Halkın Arasına Karışmış Gulyabaniler: Tokyo Ghoul

Yaratıcısı Sui Ishida olan Tokyo Ghoul’un animesini Pierrot yapıyor. Pierrot firmasını The Legend of Korra, Beelzebub gibi yapımlardan tanıyoruz. Kaliteli çizimleri, normalden daha hareketli animasyonları ile bildigimiz Pierrot Tokyo Ghoul’da da başarılı bir iş çıkartmışa benziyor. Sui Ishida’nın yayınlanmış olan ilk mangası olarak biliyoruz Tokyo Ghoul’u… Ancak kendi internet sitesinden yayınladığı sıradışı mangaları da var. İşin aslı çok garip bir manga çizeri Sui Ishida. Ne kadar garip olduğunu sitesinde yayınladığı “The Penisman” mangasını inceleyerek anlayabilirsiniz…

TokyoGhoulIMG01

Tokyo’da garip cinayetler işlenmeye başlıyor. Polislerin suç mahallinde buldukları sıvılardan yola çıkarak gulyabaniler’den şüphe ediliyor (Evet, Tokyo Ghoul dünyasında gulyabanilerin varlığı insanlar tarafından biliniyor, halktan gizli tutulan bir şey değil).

Bu seri cinayetlerin “Eater/Yiyenler” denen bir gulyabani türü olduğundan bahsediliyor (yanlış anlaşılmasın bütün gulyabaniler insan eti ile besleniyor), yalnız bu türün farkı, doymak bilemeyişleri… Normalde bir gulyabani bir kere beslendikten sonra haftalarca aç kalabilirken “Eater/Yiyenler” ise her gün bir insan yiyor.

Üniversite çağında, sıkı dost olan Kaneki ve Hide, gulyabanilerin izlerini kaybettirerek bu kadar rahat cinayet işleyebilmeleri ile ilgili bir teori üretiyorlar. Teori ise; gulyabanilerin insanlar gibi davranarak onlar ile ortak bir yaşam sürüyor olmaları…

TokyGhoulIMG02

Neden Psikolojik?

Kaneki, yani başrol karakterimiz ve sıkı dostu Hide’nin teorileri üzerine yoğunlaşıp bizlere avcı ve av arasındaki ilişkiyi anlatıp bizi kimi zaman ikileme düşüren Tokyo Ghoul’da hem insanların, hem de hayatta kalabilmek için insanların arasına karışıp onlar gibi yaşam süren gulyabanilerin acılarını, sevinçlerini ve hayat hikayelerini öğrendiğimiz bu karakterlerin karşılaşıp av ve avcı rollerini sürekli değiştirişlerini izliyoruz (tabi ki kast ettiğim insanların gulyabanileri yemesi değil, insanların gulyabanileri yok etmeye çalışmalarından bahsediyorum.).

Başrol karakterimiz Ken Kaneki’ye gelirsek; kendisi Kamii Universitesi Japon Edebiyatı öğrencisi, boş zamanlarını kitap okuyarak geçiren, biraz içine kapanık, nazik ve pozitif düşünen bir genç. Hide dışında hiç arkadaşı yok ve onunla görüşmediği boş vakitlerini en sevdiği yazar olan Takatsuki Sen’in romanlarını okuyarak geçiriyor.

Hideyoshi Nagachika kısa adı ile Hide, Kaneki’nin tam tersine daha aktif, hareketli ve biraz da fevri bir çocuk. Çevresinde olan biten her şeyin farkına varabilecek kadar dikkatli olup, dışarıya sanki hiçbir şeyin farkında değilmiş ve aptalmış gibi gösteren bir yapıya sahip. İlkokuldan beri Kaneki’yi yalnız bırakmayıp hep yanında olmuş.

TokyoGhoul04

Artıları

  • Konusu keyifli, çok başarılı olmasa da psikolojik tarafını yansıtmayı başarmışlar. Yeri geldiğinde sizi üzecek, yeri geldiğinde güldürecek.
  • Orijinal karakterler var, senaryonun tahmin edilebilir olması beceremedikleri için değil, sizin tahmin etmeniz için özellikle hissettirdiklerinin altını çizmek istiyorum.
  • Çizimlerin ve animasyonların kalitesi güzel, zaten Pierrot’dan daha azını beklemezdim.

Eksileri

  • Bol kanlı, seinen anime olmasına rağmen bazı vahşi sahnelerde görüntünün negatifini gösteriyorlar bu ani renk değişimleri bir an için bile olsa konudan ve anime’den kopmanızı sağlıyor yoksa kopan kol ve bacakları göremiyoruz diye eksi olarak düşünmedik!
  • Shonen havası yaratan bazı ögeler var ki, bu sene çok moda oldu seinen animeleri shonen tarzı ile birleştirmek, akame ga kill’de bu başarılı bir şekilde uygulanabilmişken Tokyo Ghoul’da bu animenin kalitesini düşürmüşe benziyor…

Bu animeyi severseniz mutlaka Elfen Lied, Akame Ga Kill, Deadman Wonderland izlemelisiniz.

Yorumlar