Osmanlı’nın Animesi mi Olurmuş Demeyin: Shoukoku no Altair ile Olur!

İster yabancı bir film olsun, ister yabancı dizi, oyun veya anime… Bir medyanın içinde Türkiye lafı geçti mi hemen “Asın bayrakları!” moduna gireriz:) Peki, ya size Shoukoku no Altair adında ana karakterlerinin tamamen Türklerden oluşan bir anime olduğunu söylesem? Tamam, ülkeler ve karakterler kurgu olsa da kurgunun merkezi Türkiye ve durum böyle olunca insan farklı bir gözle izlemiyor değil.

Japon gelenekleri, samurayları, katanaları ve kimonoları bir kenara atıp kocaman sarıkların olduğu bu dünya, kurgu bir dünya. Osmanlıdan esinlenmiş Türkiye, Nazileri andıran Balt-Rehin İmparatorluğu, Venedikliler, Finikeliler, Rusya çarlığından fırlama Urado Krallığı ve koca Rumeli kıtası. Evet, isimler tanıdık, ülkeler benzer ama uyaralım: İzleyecekleriniz gerçek hayattaki kişi ve kurumlarla herhangi bir ilgisi yoktur!

Tüm bu ülkelerin merkezinde, ana karakterimizin adı Tuğrullu Mahmut Paşa’dır. En genç Paşa olma unvanına sahip Mahmut, ülkesi Türkiye’ye bağlı olmakla birlikte savaş onun gözünde son çaredir. Çünkü Mahmut henüz küçükken yaşadığı oba olan Tuğrul Obası Balt-Rehin İmparatorluğu tarafından yakıp yıkılmıştır. Ailesini kaybeden küçük Mahmut’u Kalil (Halil?) Paşa himayesi altına almış ve onu ülkesine faydalı bir genç olacak şekilde yetiştirmiştir. Lakin Mahmut her ne kadar genç yaşta Paşa olsa da işi çok zordur çünkü ideallerini diğer paşalara zerk etmesi bir hayli zordur. İdealleri çocukça gelmektedir ve tüm Rumeli kıtasını fethetmek isteyen Balt-Rehin imparatorluğu karşısında savaş kaçınılmazdır.

Savaşlar Satranç Tahtasında Kazanılır

Shoukoku no Altair, tıpkı Arslan Senki gibi savaşlar, stratejiler, ittifaklar ve kişisel zeka üzerine kurulu standart bir kurgu-tarihi animesi. Elbette bizim gözümüzde farklı kılınmasının sebebi Türkiye. Tuğrullu Mahmut Paşa’sı, Burak Paşası, sultanları, karizmatik Zehir Zağnos Paşa, Kara Kanat Süleyman Bey, Şehirli Kalil (Halil yazmak istiyorum ama telaffuzu Kalil diye yapıyorlar) altın kartal İskender, Nilüfer Fatma, Armut(?) Ayşe gibi isimleri duydukça bizim hoşumuza gidiyor. Tüm bunları kenara bırakırsak silahlardan önce zekaların çarpıştığı, kırılma noktaları ve gidişatı kestirmenin zor olduğu eğlenceli bir anime var karşımızda. Türk esintileri de tuzu biberi olmuş. Yani demeye çalıştığım anime sadece isimlerinden ve ülkelerinden dolayı güzel değil. İşlenişi ve ne olacak diye merak ettirmesinden dolayı bölümler peş peşe izleniyor.

Atalarımızla ve genel olarak yaşamış hiçbir insanla alakası olmayan çizimleri anime kategorisinde değerlendirirsek gayet güzel ve capcanlı. Amaaa, gidip de geçmişte sarışın, mor, kırmızı yahut mavi saçlı paşalar ararsanız olmaz tabi. Açıkçası birkaç arka plan karakteri hariç kimse Türk’e benzemiyor. Belki Vali İbrahim pala bıyığı ile biraz. Tabi diğer ülkelerin karakterlerinin de ülkelerini temsil ettiği söylenemez. Seslendirmeler ise sürekli tebessüm etmemi sağladı. Neden mi? Japon kardeşlerimizin garip telaffuzlarından dolayı tabi. “Mahmuuudo beyi” telaffuzunu başka hangi animede duyabiliriz ki? Yakut Kulakkı (Kulak) Şüleyman beyi? Bunun gibi Japonların ağzından Mahmut, Ayşe, İbrahim, İskender gibi bizlere ait lafların çıkmasını dinlemek çok eğlenceliydi.

Shoukoku no Altair’i severek izledim. Aslında tereddütlerim vardı çünkü bu tarz animeler pek ilgi alanıma girmez. Sırf Türkiye ve paşaları merak etmemden ötürü başladım ve hem bunlarla beraber içeriğinin de eğlenceli ve sürükleyici çıkması beni memnun etti. Serinin mangası 2007’den beri devam etmekte ve yakın gelecekte ikinci sezonu ile karşılaşmamız büyük olasılık.

Künye
Yönetmen Kazuhiro Furuhashi
Stüdyo Mappa
Senaryo Noboru Takagi
Müzik Ryo Kawasaki
Tür Aksiyon, Fantastik, Tarihi
Süre 24 Bölüm

Yorumlar