Gölgelerin Gücü Adına! He-Man, She-Ra ve Kainatın Hakimleri #1
Güç kılıcını kan dökmek için değil savunma amaçlı, özellikle lazer darbelerini engellemek için kullanır. Bu karakterin yaratıldığı zamanda gişe rekoru kıran filmlerin Star Wars, Superman ve Conan the Barbarian olduğunu unutmayalım. Bunların selefleri de Barbarella gibi 60-70’lerin kült filmleri olunca, her tür abuk subuk elementin bu seriye konması çok normal.
She-Ra’nın Güçleri
Kız kardeşi ve ikizi She-Ra’nın güçleri daha farklıdır, daha doğrusu çeşitlidir. O da insanüstü kuvvete sahiptir, ancak erkek kardeşi gibi düşmanlarını zekayla alt etmeyi tercih eder. İki kardeşin yok ettiği tek düşman, robotlardır. She-Ra da He-man gibi sadece kuvvetli değil, çevik ve akrobatiktir. O da kılıcını daha çok savunma amaçlı kullanır, He-Man’inkinden farklı olarak onunkinde bir kristal vardır.
Bu kristal aracılığıyla Büyücü Zoar ile iletişim kurar. Kılıcını her türlü objeye dönüştürebilmesi de ayrı bir şeydir. Bildiğim kadarıyla dalgıç başlığına, kopmayan bir ipe, kalkana hatta balık ağına bile dönüşür bu kılıç. Yetmez, She-Ra hayvanlarla da telepatik iletişim kurabilir. Ayrıca iyileştirme yeteneği de vardır. Anlayacağınız, yazarlar “daha feminen” olarak algıladıkları her gücü She-Ra’ya vermişlerdir ve karakter fazla güçlü bir hale gelmiştir.
Karakterler
Her iki serinin de zengin bir karakter skalası bulunur. İşin ilginç yanı, He-Man’deki karakterler genellikle erkektir, ama araya kilit rollere serpiştirilmiş önemli, zeki ve yetenekli kadınlar bulunur. She-Ra’da ise gerek müttefik, gerek düşmanların çoğu kadındır. Hem de ne kadınlar. Zoar kadar bilgili bir kara büyücü olan (ki eski düşmanıdır ve Teela’nın babasına aşıktır o da zamanında) Shadow Weaver (Gölge Örücü), kedi kadın Catra, akrep kuyruğuna sahip Scorpia gibi düşmanlar vardır. Oysa ki He-Man’de adam gibi tek kadın düşman Evil- Lyn’dir. Bu kadın kuvveti sadece düşmanlarla sınırlı kalmaz.
Brightmoon’un melek kanatlı kraliçesi Angela, kızı Glimmer ve Mystacor’un büyücü kraliçesi Castaspella da son derece kuvvetli ve etkili karakterlerdir. En komiği, He-Man ara sıra kızkardeşini ziyarete geldiğinde hepsi ona feci derecede asılır. Yani Etheria’daki kadınlara sadece Bow’un (göğsünde kırmızı kalp taşıyan (evet) ok ve yay kullanan bir tür ozandır kendisi) yetmediğini anlarız. He-Man’de kadın karakterler, özellikle Teela, Marlena ve Zoar, Evil-Lyn başta olmak üzere çoğu bölümlerde buludukları için erkek egemenliği çok batmaz. She’Ra’nın ilk bölümlerinde de batmaz, hakkını yemeyeyim. Ama ratinglerin azalması ve senaristlerin sıkılmasının etkisi ne yazık ki ona vurmuştur. Bu önemli eksiği Adora’yı Sea Hawk adlı bir korsana aşık ederek ortadan kaldırmaya çalışmalarına rağmen, pek işe yaramamıştır.
Değinmek istediğim bir nokta da, Eternia ve Etheria’daki mekanların zenginliği ile orijinalliğidir. Eternia’nın başkenti, mor gökyüzü, İskeletor’un yaşadığı Yılan Dağı, hele de Gölgeler Şatosu bugün bile kendini hatırlatacak kadar vurucu görselliğe sahiptir. She-Ra’da ise ilginç bitkilerin olduğu Fısıldayan Koruluk, Kristal Şato, özellikle Hordak’ın yaşadığı Fright Zone tüyler ürperticidir. Serinin alt dinamikleri son derece güçlüdür, Gölgeler Şatosu ve Kristal Şato’nun içinde daha açığa çıkmamış yüzbinlerce sır vardır sanki. Bu bence bir senaristin kendi serisine sağlayabileceği en iyi şeydir. Eğer izleyicinizi sırların varlığına inandırırsanız, haliyle öğrenmek isteyecektir. 80’ler kuşağında doğanların çoğunun hala He-Man ve She-Ra’ya bağlı olmasının nedeni de budur.
Bu yazının ikinci bölümü için alttaki linki kullanabilirsiniz, He-Man’in altın devrinden, ani düşüşünden ve 1990 ve 2000’lerde yazılan serilerden ikinci yazımda bahsediyorum. Güçle kalın.
İKİNCİ BÖLÜM