Alien Isolation – Efsane Film Serisinin Umut Verici Bir Uyarlaması!
Alien, yani Yaratık filmi 1979 yılında beyaz perdede belirdiği anda dünya çapında milyonlarca hayran edindi. Yıllar geçtikçe hayran sayısı arttı ve kült olmaktan öte adeta bir endüstri haline geldi. Oyuncaklar, figürler, çizgi romanlar ve teknolojileri geliştikçe kaçınılmaz olarak da video oyunları. Ne var ki, video oyunları konusunda bu kült eser bir türlü beklentileri karşılayamadı. Kimi oyunlar filmin atmosferine yaklaşır gibi oldu, kimisi onuncu dakika itibariyle bizi hüzünlere gark etti (Bkz. Aliens: Colonial Marines.).
Alien hastaları olarak bizler hiçbir zaman ümidimizi kaybetmedik, bekledik. Aklı başında bir oyun yapımcısı, Alien kavramının bir FPS “vurdu kırdısı”ndan çok korku ve çaresizlik hissi veren, “onlar” karşısında hiç olduğumuzu bize yaşatan bir atmosfer olduğunu düşünecekti elbet. The Creative Assembly firması da işte tam bunu yapmaya çalışmış. Düşünce güzel, ama kompozisyon için aynı şeyi söylemek biraz zor!
Nedir? Ne değildir?
DİKKAT!!! Bu noktadan itibaren yazı “spoiler” olarak nitelendirilebilecek bilgiler içermektedir!
Isolation bir FPS (First Person Shooter). Olaylar bir uzay istasyonunda geçiyor. Kahramanımız Amanda adlı bir kadın. Annesine (annenin kim olduğunu oyunda öğrenin bence) dair bazı konuları araştırmak üzere bir uzay istasyonuna geliyor ve oyunun başında meydana gelen bir kaza yüzünden ekibinden uzaklaşıyor ve serüven başlıyor. Serüven dediysem hemen heyecanlanmayın. Oyunun ilk on beş dakikasında uzay istasyonunda ilerliyoruz… Evet o kadar. On altıncı dakikadan itibaren Axel adında bir istasyon çalışanı (galiba?) ile tanışıyoruz ve iletişim merkezine gitmek için on beş dakika da Axel ile yürüyoruz. Yol boyunca çeşitli şifre kırma, kapı açmak için Axel ile aynı anda tuşa basma gibi son derece stresli(!) ve keyifli(!) maceralara yelken açıyoruz. 33. Dakikada Axel’ın biriyle başı belaya giriyor, onu kurtarmamızla heyecan fırtınası(!) başlıyor. Daha detay vermeyeceğim ama genel hatları ile sıkıntıyı anladınız diye tahmin ediyorum…
Alienlar’a ölüm! İyi de nerede bunlar?
Oyun boyunca Alien ve Alienlar ile karşılaşmak ender olan bir olay. Daha çok uzay üssündeki kötü insanlar, androidler, kırılması gereken şifreler, “hack”lenmesi gereken asansörler, kapılar ile mücadele edeceğiz. Yaratıklar ile karşılaşırsak da savaşmak mutlak ölüm demek. Aslında Isolation bu anlamda, Alien gerçeğini oyuna yansıtmış diyebiliriz. Karanlıklar ve hareket denetleyici cihazımız en iyi dostlarımız. Yaratık’ın yaklaşmakta olduğunu anladığımız an bir karanlık bulup (özellikle dolaplar çok faydalı) nefesimizi tutuyoruz. Hem ekran karşısında hem de oyunda. Oyunda nefesimizi tutup ses çıkarmamak gibi bir saklanma yöntemimiz var. Bu anlar gerçekten çok heyecanlı, ekran karşısında nefesimi tutarken buldum kendimi…Ve fakat o da ne? Nefes tutunca sağlığımız azalıyor. Ben SAT komandosu falan değilim ancak 2 dakika kadar nefes tutabiliyorum ve hiçbir şey olmuyor. Isolation’daki kahramanımız nefesini ancak saniyelerle sayılacak kadar kısa tutabiliyor. Nasıl seçilmiş o uzay istasyonuna anlamadım açıkcası!
Oyundaki bir sıkıntı da çok fazla deneme-yanılma yapmamız gerekmesi. En azından benim için böyle oldu. Becereksiz bir video oyuncusu değilim ama Isolation’da çok fazla en son kayıt ettiğim noktaya dönmem gerekti. Kayıt noktaları da ayrı bir dert, birbirinden çok uzaktalar. Ölecek olursanız 7-10 dakika kadar geri gitmeniz gerekebiliyor.
Oyunun atmosferi özellikle yetmişleri andıran retro-futuristik yeşil ekran bilgisayarlar ile çekici olmuş. Grafikler için çığır açıyor diyemem. Müzikleri de çok aklımda kalmadı ama özellikle gerilim olan anlarda çalan müzik kesinlikle işe yarıyor.
Oyunun hepsini oynamadım ama yine de olması gerektiğinden daha uzun hissi verdi bana. Her ne kadar karşılaşma anları oyuncuya kalp sıkıntısı yaşatsa da yaratıklar daha sık ortaya çıkabilirmiş. 2137 yılında Colt tabanca kullanılır mı bilmiyorum ama kesinlikle 22. yüzyıl silah listesi hayalimde olacak bir silah değil; ki zaten oyunda da çok bir işinize yaramıyor.
O kadar mı kötü?
İşin özü Isolation, Alien filminin video oyunu olarak uyarlanması konusuna doğru yaklaşmış. Bu örnek olsun ve gelecek oyunlar bu oyunun mantığı ile düşünülsün derim. Yalnızlık, çaresizlik, güçsüzlük hissi verilmesi planlanmış. Önümüze gelen tüm Alien’ları öldürebilme yetkinliği vermek yerine oyun, insan olarak haddimizi bilmemiz gerektiği fikri üstünde durmuş. Yıllardır bir Alien oyunundan istediğimiz ortamı planlamış. Sıkıntı, Alman gibi başladığı mevzuyu Türk gibi bitirmiş olması.