Daha önce mangası hakkında konuşmuştuk ve animesi çıktığı zaman tekrar görüşürüz demiştim. Demediysem de şimdi demiş oldum. Biraz daha bekleriz diye düşünürken animeci abiler ellerini çabuk tutmuşlar. One-Punch Man, çok güzel bir opening parçası eşliğinde yayınlanmaya başladı.

Bir önceki yazıda seri manga olarak ilk çıktığı dönemde okuduğumu ve bir süre sonra “bundan bir şey olmaz” diyerek bıraktığımı söylemiştim. Manga ile kalmayıp bir de üstüne animesi çıkınca ağzımın payını da -bayağı- almış oldum tabi. Rakiplerini tek yumrukla deviren bir süper kahraman ve üstelik kel! Nasıl oldu da tuttu…

Şu yüzden tuttu: seri acayip eğlenceli. Karşılaştığı “trajik” bir olay sonucu çocukluğunda hayallerini kurduğu süper kahraman olmayı kafaya koyan Saitama, üç yıllık zorlu bir antrenman süresi sonunda neye dönüştüğünü yazmıştık. Bu uğurda saçlarını kaybeden kahramanımız, eşsiz bir güce erişir. Rakibi kim olursa olsun Saitama tek yumruk ile kazanır. İlk başlarda tam da istediği kıvamda giden süper kahramanlık serüveni bir süre sonra monoton bir hal alınca zamanla depresif bir ruh haline girer.

Okurken de izlerken de itiraf edeyim büyük keyif aldım. İlk başta haksızlık seriye haksızlık ettiğim doğrudur ama adam tek yumrukla yeniyor lan herkesi. Ne bir mücadele ne başa baş bir dövüş. Hiçbiri yok. Alıştığımız süper kahraman kavramına uymadığı kesin.

Teknolojik imkanların gayet güzel kullanıldığı bir anime olmuş. Savaş sahnelerinde her yerin patlayıp darmadağın olduğu seride bu anlar görsel şölene dönüşebiliyor. Ana hikayeye bağlı kalmışlar ki dışına çıkılmasına gerek olmadığı da ortada, bu kadar eğlencelik malzeme varken. Saitama neyse de Genos da başarılı bir şekilde aktarılmış ekrana. Açıkçası hem sesi hemde görselliği ile on numara olmuş. TV Tokya ve Madhouse işbirliği ile ekranla buluşturulan One-Punch Man 12 bölüm olarak planlanmış. Yeterli bir sayı açıkçası. Uzadıkça dallanıp budaklanıyor ki hala One Piece’te güncele gelmeye çalışıyorum (en son 700 bölümü geçmişti). Ana karakterimiz, süperimiz, kahramanımız Saitama’ya Makoto Furukawa ses veriyor. Daha bir çok seriye sesi ile destek veren sanatçının popülaritesinin bu seri ile artışa geçeceği kesin. Yönetmen koltuğunda Shingo Natsume adında bir vatandaş var.

Beklenmedik manganın beklenen animesi çok şık bir şekilde arzı endam eyledi (nasıl da bitirdim cümleyi). Kısa ve tadında kalacak yapım One-Punch Man. Tam Japon kafası denebilir kendisi için. Absürt ve saçma sapan bir şeyler izlemek isteyenlere alternatif olarak sunulur, o nasıl bir istekse artık.

Kelin mücadelesine kedinizi kaptırın.

Daha fazla bilgi için, One Punch Man’in Manga yazısını aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.