Cowboy Bebop – Uzay Boşluğu Hiç Bu Kadar Yalnız Kalmamıştı!
Söz konusu anime olunca, sitede benden daha yetkin yazarlar var. Örneğin; Gundam denilince aklıma direk Hamit Gökalp geliyor! Bunun yanı sıra, bu yazıyı yazmak konusunda beni teşvik eden Kaan Ekşi‘nin anime yazılarını fazlasıyla ilgi çekici bulacağınıza eminim. Elbette, anime yazan kahramangiller sadece bu iki isimle sınırlı değil. Hepsini selamlıyorum, fakat bu yazı benim! Zira Cowboy Bebop benim kutsallarım arasındadır. Kimseye bırakacak değilim!
Bu kadar laf kalabalığı neden derseniz, eş-dost tavsiyesi üzerine anime izlerim. İzlediklerim de sınırlıdır zaten. Zira, bitmek bilmeyen dövüş sahneleri, gerçekçilikten uzak savaşlar, bana ızdırap olan flashback’ler derken, animelerin tarzım olmadığına karar vermiştim hali hazırda, gelin görün ki; yıllar evvelinde çok sevdiğim bir dostum omzuma vurup; “Sen henüz Cowboy Bebop izlememişsin, ondandır.” diyene dek…
Artık ortamlarda birileri anime dediğinde, Cowboy Bebop der susarım. Gel gelelim Bebop’a…
Cowboy Bebop, 1998 yılında Kaubōi Bibappu ismi ile Shinichiro Watanabe’nin ellerinde doğdu. Gerek Japonya, gerekse tüm dünyada ciddi bir başarı elde ettiğini belirtmeme gerek var mı bilmiyorum ama yönetmenine göre film seçen biri olarak, Cowboy Bebop’la jubilemi yapmış olsam da, yeniden anime izlemeyi denediğimde ilk önce Shinichiro Watanabe’nin işlerine baktım. Bebop, 26 bölümden oluşan tek sezonluk bir anime. Bir de, “Knockin’ on Heaven’s Door*” adında uzun metrajlı bir filmi mevcut. Klasik “künye” tanıtım kısımlarından çok bu animeyi neden bu kadar çok sevdim, nelerin beni etkilediğini anlatmak istediğimden, bu kısmı çok fazla uzatmıyorum.
Karakterler
Cowboy Bebop, aslında ekibimizin içinde yer aldığı uzay gemisinin adı. Yukarıdaki resimde ise geminin tüm mürettebatı görülüyor. Sıradan başlayalım o halde…
Ana karakterimiz Spike Speigel. Diğer karakterler de, azımsanamayacak derecede bizlere yakın olsalar da, ana kurgunun Spike üzerinden döndüğünü söylemek gerek. Geçmişte bir suç örgütü mensubu olsa da, filminde (ya da Otaku tabiriyle Ova mı desem?) bir dönemlerde savaşta yer aldığını da görüyoruz. Julia adındaki sevdiğine kavuşmak için, uzayda serseri mayın gibi oradan oraya savrulurken, Bebop’ın mürettebatına katılıyor. Spike alabildiğine umursamaz, en ölümcül durumlarda bile vurdumduymaz bir havada. Bunun sebebini animeyi izledikten sonra görürseniz, daha keyifli olacaktır eminim. Spoiler vermenin alemi yok. Ha bu arada, Spike genelde silah kullansa da, Bruce Lee’nin geliştirmiş olduğu Jeet Kune Do tekniğinde usta. Bu yüzden diğer animelerde gördüğünüz süper hızlı yumruklar, gökyüzünden aşağı atılan uçan tekmeler değil, daha gerçekçi sahnelerle karşı karşıya kalacaksınız.
Bu arada, Spike’ın isminde herhangi bir gönderme yok. Sadece havalı olduğu düşünüldüğü için konulmuş.
Gelelim diğer karakterlere; ekibin başında duran, Bebop’ın kaptanı ve ödül avcılığı işine ekipte ilk atılan eski polis Jet Black var. Bonsai yetiştirip, ödül peşinde koşarken, mürettebatın “abisi” konumunda kendisi. Ayrıca kendisinin lakabı “Black Dog” zaten birçok bölümde Jet ile ilgili tekrarlanan bir cümle var ve Jet’i özetlemeye yetiyor. “Kara köpek bir kez yakaladı mı, asla bırakmaz.”
Jet ve Spike’tan sonra, ekibe daha sonradan dahil olan “Faye Valentine” i görüyoruz. Kumarbaz, düzenbaz, eli uzun.. Eh bu tabirler, Spike ve Jet tarafından fazlasıyla dile getirilse de, Faye Valentine güzellik ve seksepalite söz konusu olduğunda listenin başında yer alır. O yüzden, gelmiş geçmiş en güzel hatunlar gibisinden listeleri direk es geçin derim. Üstüne üstlük bu güzelliğin yanında Faye, kendi başına ayakta duran kadının tasviri, genelde seksi ve erkekleri baştan çıkaran kadın modeli gibi düşünülse de, kendini bu şekilde görenin yüzünde patlayan yumrukların haddi hesabı yok.