Gerçek Bir Anime Klasiği: Ghost in The Shell

Anime izlemeyi seven birçok kişinin izlemiş olduğu, kült bir film var elimizde. Bahsini açacağımız filmi izlemeyenleri uyandıralım da, daha fazla ertelemesinler. Ghost in The Shell ile ilgili konuşacağız efendim.

1995 yılında çekilen filmin bilinen en büyük özelliği, The Matrix üçlemesinin beyaz perdede bizlerle buluşmasına yardımcı (ikisini de izlemiş olanlara tanıdık gelen birçok sahnesi ile) olması denilebilir. İşin güzel tarafı; 1995 yılında çekildiğini söylediğimiz filmin zaten çok sevilen 1989 yapımı mangasından daha çok sevilmiş olması. Genelde orantı tam ters olmasına karşın, Ghost in The Shell sinema versiyonuyla hafıza saraylarındaki yerini almaya devam ediyor. Bu durumun oluşmasında yönetmen koltuğunda Mamoru Oshii’nin (kendisi 1977 yılından bu yana birçok filmin altına imzasını atmış ki; bunlardan birisi de The Sky Crawlers) bulunmasının da payı tabi ki büyük (adam kaç yıldır çekiyor).

ghost12029 yılı Japonya’sında teknolojik gelişmelerin geldiği seviye cyborg teknolojisinin hayatın her alanında yer almasına izin verecek seviyededir. Ama hala varoş mahalleler varlığını korumaya devam etmekte. Hal böyle olunca teknolojinin nimetlerinden polis kuvvetleri de nasibini almış. Bölüm 9 adındaki gizli bir birimde görevli binbaşı Kusanagi Mokoto (kısa saçlı güzellik) ve ortaklarının ülke hükumetini tehdit eden The Puppet Master adındaki bir hacker’ı yakalama çabaları ve sonunda yakalamaları filmin ana konusunu oluşturuyor. Ancak durum benim buraya yazdığım kadar basit değil. Gerçek bir insan ile cyborg arasındaki tek farkın “ruh” olduğu ya da olmadığı sorgulanırken bir yandan da yönetimin halen büyüklerin elinde olduğundan dem vuruyor.

Teknolojik ilerlemeler ne kadar gelişirse gelişsin, hükumetlerin ve şirketlerin hala sazı elinden bırakmadığını açılış parçasından önce (opening çok iyi bu arada) gözümüze sokuyor. Diplomasinin her şey olduğu 2029 yılında da geçerliliğini koruyor. Filmin konusunu oluşturan The Puppet Master ve Proje 2501 bu duruma güzel bir örnek oluşturmaktadır.

Masamune Shirow (bilimkurgu mangakası olan sanatçı Appleseed’in de çizeri) tarafından 1989 yılında yayınlanmaya başlayan bir manga serisi olan Ghost in The Shell, gördüğü büyük ilgiden sonra yeni filmler ve anime seriler ile sürekli ekranlar yer almayı başardı. Durum böyle olunca “Neden bir live action film çekmeyelim ki?” demişler (demeselerdi iyi miydi acaba, çekilsin de bakarız). Yönetmeninin Rupert Sanders olacağı filmde Kusanagi Mokoto rolünde Scarlett Johansson’ın oynayacak olması (benim açımdan) iyi haber. 2017 yılında beyaz perdede izleyebileceğiz.

ghost2Senaryosu ile karakter(ler)i ile izlenilesi bir film Ghost in The Shell. Yazının ilk satırlarından bir yerlerde yazdığım üzere Matrix serisinin kendisinden esinlenildiği (her iki filmde esasen Neuromancer adlı kitaptan ilham alınmıştır) hesaba katılınca mutlaka göz atılmalı bence.

Yorumlar