirteyim; bu film tamamen Mark Hamill’in nazı sonucunda yapıldı. Adam çıktı 2011’deki SDCC’de “Joker’i seslendirmeyi bırakmayı düşünüyorum, ama eğer birileri Killing Joke’u yapmak isterse kesinlikle role geri dönmek isterim,” dedi. Ondan sonra internet, internetliğini yaptı ve ürünün son hali artık karşımızda.

Film, çizgi romanın her karesini birebir adapte etmiş, fakat uzun metrajlı film süresini doldurabilmek ve Batgirl’in hikayedeki yerini büyütmek için yarım saatlik ekleme yapılmış. Bu ön-hikaye eleştirmenler tarafından fazla beğenilmedi, Barbara’yı sığlaştırdığını düşünenler bile oldu. Şahsen Barbara’yı sığlaştıran bir durum görmüyorum, sonuçta onu Batgirl olmaya iten şeylerden biri filmde konu alınan duyguları, anlatılan ön-hikayeyle de bir problemim yok. Filmi benim için bozan noktalar onu çizgi romandan ayıran tematik ve odak farkları.

Ne yazık ki film, çizgi romanın okuyucuda yarattığı duyguları seyircide yaratamıyor. Bunun bir çok sebebi var; öncelikle filmin temposu biraz düşük kalmış, çizgi romanda bir kaç karede ansızın olan şaşırtıcı olaylar filmi uzun metrajlı yapmak için yayılmış. Buna aslında mangadan uyarlanmış animeleri izleyerek alıştık (yahu bir koşma sahnesini, bir bakışmayı daha ne kadar uzatabilirsin?) ama genelde hızlı tempolu DC animasyonları arasında bu sırıtmış.

killing-joke-3

İkinci olarak, filmin ilk yarım saatinin üzerimizde bıraktığı etki asıl konudan dikkati Batgirl ve Batman arasındaki ilişkiye çektiği için çizgi romandan uyarlanan kısıma geldiğimizde dikkatimizi veremiyor, ilk yarım saatte olan olayları düşünüyoruz. Çizgi romanda iyi-kötü Barbara Gordon kimdir, nedir bildiğimiz varsayılarak asıl anlatılmak istenen konuya direk giriyor – film ise bu noktaya gelene kadar hem oyalanıyor, hem de gergin olması gereken atmosferi garipsememize neden olacak şeyler yapıyor.

Üçüncü (ve bence en temel) sorun ise en başından konunun Barbara’yı merkez alarak işlenmesi – zira çizgi romanda asıl odak nokta Jim Gordon’dur, Barbara’nın konuyla tek alakası onun kızı olmasıdır. Çizgi roman Jim’in her şeye rağmen kanun adamı olduğu, Joker ona ne yaparsa yapsın onun gibi olmayacağını anlatırken, film bunu anlatmanın yanı sıra odağın yarısını Barbara’ya çekerek kafa karıştırıyor. Hikayeyi Batgirl’in, Oracle’a dönüşümünü anlatmak için kullanmış gibi duruyor.

Filmin ağır eleştirilmesi gereken yerleri varken aynı zamanda çok başarılı noktaları da var, onları biraz övelim. Ses aktörlüğünde kesinlikle kusur yok. Kevin Conroy ezelden beri gelmiş geçmiş en iyi Batman sesi olmaya devam ediyor, Mark Hamill de Joker’le bütünleştiği için bu filmde de inanılmaz olmuş. Barbara karakterinin filmdeki yeri tartışılır olsa da, Tara Strong karakterin yaşadığı karmaşık duyguları sesiyle çok başarılı aktarmış. Ray Wise da kesinlikle beklentileri aşmış. Animasyon, çizgi romanın detaylı ve gerçekçi çizimlerini DCAU tarzıyla birleştirerek zor bir işi oldukça güzel ve göze hitap edecek şekilde yapmış. Çizgi romanın ikonik kareleri değiştirilmeden can bulmuş diyebilirim.

25

Özetle film izlenmeye değer, hiç değilse çizgi romanın seslendirildiğini görmek için ama okuduğunuz zamanki etkiyi hissetmeyi beklemeyin. Alın elinize patlamış mısırı, en iyi Batman taklidinizle romanı okumaya niyeti olmayan bir tanıdığınızı çağırın izleyin. İyi seyirler.

Yorumlar