2014’ün En İyi Indie Oyunları!
Valiant Hearts: The Great War
I.Dünya Savaşı’na dair anlatılmış en derin öyküyü dinlemeye hazır mısınız? Valiant Hearts, savaşın içindeki karmaşayı, birkaç karakterin perspektifinden ekranlara taşıyor.
This War Of Mine, nasıl ki savaşın tam ortasında kalmış, namlunun ucundan kaçmak için çabalayan sivillerin öyküsünü anlatıyorsa, Valiant Hearts da parmağı tetiğin etrafında gezinen gönülsüz neferlerin, savaş yüzünden dağılan ailelerin, ayrılan sevgililerin öyküsünü ekranlara taşıyor.
Kendine has animasyon konsepti, büyüleyici ötesi atmosferi ve birilerinin canını yakmaya gönülsüz olan her kesin kalbine parmak basan öyküsüyle, geçtiğimiz yılın en can alıcı oyunlarından biriydi Valiant Hearts… Savaş büyüktü… Acılar daha büyük… Bu öyküyü dinleme şansına erişen kaçımız finalde göz yaşlarımızı tutabildik ki?
Among the Sleep
Çocukken pek çoğumuzun odası ayrı bir gizemle doluydu. Bir tarafta sandalyedeki kavisi gremline benzetenler; diğer yandaysa askılığa asılmış bir ceketin gulyabani olduğuna inananlar. Krillbite Studios, muhteşem bir yaratıcılık şölenine imza atarak, 2 yaşındaki bir bebeğin algı seviyesine indiriyor bizleri. Ortaya çıkan sonucun , Lewis Carroll’un kaleminden çıkabilecek uçuklukta olduğunu söyleyebiliriz.
Krillbite cenahındakiler, neredeyse kısa bir rüya süresine tekabül eden oyunlarına başarılı bir konsept dikmeyi başarmışlar. Yılın bu en ilginç bağımsız oyunlarından biri, sadece kağıt üzerinde bile oldukça eğlenceli görünen fikirleri, dört başı mamur bir bilgisayar oyununa başarılı bir biçimde yediriyor. Among The Sleep, bilindik FPS mantığından bıkıp usanan oyuncular için çölde vahadır desek yeridir.
Stick it to the Man
Yapış yapış Amerikan mizahının geldiği son noktayı görmek isteyenler; Stick It To The Man’e göz atabilirler. Listedeki diğer oyunlar kadar büyük bir patırtı koparamamış olsa da, yılın en sulu mavralarından birine ev sahipliği yapıyordu.
Tamamen kağıtlardan oluşmuş bir dünyanın pek de sıradan olmayan sakini Ray, çok ilginç bir güce sahip. Kendi düşüncelerini post-it kağıdı misali, hasımlarının düşüncelerine yapıştırabilme gücüne sahip olan Ray, bir süre sonra bu dünyadaki herkesle papaz olmayı başarır.
Ouch Inc. Adındaki bir firmada deneklik yapan Ray, firmanın üretmiş olduğu güzide kaskları kafasına geçirerek, oraya buraya kafa atmak gibisinden ilginç bir iş üstlenmektedir. Bir gün geçirdiği kaza sonrasında da son derece absürt bir süper güç kazanır. İşin içinde uzaylılardan, mafyaya kadar ilgin bir dolu karakterin girdiği Stick It To The Man, çiğ Amerikan mizahının en keyifli örneklerinden biri!
Max: The Curse of Brotherhood
Heart Of Darkness hayranlarının daha fazla üzülmesine gerek yok nitekim Max: The Curse Of Brotherhood; adeta bu hasreti giderebilmek için üretilmiş bir oyun! Danimarkalı Press Play ekibinin kotardığı bu yeni nesil Heart of Darkness güzellemesi, alışılması zor olan kontrolleri ve zaman zaman oyuncuları isyan ettiren oynanışıyla gereğinden fazla tepki toplamıştı.
Andy’nin yerini Max’in aldığı, kaybolan köpeğimizin boşluğunu da kardeşimizin doldurduğu oyun, başarılı mekan tasarımları, renkli oyun evreni ve 2,5D kalibresini karşılayan yakışıklı grafikleriyle kalbimizi kazanmakta pek de zorlanmadı.
Max: The Curse of Brotherhood, yaşattığı ilginç nostalji sebebiyle iltimas geçmekte kusur görmediğimiz, listenin torpilli oyunlarından biri olarak değerlendirilebilir. Eğer ki basit öyküsü gibi, oyuncuyu yormayan bir de kontrol dinamiğine sahip olsaydı, eminim hiç kimsenin başı ağrımazdı.