Derdi Dram Olan Animeler #10 – Phantom: Requiem for the Phantom

Bu serinin en özel animesi ile tanışın. Phantom: Requiem for the Phantom’um dramı diğer dramlara benzemez. Burada ne aşk, ne de dostluk dramı var. Burada tek dram yaşam ve ölüm döngüsünün dramı. Bir suikastçinin dökülmeyen gözyaşlarını animenin her karesinde göreceksiniz. Başta yavaş başlayacak ve büyük ihtimalle sıkılacaksınız çünkü ilk kez (ve belki de son kez) karşılaştığınız bir derinliğe düşeceksiniz ama yolun sonunda “İyi ki izlemişim.” diyeceksiniz. En azından benim başıma gelen buydu. Peki cidden dayanıp bitirmeye değecek kadar iyi mi? Hadi bunun cevabı için başlayalım.

“Hayaller sadece bir ilizyon. Yaptıkları sadece gerçeğe müdahale etmektir.” – Ein

Konu

Herşey Reiji Azuma isimli Amerika’yı ziyaret eden Japon bir öğrenci ile başladı. Ziyareti sırasında görmemesi gereken bir cinayete tanık olan Reiji, katil tarafından kovalanmaya başlar. Kaçması başarısız olsa da hayatta kalma iç güdüsü o sırada tüm olayları izleyen Scythe’ın ilgisini çeker ve kendisinin ölmesi yerine kaçırılmasını ister. Sebebi ise basitti: Beynini yıkayarak bir suikastçi olarak yetiştirilmesi. Bu noktadan sonra gizli bir hangarda hafızalarını kaybederek uyanan Reiji’nin iki seçeneği vardı: Ya ölecekti ya da hayatta kalmak için öldürecekti.

Phantom: Requiem for the Phantom

Karakterleri

Ein

Inferno örgütünün ilk Phantom’u ile tanışın. Tam anlamıyla beyni yıkanmış ve duyguları olmayan bu suikastçi animede en gıcık alacağınız karakter olma potansiyelini de fazlasıyla taşıyor. Zira Zwei’nin başına ne halt geldiyse neredeyse hepsinin sebebine Ein koyabilirsiniz. Gelişimindeki dengesizlikler ve zihninin tam bir çorba olması ise işin tuzu biberi olacaktır. Bunun sebebi yaşadıkları mı, yoksa kendi yapısı mı siz karar verin.

Zwei

Ana karakterimiz olan kişiyle tanışın. Ana karakter olduğu için de olabilir ama ne olursa olsun bu animedeki favori karakterim. Çünkü büyük bir pisliğin içindeyken bile hep kurtulma ve ilerleme çabasını bir saniye bile bırakmamıştır. Tamam bazen yanlış kararlar veriyor, mental sağlığından ötürü de yaşadıklarını düşününce o kadarı da olsun diyebiliyorum. Ha Ein’da niye aynısını diyemedim. Bu sorunun cevabını animede bulacaksınız.

“Çevremdekileri korumayı denedim ama sonunda benim için değerli olanları kaybettim.” – Zwei

Diğer Karakterler

Inferno’nun tüm üyeleri tam anlamıyla anime için ideal karakterler olmuş. Liderleri tam bir mafya lideri, Scythe tam bir pislik bilim adamı, Claudia tam anlamıyla işleri karıştıracak üye olmuş ve diğer karakterler de bu kaliteyi izlemiş. Ha bir de Drei var ama onu animeyi izleyerek öğrenin. Yine de isminden bahsetmemiş olmak olmazdı.

Hakkındaki Diğer Yapımlar

Görsel Roman

Animeyle ortak adı paylaşmasa da bu animenin kökeni Phantom of Inferno isimli bir görsel romandır. İlk olarak isimde değişikliğe gitmelerini çok mantıklı bir karar olarak buldum, zira bu yapıma kesinlikle çok daha yakışan bir isim ki izlerken siz de bana hak vereceksiniz. Animeye oranla çok kötü çizimlere sahip olması ise kesinlikle caydırıcı olmasın. Zira hikayenin alternatif versiyonlarını ve asıl versiyonunu görsel romanda okumak benim gözümde bir farzdır. Hikayede animeleştirmekten ötürü gözünüzden kaçan pek çok detayı görebiliyorsunuz, aklınızdaki bazı kalan soru işaretlerini ve/veya merak ettiğiniz kısımları görebiliyorsunuz ve son olarak standart görsel romanların aksine seçimler çok daha detaylı ve güzel olmuş.

Peki okumak isterseniz ne yapmalısınız? Öncelikle şunu belirtmem lazım. Animeden sonra animenin çizimlerinde Phantom – Phantom of Inferno – Regular Edition isminde bir versiyonu çıktı ama maalesef ki japonca haricinde hiç bir dilde bulmanız mümkün değil. Ben de aynı sebepten okuyamadığımdan çizimleri hariç farklarını söyleyemem ama eğer hikayede kayda değer bir değişim olsaydı zaten çevrilirdi. Şimdi asıl versiyonu okumak için gelirsem. DVD kökenli olduğu için direk bilgisayarınıza yükleyemezsiniz (İlk olarak bilgisayara çıkmış olmasına rağmen yine İngilizcesi yok. İngilizce olan tek versiyonu DVD oynatıcı versiyonu.). VLC ve PowerDVD kullanabileceğiniz iki program ama ikisinin de kendine ait sorunları var. Benim şahsi tavsiyem PowerDVD.

Durun daha işin en üzücü kısmından bahsetmedim. İngilizce çevirisi maalesef ki biraz kötü (hatta bazı noktalarda baya kötü). Bu belki şu anki halinde düzelmiştir de pek umutlu olmanızı tavsiye etmem. Ama ne olursa olsun bu sorunsallar sizi caydırmasın. Zira elde edeceğiniz ödül buna değecek.

Anime

Phantom of Inferno’nun ilk anime deneyimi aslında Phantom -The Animation- isminde bir yapım. Ama maalesef ki burada bahsettiğimiz animenin kalitesinin onda birini yakalayamamış, 3 bölümlük bir yapımdan bahsediyoruz. Zaten 26 bölüm ancak yetebilmişken 3 bölümde yapılan iş doğal olarak bir rezalet olacaktı ki oldu da. Neyse ki elimizde çok kaliteli bir ikinci deneyim var. Özetle animeden sonra gaza gelip izlemenizi tavsiye etmem.

Manga

Manga adaptasyonuna dair bildiğim tek şey maalesef ki varlığı. Bırakın Türkçesini, İngilizce olarak bulmak bile imkansız. Eğer Japonca okumuş olan varsa dürtebilir mi? Zira sormak istediğim çok fazla soru var. (İngilizce versiyonunun sadece tek bir bölümünü bulabildim, ama bu da neredeyse bulamamış olmakla aynı şey.)

OST

Öncelikle giriş ve kapanış müziklerine değinmek istiyorum. İlk dikkatimi çeken şey açılış/kapanış ikilisinde biri hafif ve hüzünlü bir müzik iken diğerinin sert ve agresif olmasıydı. Başta yadırgamış olsam da bu olay animeyi mükemmel bir şekilde tasvir ediyor. Bir taraftan işin draması var iken diğer tarafta işin öfkesi olması heralde animenin en iyi özetlenme şekillerinden biri. Kalite olarak ilk kapanışını ve ikinci açılışını (sert dediklerim) sevmemiş olsam da ilk açılışı ve ikinci kapanışı tam bir mükemmellik abidesi. Şöyle anlatayım. Bugüne kadar sayamayacağım kadar anime ve ondan daha fazla da anime açılışı/kapanışı izledim ve hiç biri ilk açılışı olan Karma’nın yanına bile yaklaşamadı gözümde. Evet iddialı bir yaklaşım, ama siz de dinleyince pek boş konuşmadığıma dair hak vereceksiniz.

Diğer müzikler hakkında ise öyle detaylı bir şeyler yazmayacağım ama animenin havasına her zaman uygun güzel müzikler olduğunu rahatça söyleyebilirim. Animeyi bitirdikten yıllar sonra bile açıp keyif alarak dinleyebilirsiniz.

Requiem for the Phantom Hakkında Son Yorum

Ben bu animeyi öğrendiğimde izlemek için bir buçuk yıl bekledim. Neden? Çünkü biliyordum ki bu çok özel bir yapım ve en doğru anda izlemeliyim. Bitirdikten sonra bekleyişimden zerre pişman olmadım. Anime boyunca sürekli kafayı yedim. Her anında her karakterin her hissine empati kurdum. Bitmeye gelirken ise biliyordum ki benzeri olmayan bir yolculuk sona erecekti ve öyle de oldu. Hiç böylesine bir boşluğa düşmemiştim. Benzerini bulayım dedim. Olmadı… Vardı da, bu tadı veremedi bana. Bu noktada size tavsiyem benim gibi biraz bakının ve eğer hazır hissetmezseniz izlemeyin ve doğru anı bekleyin. Pişman olmayacaksınız.

Ha bir nazar boncuğu var animenin sadece. Sadece bir kaç noktada zaman algısına sövebiliyorsunuz. Çok önemli şeyler değil, ama biraz göze batıyor. Olsun. Bu da olması gereken eksikliği olsun.

Son olarak bu anime öyle top 10, top 100 listelerinde görebileceğiniz bir yapım değil. Cidden anime tarihinin en çok haksızlık edilmiş yapımlarından biridir. Siz de bu haksızlığa katılmayın ve en azından böyle bir animenin varlığını bilmek için başlayın. Bir de fazla övgü kullandığımı düşünmeyin. Gerçek hislerimin yüzde birini ancak aktarabilmişimdir. Şimdiden iyi izlemeler ve iyi ağlamalar.

“Lütfen söyle bana. Gerçek hayatta mutlu olamamış olsam da, en azından bazı zamanlar bunun hakkında hayaller kuramaz mıyım?” – Drei

Bu yazı, "Derdi Dram Olan Animeler" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar