Kuytuda Kalmış Bir Yönetmen: Jeremy Clapin

Jeremy Clapin, 13 Şubat 1974 doğumlu Fransız bir yönetmen. Ancak onu meslektaşlarından ayıran pek çok özelliği var. Aslında değeri bilinmeyen ve oldukça nadide yönetmenlerden diyebiliriz. Yalnızca yönetmen kimliğiyle de tanımayın, aman ha! Büyük yanılırsınız. Kendisi yönetmen kişiliğinin yanı sıra bir senarist, yazar, editör, sanat yönetmeni ve yapımcı. İşin ilginç kısmıysa; bu kişi kendi imzasını bolca taşıyan 3 film ile hatırı sayılır bir yol kat etti. Kısa filmleri üzerinden yola çıkarak farklı ve ortak özellikleri ile Clapin tarzını elimden geldiğince aktarmaya çalışacağım. Keyifli okumalar dilerim.

Une Histoire Vertébrale (2004)

Bu kısa film Jeremy Clapin’in ilk eseri. Burada da boyun kısmı ile oldukça zorlu bir sıkıntıya, hastalığa sahip olan yetişkin bir adamın onu yalnızlığından çekip çıkaracağına inandığı aşka dair umudunu beslediği bir senaryo görebiliriz. Aslında hayatına yeterince alışmış olan kahraman ne yaparsa yapsın aşk arayışını sona erdiremiyor. Etrafındaki aşıklara özeniyor ve onlardan biri gibi olabilmeyi arzuluyor. Bu arzu onu absürt davranışlara itse bile bu konuyu kendine zerre dert etmeyen karakter ne yaparsa yapsın içindeki boşluğu dolduramıyor.

Ancak sonrasında alt komşusu olan hanımefendi ile tanışıyor. Bir de bakıyorlar ki birinin boyun sıkıntısı ile diğerinin boyun sıkıntısı tam anlamıyla puzzle misali birbirini tamamlıyor. Aradıklarını bulduğunu düşünen bu iki karakter buluşmak için can atıyor, ancak tahmin edemedikleri veya mutluluğun kör edici etkisi ile düşünmeyi dahi akıllarından geçirmedikleri başka bir problem ile karşı karşıya kalıyor.

Yine de bir Clapin filmi mutlaka biri veya birileri açısından güzel biter! Bu ikili de kendilerini bulmuşken bir şekilde kavuşuyorlar diyebiliriz. Çok da spoiler vermeyeyim.

Une Histoire Vertébrale (2004)

Skhizein (2008)

Skhizein, Jeremy Clapin’in 2. filmi ve diğer filmlerinden en büyük farkı, repiliğinin ve seslendirmesinin olması. Yönetmen, aynı zamanda ününün çok büyük bir bölümünü bu kısa filme borçlu. Zira pek çok ülke platformunda bahsi hemen hemen geçen tek filmi diyebiliriz. Skhizein konu olarak kendisinden, fiziksel varlığından tam olarak 91 cm uzaklaşmış bir adamın içinden geçtiği zorlu süreci seyircilere aktarıyor.

Baş karakter Henry, öncelikle her şeyi şimdiki haline bakarak düzene sokmaya ve kendini yeni hayatına alıştırmaya çalışıyor. Derdini başkalarına anlatmayı denese de sonuçsuz kaldığını gören karakter, artık bunu yapmaktan vazgeçip içine girdiği durumla iyice harmanlanmaya başlıyor. Yeri geldiğinde sorunlar yaşasa da aslında idaresini güzel kullanan Henry, bir yerden sonra işlerin eski ve normal haline dönmesini istediğini fark ediyor. Kendi başına bir şeyleri düzeltmek için çırpınan karakter uğraşlarından sonra o anki halinden bile daha kötü bir duruma bürünüyor ve bu sefer aşağıya kayıyor. Varlığından gittikçe uzaklaşan Henry’nin yalnızlığı tüm iliklerinde hisseden ruhu filmin sonunda kendini özgür bırakıyor. Ve aslında film Henry için güzel bir sona varıyor.

Bu kısa film için insanlar izledikleri tuhaflığı Henry’nin şizofren olmasına yorumluyor. Oldukça mantıklı bulduğumu söyleyebilirim.

Skhizein (2008)

Palmipedarium (2012)

Clapin bu filminde birazcık Çirkin Ördek Yavrusu hikayesini akıllara getiriyor kabaca. Diğer kuşlardan hallice uzun, tüysüz ve onların birazcık daha insanı andıran modelleme bir kuş ve yaşamlarını çiftlikte sürdüren bir çekirdek ailenin tek ve küçük erkek çocuğu arasında geçiyor film.

Doğanın içinde yaşayan bir babadan beklendiği üzere avcı olan bu beyefendi oğlunu da yanında ava götürüyor, avladıkları kuşları da doğruca eve getiriyorlar. Çocuğumuzsa bu ne idiği belirsiz kuşu gördükçe ondan sakınmaya çalışıyor. Ancak bir gün bahçesinde gördüğü bu değişik kuş ile tuhaf bir bağ kuran küçük karakter onu diğer kuşlara benzetme ve aralarına katma çabası içine giriyor. Bunun için boyalar, avladıkları kuşların artık gereksiz olan tüyleri ve bir çift paletten yararlanıyor. Sonunu net bir şekilde göremesek de minik dostumuzun bu dışlanmış kuşa umut taneleri vererek yoluna daha iyi devam ettirmesi yeter de artar.

Palmipedarium (2012)

Jeremy Clapin İşleyişi

Clapin filmlerinin ortak noktası aslında izlediğiniz zaman kendilerini hemen ele veriyor. Hepsinde alışılagelmeyen, fantastik diyebileceğimiz belirgin farklılıklar var. Ana karakterlerimiz mutlaka normal dışı bir hayata ya da sorunlara sahip kişiler veya hayvanlardan meydana geliyor. Benim en değerli bulduğum yönüyse umut ve “huzura erme” kısımlarını yoğun bir şekilde işlemesi. İstisnasız tüm filmlerinde karakterler umutları doğrultusunda hareket ediyor, bazıları bunun sonucunda kazanıyor bazıları ise kazanmak için sadece biraz daha bekliyor. Ama o rahatlama ve bir şekilde istediğini elde etme bölümünü her filminde rahatça görebiliyoruz. Derin ve anlamlı bir yandan da duygusal tarafı yüksek konulara yoğunlaşan Clapin, aslında hepimizin içinde olduğu fakat bir o kadar da yabancı kaldığımız, gerçeklik ile fantastik arasında güzel bir bağ kuran önemli filmlere sahip.

Jeremy Clapin

Animasyon olarak farklı tarzlar görsek de izleyen kişiler genellikle bundan dolayı olaydan herhangi bir kopukluk yaşamıyor. Aksine bu tarzlar ve senaryolar arasında ince bir uyum görmek mümkün. Ayrıca Clapin sırf bu üç kısa filmi ile 9’unu kazandığı 7’sinde aday olarak kaldığı şaşırtıcı başarılar elde etmiş. Filmleri izleyecek olursanız bunun az bile geldiğini düşünmeniz muhtemel. Ki bana kalırsa izlemesi en fazla yarım saat, etkisi ise bunun birkaç katı sürecek olan bu kısa filmler mutlaka hafızanızda yer etmeli.

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim, buradan sonraki durağınızı biliyorsunuz diye umut ediyorum…

Benzer Yazılar

Yorumlar