Disney Çizgi Filmlerinde Sembolizm: Küçük Deniz Kızı

Ariel’in hikayesi, Disney için büyük bir kurtarıcı olmuştur; çizgi filmin çıkış tarihi 1989’dur. Bu filmin 84 milyon dolarlık gişe başarısı, “Disney Rönesansı” dediğimiz on yıllık dönemi ateşlemiştir. 1999’a kadar firma her sene bir animasyon yapmıştır ve aralarında Aladdin, Lion King ve Mulan gibi şaheserler de vardır.

Bir konuya daha dikkatinizi çekip, artık bitiriyorum. Küçük Deniz Kızı masalı, gencecik bir kızın hayallerinin yok olmasını anlatır. Peki, bundan kim sorumludur? Masalda babası etkin değildir. Disney filminde ise Triton kızının biriktirdiği eşyaları, sevdiği erkeğin heykeliyle birlikte yok etmesinden kaynaklanan suçluluk duygusunu taşır; Ariel’in yerine anlaşmanın bedelini ödemeyi kabul eder. Yani sorumlu bir ebeveyn gibi davranırken, yine İsa kökenli bir fedakârlık hikayesine tanık oluruz. Tabii bu bir çocuk, pardon Disney filmi olduğu için Ursula yenilir, prens ve prenses kavuşur ve babası kızının başka bir erkek için doğasını değiştirmesini onaylayarak kendi elleriyle yapar; ona iki bacak verir ve en başından bunu yapabilecek gücü bulunduğunu anlarız.

Ariel, filmde yasaklarla kuşatılmıştır. Oysa masalda prensi bulan rahibelere görünmemek, deniz kızının kendi seçimidir, çekinmiştir. Tecrübesizlikten kaynaklanan bu hatayı düzeltecek bir anne figürü yoktur. Bu nedenle yanlış üzerine yanlış yapmış, hiç gerekmeyen dolambaçlı yollara başvurmuştur. Halbuki en başından prens uyanana kadar başında kendi bekleseydi, prense “Seni ben kurtardım! “ deseydi, ne Deniz Cadısı’na gidecek, ne de sesini kaybedecekti. Prensin haberinin dahi olmadığı o acıları çekmek zorunda da kalmayacaktı. Belki sonunda yine istediğine kavuşamayacaktı, ama en azından hedefinin de bu durumdan haberi olacaktı.

Solda, Kopenhag’ın simgesi olan Küçük Deniz Kızı heykelini görüyorsunuz: 1909’da Carl Jacobsen tarafından yapılmıştır. Sağda ise, Disney çizgi filminde onun pozuna yapılmış gönderme var. Heykelin duruşu, Mary Magdalane ve Tüten Ateş tablosundaki mahzun duruşla neredeyse aynı.

Eğer dinlerseniz, bugün deniz köpüğüne dönüşmüş pek çok insanın iniltisini ya da tartışmalarını duyabilirsiniz. Kadınlar Günü için kaleme aldığım bu yazıyla uğraşırken, yan pencerede birileri “Bayan demeyeceksiniz, kadın diyeceksiniz!” diye tartışıyor mesela. Hanımlar, bir şeyleri atlamıyor musunuz? Küçük Deniz Kızı masalı ilk kez 1837’de yazılı olarak basılmış. Anlatan adam kim? Hans Christian Andersen. Yani bir erkek. Aradan 180 yıl geşmiş, neredeyse iki asır sonra çizgi filmi yapılmış. Yönetmenleri? Ron Celements ve John Musker. İki erkek. Yazanlar? John Musker, Ron Clements, Howard Ashman, Gerrit Graham, Sam Graham, Chris Hubbell. Etti yedi erkek. Kadın cinsinin kutsallığına dair göndermeler yaptığı için sevindiğimiz Walt Disney? Sekizinci erkek. Kız çocuklarına bu masalları anlatan bir kadının bakış açısı yok. Çıkıp gerçeği anlatan bir tane bile kadın yok. YOK! Hatırlatırım, J.K. Rowling bile, Harry Potter ilk kez çıkarken kitabın kapağına adının sadece baş harflerinin yazılmasını istemiştir, kadın olduğunun anlaşılmasını ve “çocuk hikayesi yazan teyze” damgasını yemeyi istememiştir. Neden acaba?

O halde, size sorum şu: Tartışmamız gereken şey cidden bu saçmalıklar mı? Yoksa temelden değişmesi gerekenler varken, yaptığımız şey detaylarda, yani deniz köpüklerinde boğulmak mı? Kararı size bırakıyorum.

Bugün, Küçük Deniz Kızı’nın fedakarlığı, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da şehrin sembolü sayılan heykelde hayat bulmuştur. “Ah, bak işte heykeli dikilen kaç masal kahramanı var? Kızcağızın yaptıkları takdir edilmiş!” diyebilirsiniz… Ama hüzünlü gözlerle denizi seyreden kıza iyi bakın; onun yerine “Bir insanla evlenmiş ilk deniz kızı, iki kadim soyun birleştiricisi!” şeklinde mutlu ve gururlu bir heykel daha iyi olmaz mıydı? Sevgili Küçük Deniz Kızı, Tanrı Katı’na çıkmaya sadece 120 yılın kalmış. Yüzdün yüzdün kuyruğuna geldin. Kuyruğunun uzun olması konusunda maalesef yapabileceğim bir şey yok, doğan öyle. Ha gayret!

8 Mart Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun!

Not: Bir sonraki bölümde, yazarlarının büyük kısmı kadın olan Frozen’ı anlatacağım.

Yorumlar