Derdi Dram Olan Animeler #11 – Sword Art Online: Ordinal Scale
Birileri bana Sword Art Online’ın sevemeyeceğim bir yapımı yapılacağını söyleseydi gülüp geçerdim. Serinin savunucularından olarak her bölümünü zevkle izledim. Aylarca Ordinal Scale’ın çıkacağı gün için bekleyip durdum, sürekli takip ettim ve hakkında çıkan ne varsa okudum. Belki beklentilerimi bu kadar yüksek tutmasaydım istediğim keyfi alabilirdim ama bir SAO yapımına güvencem tamdı. Ta ki filmi izleyene kadar. “Neden bunları dedim?” sorusuna yanıt vermeden önce konudan (doğal olarak yanında karakterlerden de) biraz bahsetmek gerekirse.
Konu
Yıl 2026… Sword Art Online vakasının üzerinden dört yıl geçmiş… Tam bu dönemde AmuSphere isminde yeni bir cihaz tanıtılır. Cihazın önceki muadilleriyle farkı tam dalış gerçekleştirmek yerine gerçek hayatta gördüğümüz şeylere müdahale etmek üzerine kurulu yani bir nevi Augmented Reality yapan bir cihaz dersek pek yanlış bir tabir yapmış olmayız. Tabi ki bu cihaz da meşhur bir oyuna ev sahipliği yaparak piyasaya sürülür. Yani filme ismini veren Ordinal Scale’e.
Ordinal Scale’in daha önceki benzer oyunlara oranla farkı kullandığı cihazdan ötürü hareketleri zihinsel olarak değil fiziksel olarak algılaması ve bu da önceki oyunlara oranla daha farklı bir oyun deneyimi sunmaktadır. Bir de oyundaki puanlarla gerçek hayatta bir şeyler alınabilmesi oyuna oyuncu çeken başka bir etmen olur ve tabi ki ekibimiz de bu yeni oyunla fazlasıyla haşır neşir olmaya başlar. Sadece Kirito pek ısınamaz zira zihinsel olarak değil de fiziksel olarak kontrol ettiği bir karakteri oynamak onun için farklı ve zor bir deneyimdir.
Sonra oyuna SAO boss’larının ekleneceği duyurulur ve bir anda herkes deli gibi bu dövüşlere yönelir lakin bir şeyler farklıdır ama ne? Ve farklıysa da neden? Filmde bulmaya çalıştığımız cevaplar bunlar.
Karakterler
Filmi yermeye ilk olarak başladığım yerin karakterler olmasını özellikle seçtim zira biraz daha iyi karakterleri olsaydı çok daha fazla izlenebilirliği olacağına eminim ama yermeden önce eskiden bildiğimiz yüzlerden bahsetmek gerekirse . Öncelikle Kirito’yu heralde SAO arc’ından sonra ilk kez burada bu kadar sevebildim. Bilmiyorum belki de arada kaybetmesi arada çaresizliğe düşmesi bu karaktere lazım olan bir şey. Özellikle GGO’daki Kirito’dan sonra ilaç gibi geldi diyebilirim. Asuna’nın ise artık yeniden o sert mizacını yakalaması lazım. Hani yumuşaması tamam da artık biraz fazlaya kaçmaya başladığını bu filmde anladım. Kalkıp en sevdiğim kadın anime karakterlerinden birisinin bu hale gelmesi ise üzücü. Umutlarımı Alicization’a saklıyorum. Diğer bilindik yüzlerde ise önceki yazımda bulunan yorumlarıma ekstra eklemek istediğim pek bir şey yok.
Filme özgü karakterlere gelirsek asıl hayal kırıklıklarıyla karşılaşıyoruz. Yuna, Eiji ve Profesör Shigemura’yı ayrı ayrı olarak bahsedecektim lakin topluca bahsetmek daha sağlıklı ve daha rahat olur. Üçü de olmamış. Hiç biri vermek istediği hissiyatı veremiyor. Hiç biri konulduğu konumu tam taşıyamıyor. Alelacele yazılmış karakterler gibi. Bir tık daha iyi olmaları bile filmi çok öteye taşıyabilirdi. Hatta -biraz iddaalı olacak ama- ilk sezonun tadında bir filme bile erişebilirdik.
Serinin Geleceği
Yukarıda link verdiğim yazıda değindiğim bir konuydu bu lakin resmi açıklamalar geldiği için daha gerçekçi konuşabilirim artık. Sonunda üçüncü sezon açıklandı ve ben dahil pek çok insanın beklediği gibi Alicization arc’ı ile geliyor. Bu arc’ın uzunluğu ile rahatlıkla iki sezon süreceğini size söyleyebilirim. Zira SAO’nun ilk iki sezonu toplam sekiz kitabı anlatırken bu arc toplamda on kitaptan oluşuyor. Eğer yanına Moon Cradle’ı (Alicization’a dair bir yan hikaye ama ana kitap serisinde geçiyor.) eklersek toplamda on iki kitap diyip animenin devam etmesi halinde üç sezonun Alicization’da geçeceğini söyleyebiliriz. Ama bu noktadan sonrasına dair hiç bir bilgi yok elimizde ama light novel yazımlarına devam edilmesi Alicization’ın SAO’nun son arc’ı olduğu söylentilerini çürütüyor. Yani anlayacağınız daha uzun bir yolumuz var.
Film Hakkında Yorumum
Myanimelist güvendiğim bir sitedir lakin bu film nasıl 8.20 gibi bir puan ortalamasına sahip gerçekten bilmiyorum. Bugüne kadar SAO’yu hep savundum lakin bu sefer değil, çünkü SAO fanı olan kişileri bile hayal kırıklığına uğratabilecek kötü bir yapım olmayı başarmış. Tamam filmin görsellik konusunda ki kalitesi önceki SAO yapımları kadar iyi lakin başka hiç bir şeyi iyi değil. İlginç bir konusu var gibi gözükse de oldukça kötü işlenmiş. Bunun sebeplerinden birinin film süresinin yeterisliği olabileceğini düşünüyorum ama bu da açıklamak için yetersiz kalıyor. Drama var ama sadece varolmakla yetinmiş ve filme bir şey katamamış. Eski SAO dramının ekmeğini yemeye çalışmanın çok kötü bir örneği bu filmdeki drama. Nedenini spoiler olmaması açısından açıklayamam ama filmi izledikten sonra ne dediğimi anlayacaksınız. Peki aksiyon kısmı nasıl? Açıkçası görsel olarak başarılı hele ki son savaş filmi izlenmeyi kayda değer kılan tek şey olmuş desem fazla abartılı bir cümle kurmuş olmam. Ama konu güzel işlenmeyince aksiyon görsel bir şölen olmak haricinde fazla bir şey sunmuyor. Müziklerine değinirsek. Benim için SAO’nun en güçlü yanlarından birisi müzikleridir ve maalesef ki eski tarzı yerine daha JPOP’a doğru yönelmeleri yanlış bir seçim olmuş. Tamam konudan dolayı bu gerekliydi de… Konunun o kısmının da sadece JPOP kullanmak için bir zorlama gibi geldi bana.
Son olarak bu filmi bu kadar yerdin hiç mi bulaşmayalım? sorusunun yanıtına gelirsek. Büyük bir beklenti duymadan evet yanıtını verebilirim. Ana hikayeyi çok ilerletmese de ufak tefek yeni şeyler görmemiz, iyi aksiyon sahneleri olması ve eskiyi biraz anabilmek için izlenebilir zira SAO’nun bugüne kadar ki en kötü ana yapımı olması onun bir SAO yapımı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. O kadar yermemin sebebi ise önceki sezonlardan sonra beklentimin yüksek olması ve buna bir karşılık alamamam. Belkide girişte de dediğim gibi düşük bir beklenti ile izlenirse çok daha fazla keyif verebilir. Şimdiden iyi izlemeler.