Gölgelerin Gücü Adına! He-Man, She-Ra ve Kainatın Hakimleri #2

Teela ile Büyücü’nün karakterleri arasında hiçbir benzerlik olmadığını da söylemem lazım. Teela atılgan, akıllı olmasına rağmen çoğu zaman düşünmeden hareket edip başını belaya sokan, zaman zaman da kıskançlık krizine giren bir karakterdir (Özellikle de He-Man’in yanında kendinden daha üstün bulduğu bir kadın gördüğü zaman). Yani çok daha insanidir. Büyücü’nün insani kısmı ise, az önce bahsettiğim sınırlarla vurgulanır.

Yeni Sorceress, aynı bir eski Mısır kutsal seromonisinden fırlamış gibi. Bilmem demek istediğimi anlatabildim mi?

Yeni Sorceress, aynı bir eski Mısır kutsal seromonisinden fırlamış gibi. Bilmem demek istediğimi anlatabildim mi?

Bu bahsettiğim güç sınırlamasını, He-Man’in kendisinde görmüyoruz. Adam bir kere He-Man’e dönüştü mü bunun zaman sınırlaması yok. Hatta Secret of the Sword’da, Hordak onu bütün gücünü emen bir makineye soktuğunda, eline kılıcını aldıktan sonra “By the Power of Grayskull!” diyerek gücüne tekrar kavuşuyor. İlk çizgi filmde gücün nereden geldiği de belirsiz. Bir bölümde He-Man dönüşürken, Gölgeler Şatosu’nun hendeğinde olan bir karakter, sonsuz uçurumdan muazzam bir elektrik enerjisinin çıktığını görüyor. Yani güç şatonun derinliklerinden geliyor, Adam onu çağırdıkça da gelmeye devam edecek, bir sınırı yok. 2002 versiyonunda ise, He-Man çok fazla güç kullandığında yine Adam’a dönüştüğünü görüyoruz. Gücü ise merhum Kral Grayskull’dan geliyor. Be yeni senaryo elementini sevdin mi derseniz, eh, bir yere bağlaması güzel ama sanırım bağlanmamış halini  tercih ederim. Origins’de gördüğüm genel bir durum bu. Bütün karakterleri çeşitli öğelere bağlamışlar, hedef çocuklar kadar eski kitle de olduğu için. Bu durumu tüm remake’lerde görüyoruz. Biz büyükler için bu göndermeler eğlenceli, ama ben şahsen çocukların hayalgücünü sınırladığını düşünüyorum. 2012’de yapılan DC çizgi romanı ise, He-Man’in gücün kendisi olduğunu, kılıcının ona herhangi bir enerji iletmeyip, daha çok onun içindeki gücü açığa çıkardığını söyler.

2002 versiyonundaki Adam ve He-Man.

2002 versiyonundaki Adam ve He-Man, eskiz olarak.

Genel bir farklılığa değinecek olursak, Prens Adam, ailesini korumak için He-man olduğu belli olmasın diye sürekli salağa yatar, tembel görünür, eh sadece saç ve ten renginin değişmesine güvenmemiş olsa gerek. 2002 versiyonunda Adam gerçekten salaktır. Tipi de çok farklıdır. Genel olarak 83 versiyonundaki karakterler çok daha olgun görünürler, He-Man bildiğin 30’larındadır, genç kadın karakterler en az 26+’dır, ama bu 40 yaşındaki kadınların lise öğrencisi oynadığı bir çağda çekildiği için çok da garipsememek gerek. Yeni çizimler çok daha ergen, özellikle Adam ve Teela. Kılıcın gücünü çağırdığında ortaya çıkan He-Man, Adam’dan çok daha kaslı, yakışıklı, akıllı, onun ideası gibidir. Gücünü aldığı Kral Grayskull’un daha genç halini andırır. Yani burada bir Clark Kent durumu yok, tipi gerçekten değişiyor.

Kötü karakterlerin tasarımlarını çok daha başarılı buldum, özellikle Skeletor’un dozunda artan acımasızlığı, Evil-Lyn’in çok daha zeki ve hesapçı bir karakter olması gibi, eskilerinin karikatürize ve hiçbir işe yaramayan halleri düzeltilmiş, daha korkutucu olmuşlar. Hordak ise tamamen değişmiş. 86 versiyonundaki Hordak tam bir manyaktır, insanı gülümsetir. Yeni Hordak ise acımasız bir sadist olmuş.

Şimdi düşündüm de Clark Kent daha iyiydi. En azından gözlüğü vardı, saçı değişikti filan.

Şimdi düşündüm de Clark Kent daha iyiydi. En azından gözlüğü vardı, saçı değişikti filan.

2002 versiyonunda Filmation’daki o güzel canlı renkleri yahut hızlı, özensiz olay anlatımını bulamazsınız. Renkler çok daha pastel, karamsar, karakter animasyonları fazlasıyla doyurucu olsa da, görüntü olarak pek akılda kalıcı değiller maalesef. Mekan çizimleri ise en azından benim için hayal kırıklığı. Eski seride çoğu dövüş animasyonu stoktan kullanıldığı, nadiren yenileri çizildiği için büyükler açısından izlemesi zevkli değil, ancak yeni seride de buna fazlaca özenilmiş gibi, aksiyon sahneleri bir yerden sonra sıkıyor. Bunun dışında, ilk serideki mantıksızlıkların da artarak sürdüğünü görüyoruz. Mesela 2002 versiyonunda, Kral Grayskull şatosunu Hordak’a karşı tek başına savunuyor. Orduyu Kral’ın bineği olan dev kedisi alırken, adam teke tek kılıçla meydan okuyor, alıyor da. Kral düşüyor, şatonun kapıları açılıyor, koşarak yanına geliyorlar. “Bir el atsaydınız ya şerefsizler?!” diyor insan. Sonra da “Vah kralımız öldü!” Gerçi hepsinin Eternia’nın bekçileri olarak şatoya mahkum olması kısmını epey beğendim. Madem savaşta çıkmadınız, bir daha çıkamayın. Eternia usulü adaleti hep sevmişimdir. Serinin ruhu ise fazlasıyla korunmuş, sonunda çocuklara ders verilmesini bile atlamamışlar.

Merhum Grayskull'un Kraliçe'si Veena, sonradan ilk Sorceress haline gelecek ve Council of Elders.

Merhum Grayskull’un Kraliçe’si Veena, sonradan ilk Sorceress haline gelecek ve Council of Elders. Bırak ya.

Daha çok 1983 ve 2002 versiyonlarındaki farklılıklar hakkında konuştuğumun farkındayım, 1987 yapımı filme inatla değinmiyorum. Ama yazının iyiliği için, her ne kadar kalbim kaldırmasa da dahil etmek zorundayım. Öncelikle filmde sadece He-Man, Teela, General (Man-at Arms) ve İskeletor var. Şimdi hakkını yemeyelim, Dolph Lundgren He-man tiplemesi olarak gayet başarılı, özellikle Teela ve General başta olmak üzere diğer karakterlerin yanında. Serilerde de ara sıra olduğu gibi dünyamıza gelmek durumunda kalıyorlar ancak Prens Adam’ın yarı dünyalı olduğu kısmı atlanmış. Nasıl atlanmasın, Prens Adam’ın kendisi de yok. Sadece He-Man var.

Yorumlar