Hard’n Heavy Eşliğinde Bir Dönemin Sonu – The Transformers: The Movie 1986
“80’li Yılları Ucundan da Olsa Yakaladığım İçin Kendimi Çok Şanslı Sayarım”
derim her zaman. Tamam, tamam korkmayın! Şu suyu çıkmış “80’li Yıllarda Çocuk Olmak” türü bir yazı değil bu. Anlatacağım şudur ki; çocuk yaştaydım, bir bayram günüydü ve evdeki kalabalıktan fırsat bulup sadece bir kaç sahnesini izleyebildiğim robotlu bir uzun metrajlı çizgi film vardı. İşin komik tarafı, neyi izlediğimin farkında bile değildim. Ancak sonunda çalan parça aklımda öylesine yer etmiş ki, yıllar sonra duyduğumda bile anında hatırlayıvermiştim.
O parçayla bir sonraki karşılaşmam, ancak uzun saçlı bir metalci olduktan yıllar sonrasına denk geliyor. Adamın biri, Michael Bay’in 2007’de çekimlerine başladığı ilk Transformers filminin sızdırılan set görüntülerini kişisel Youtube kanalında paylaşmış, arka plan müziği olarak da Lion adlı heavy metal grubunun 1986’da bestelediği Transformers adlı parçayı kullanmıştı.
Sonrasında olaylar benim malum yerlerden 1986 yapımı The Transformers : The Movie adlı uzun metrajlı çizgi filmi edinerek bir kaç kere izlemem ve bir arkadaşımın da “Ohooo! Sen bunu nasıl bilmezsin?” diye lafı geçirerek bana parçanın mp3’ünü yollaması şeklinde gelişti. Yazının kalanını, söz konusu parça eşliğinde okuyup 80’ler heavy metaliyle havaya gireceğinizi umarak şuraya bırakıyorum:
Bu yazıyı yazmamın sebebi; yakın zamanda yayınlanan “Transformers: Devastation” adlı bilgisayar oyunu oldu. 80’lerde izlediğimiz çizgi filmleri hatırlatan görselleriyle hoş bir nostalji yaşatan oyun hakkında ayrıca bir inceleme yazısı yazacağım. Konumuza dönecek olursak:
“Oha! Yedi Koca Gezegeni!”
diyivermiştim, filmin daha ilk dakikalarında. Yıl 2005’tir (Back to the Future kadar tantanası olmadı tabi 10 yıl önce!) ve Unicron adlı devasa mekanik varlık, önüne çıkan tüm gezegenleri “hazmederek” yoluna devam etmektedir.
Bu esnada Autobot’lar, Decepticon işgali altındaki gezegenleri Cybertron’u geri almak üzere, gezegenin uydularından birinde büyük bir taarruz hazırlığı yapmaktadır. Ancak yakıt olarak kullandıkları “energon” stokları yetersiz olduğu için Dünya’daki Autobot şehrinden ikmal yapmaları gerekmektedir. Fakat görev için gönderilen geminin yolu Decepticon’lar tarafından kesilir ve içindeki tüm Autobot’lar öldürülür! Gemiyle birlikte Autobot’ların Dünya’daki şehrine saldıran Decepticon’lar ve Autobot’lar arasında şiddetli bir savaş yaşanır ve sonuçları da bir o kadar dramatik olur.
Ağır kayıplar veren her iki taraf da toparlanmaya çalışırken bilmedikleri şey ise Unicron’un her iki tarafın da ölümüne sahip olmak istediği Cybertron’a doğru ilerlediğidir.
“Beyninize Tokat Yemiş Gibi Oluyorsunuz”
diyebilirim film için. Zira The Transformers’ın 1984-85 yılları arasında yayınlanan ve şimdilerde Generation 1 olarak adlandırılan ilk iki sezonundaki şiddet seviyesi, dönemin çizgi dizileriyle orantılıdır. Yani karakterler her ne kadar silahlarla birbirlerine sürekli ateş açıyor olsa da, ne yaralanan, ne de ölen olmaz. Elbette o yıllarda çizgi filmler sadece çocuklar için üretiliyordu. Hatta daha acımasız bir yorum yapacak olursak; “The Transformers” da tıpkı “He-Man and the Masters of the Universe” gibi oyuncak satma amacıyla yayınlanan serilerdi. Adamlar nereden bilsin, dönemin çocukları koskoca yetişkinlere dönüşseler bile hem çizgi filmleri hem de oyuncakları sahiplenmeye devam edecek?
Ancak iş The Transformers: The Movie’ye gelince, burada çizgi seriden çok daha karanlık bir atmosfer yaratmaya karar verilir ve Decepticon’lar filmin ilk dakikalarından itibaren hiç tereddüt etmeden Autobot’ları öldürmeye başlar. Çocukken severek izlediğiniz karakterlerin sivrisinek gibi tek tek düşmelerini izlemek öfkeyle üzüntü arasında tuhaf bir duyguya kapılmanıza sebep oluyor.
“Yahu! Bu Sahneler Bana Tanıdık Geliyor…”
diye düşünebilirsiniz, The Transformers: The Movie’yi izledikten sonra. Şimdilerde çizgi dizisini neredeyse hiç seyretmemiş, Transformers’ı sadece Michael Bay’in çektiği filmlerden tanıyan pek çok kişi var. İşte tam bu noktada söylenecek bir diğer şey ise; Michael Bay’in çektiği o rezalet filmlerde (özellikle son ikisinden bahsediyorum) gördüğümüz güzel ya da orijinal gibi görünen hemen tüm fikirlerin The Transformers: The Movie’den alıntı olduğu.
Hatta filmlerde kullanılan etkileyici çoğu konuşmanın da kaynağı burası! Şaşırdık mı? Tabi ki hayır! Ne varsa 80’lerde var…
“Ana! Bu Sesler de Bana Tanıdık Geliyor!”
diyecek olursanız, size bıyık altı bir gülümsemeyle karşılık veririm. Zira bildik Transformers karakterlerini yine çizgi serideki aynı kişiler seslendirmiş. Ama asıl sürpriz şu: Unicron’u döneminin en karizmatik seslerinden birine sahip olan ünlü yazar, aktör ve yönetmen Orson Welles seslendirmiş! Ancak maalesef The Transformers: The Movie, Welles’in katkıda bulunduğu son seslendirme çalışması olmuş. 1985 yılında hayatını kaybeden büyük usta, filmin çıkışına maalesef yetişememiş. Hazır ustayı anmışken, vaktiyle Orson Welles’in ismini duyduğumda neredeyse çığlık attığım bir diğer eser de Manowar’ın 1986 çıkışlı albümü Fighting the World albümünde yer alan Defender adlı parça olmuştu. Neyse konumuza dönelim…
Seslendirmelerde bir diğer sürpriz de Megatron’un dönüştüğü karakter olan Galvatron’a ait. Filmin kötü adamını Leonard Nimoy seslendirmiş! Evet! Bildiğiniz Star Trek’teki Mister Spock!
“İzlesem mi Acaba?”
diye düşünmeyin, izleyin. Geç olsun, güç olmasın. Şimdilerde Youtube’da bile tam versiyonunu bulabileceğiniz The Transformers: The Movie, Transformers evreninde bir dönemin kapanışını Hard’n Heavy eşliğinde yapan ve işin aslı SADECE müzikleri için bile izlenebilecek son derece keyifli bir animasyon.
Sizlerle filmin tüm müziklerini de paylaşarak yazımı noktalıyorum.