Bu aralar bir şey çok dikkatimi çekti. Bu yıl zaman temalı yapım başarılı yapım çok fazla. Hani direk işi Steins Gate gibi el almıyorlar ama ufak da olsa büyük de olsa zamanla oynamayı merkezine koyan sayısı gayet fazla denebilecek bir düzeyde. Erased olsun Re:Zero olsun ReLife olsun ve tabi ki Orange olsun. Bu işe hepsi de çok farklı perspektiflerle yaklaşıyor ama Orange bu işi drama nasıl dökeceğini mükemmel bir şekilde bulmuş. Tamam yılın en iyisi değil (ki aylarca önce de dediğim gibi yılın en iyisi gözümde hala Erased) ama yılın en özel animesinin Orange olduğuna inanıyorum. Tabi ki bu öznel bir yargı ama olsun.

“Genellikle düşünürüm. ‘Şunu ya da bunu yapsaydım hayatta olur muydun’ diye. Nerede hata yaptım? Senin daha iyi vakit geçirebilecek seçenekleri tercih etmeliydim. Üzgünüm.” – Saku Hagita

Konu

Naho isimli kızımızla başlıyor her şey. Bu kızımız bir gün on yıl sonrasından bir mektubu çekmecesinde bulur. Başta garip gelse de mektuplarda denen şeylerin gerçek olduğunu görünce bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamaya başlar. Mektup ise Kakeru isminde okula yeni transfer olan bir öğrenci hakkındadır. Mektupta o gün uyuya kalıp geç kalacağı, Kakeru isminde bir öğrencinin transfer olacağı, yanına oturacağı, çıkışta arkadaşlarının onu davet edeceği, ısrarla “Hayır” diyeceği ama buna rağmen dayanamayıp geleceği yazar. Ve her şeyden önemlisi bu davetin olmaması gerektiği. Naho bütün bular gerçekleşmeye başladığında şaşırır ve mektubun kendisinde yazan temasını hatırlar. Yani “Bazı pişmanlıklarımı ve hatalarımı düzeltmek için sana yazıyorum.” kısmını. Bu noktadan sonra mektupları anlamaya ve gelecekteki kendisinin hatalarını yapmayacağı bir yol arar. Ve hikayemiz böylece Kakeru,Naho ve arkadaşları etrafında şekillenmeye başlar. Peki pişmanlığı neydi?

“Üzgünüm, Kakeru. Senin için endişelenmedim çünkü erkeklerin güçlü olduğuna inandım. Seni korumadığım için özür dilerim.” – Takako Chino

Karakterler

Naho Takamiya

Gelecekten mektup alan kızımız. Animeyi ilk onun gözünden görmeye başlıyoruz. İyi yürekli olduğu kadar cesur olsa keşke yaşam hem onun hem de çevresindekiler için daha güzel bir yer olabilir. Ama olsun öyle olmasa belki bu kadar iyi yürekli de olamazdı (Nasıl yani? O kısımdan ben de pek emin değilim.). Bu zorlu yolda belki de en büyük yük kendisinde. Ama bilmelisiniz ki bu yolda tek başına değil.

Kakeru Naruse

Hikayenin ana karakteri. Her şeye rağmen sürekli gülümsemek için çaba sarf eden bir karakter. Bunu ne kadar başarabildiği bir soru işareti ama çabası ve mücadelesi ona ısınmanıza fazlasıyla yetecek. Ama bilmelisiniz ki bu yolda tek başına değil.

Hiroto Suwa

Bu animenin adamın dibi karakteri. Kocaman bir bedende kocaman bir yürek taşıyan adam. Bu tanımları defalarca kere yapmış olsam da Suwa için daha uygun kelimeler bulamazdım. İşler doğru gitsin diye yapılabilecek her fedakarlığı dibine kadar yapmaya hazır. Ama bilmelisiniz ki bu yolda tek başına değil.

“Seni kurtaramadığım için özür dilerim. Keşke sana daha fazla dikkat etseydim. Çok üzgünüm, ne kadar acı çektiğini farkedemediğim için.” – Naho Takamiya

Takako Chino

Animemizin soğuk kızıyla tanışın. Hoş aslında o kadar da soğuk değil bence ama neyse. Animede biraz arka planda kalsa da gerektiği anlarda doğru müdaleleri yapar. Bir nevi olaylarda ince eleyip sık dokuyan bir karakter. Ama bilmelisiniz ki bu yolda tek başına değil.

Saku Hagita

Bu animenin otakusu. Hiç bir şeyi umursamaz. Hiç bir sırrı saklayamayıp pat diye söyler. Hoş aslında kendisinin iki sırrı var (kendisi kabul etmese de) ama bu ilk sırrı önemli değil. Asıl önemli olan ikinci sırrı ve bu yüzden çizdiği yol. Ama bilmelisiniz ki bu yolda tek başına değil.

Azusa Murasaka

Bir tek enerjik minyon ve tatlı bir karakter eksik böyle bir ekibe. Ha işte o karakterle tanışın. Ama çoğu zaman olgunluğu diğer tüm karakterlerin önüne geçiyor. Onun da gülümsemesi altında ilerlemeye çalıştığı zor bir yol var. Ama bilmelisiniz ki o da diğer beşi gibi bu yolda tek başına değil.