Bol Kanlı Bir Anime: Akame ga Kill!
Bizler Square Enix firmasını Final Fantasy, Thief, Deus Ex ve Tomb Raider bilgisayar oyunları ile tanısak da kendileri gerçekten iyi manga ve animelerin de dağıtımcılığını yapıyorlar. Bu animelerden biri de Akame ga Kill…
Animeyi yapan stüdyo ise Steins: Gate ve Jormungand yapmış olan White Fox gerçekten başarılı bir iş çıkartmış. “Uzun zamandır bu kadar keyif aldığım bir anime olmamıştı.” desem hiç de abartmış olmam.
Aynı tarihlerde beraber yayına girdikleri Tokyo Ghoul’u ezip geçti ki; Tokyo Ghoul hiç de yabana atılacak bir anime değil! Şahsen bu ikisi her hafta kaçırmadan izlediğim iki anime…
Her ne kadar animenin ismi de kapak resmi de Akame adlı karakter olmasına karşın başrolde Tatsumi adında genç ve saf köylü bir genç yer almakta. Akame ga Kill dünyasında ülkede bir başkent ve çevresinde köyler bulunmaktadır. Köylerin durumu kötü olduğu için bu köydeki savaşabilen gençleri başkente gönderirler ki; asker olup maaşları ile köylere yardım yapabilsinler. İşte bu sebep ile Tatsumi ve iki çocukluk arkadaşı başkente doğru yola çıkar…
Neden İzlenmeli?
Bu animeyi özel kılan şey ise distopik bir dünyanın insanların gözünde ne kadar farklı olabileceğini ve pisliğin içine boğulmuş bu dünyanın gerçek yüzünü gören safların dehşetini çok iyi yansıtması. Bunun dışında en çok beğendiğim yanı ise, insanların kendi doğrularının ne kadar mantıklı, ama aynı zamanda ne kadar yanlış olduğunu görmemiz.
Düşmanlardan biri öldüğünde insanın gözü yaş dolar mı arkadaş?? Nasıl bir anime bu! Harika!!
Anime, kan vahşet içeriyor ancak içermediği zamanlarda çok sevdiğimiz klasik bir shonen oluveriyor. Bana sorsanız bu anime seinen olmalıymış, yani o kadar arada kalmış ki, animenin temasını belirlemek zor… Bu da onu çok özel bir yere koyuyor. Neden mi? Çünkü seinen ve shonen arasında bir anime olması, iki farklı izleyiciyi birbiri ile buluşturuyor ve sadece birini sadece sevene, diğer temayı da izletiyor. Şimdi diyebilirsiniz ki “Shonen ve Seinen sadece yaş grubu değil mi?” diye. Ama bu yaş grupları için tasarlanan animeler arasındaki farklar o kadar fazla ki, çizim tarzından hikayenin yazımına, esprilerden tutun karakter tasarımlarına kadar herşey değişkenlik gösterirken insanın izlerken hissettiği ve izledikten sonra insanda bıraktığı hisler bile değişiyor. Ki bu konunun ayrıntılarına değineceğim bir yazı dizim olacak, umarım insanara gerçekten hangi temada anime sevdiklerini ve bu temanın içerisinden sadece animenin kapağına bakarak beğenip beğenmeyeceklerini anlatabileceğim…
Artıları
- Çizimler, animasyonlar, sesler çok başarılı. Yani prodüksiyon çok iyi…
- Hem seinen hemde shonen seven insanlara sunulmuş bir nimet, sei-shonen diye uyduruyorum kendi temasını…
- Özellikle animenin dünyasında olan biten olayları size yaşatıyor o duygu seli çok şahane olmuş..
Eksileri
- Hikayede bazı şeyler size klişe veya basit gelebilir ama bunun sebebi shonen olmasından geliyor. Neden böyle yapıldığını shonen yazım yayınlandığında ayrıntılı öğrenme şansı bulabilirsiniz…
- Hikaye biraz hızlı ilerliyormuş gibi geldi, mangayı okumadığım için bu tam eksi sayılmaz…
Eğer Akame ga Kill’i beğenirseniz mutlaka Full Metal Alchemist, Tokyo Ghoul, Elfen Lied, Deadman Wonderland, Steins:Gate, Beelzebub, Hitman: Reborn animelerini de izleyin pişman olmazsınız…