Beyond: Two Souls – Ya Ruh İkiziniz Gerçekten Bir Ruh Olsaydı?

Quantic Dream tarafından 2013 yılında PS3’e özel yapılmış olan Beyond: Two Souls, geçtiğimiz haftalarda PS4’e de uyumlu hale getirilerek benim gibi zamanında oynamamış olanları oldukça sevindirdi. Yürek parçalayan senaryolarına alışık olduğumuz David Cage, Beyond: Two Souls’da da bu alanda bekleneni fazla fazla karşılıyor.

PS4 için yeniden uyarlama yapılırken, doğal olarak hikayede herhangi bir değişikliğe gidilmemiş. Görsel iyileştirmeler dışında oyun aynı kalmış. Sadece bu kadarıyla bile inanılmaz bir deneyim sunsa bile, oyunu yeniden oynamak isteyenlerin bunu göz önünde bulundurması iyi olur.

Beyond: Two Souls’un baş karakterleri Jodie Holmes ve Aiden. Jodie, Ellen Page tarafından canlandırılan ve hikaye süresince hayatının 15 yılına tanık olacağınız, özel güçlere sahip bir kız. Aiden ise bu özel güç, yani ne olduğu açıklanamayan paranormal bir varlık. Jodie ve Aiden, ayrılmaz şekilde birbirlerine bağlanmış durumdalar.

Bu durum oynanışı oldukça etkiliyor elbette. Bazen Jodie’yi, bazense Aiden’ı kontrol ediyoruz. Geçiş sahneleri ve birkaç özel durum dışında, ikisi arasında istediğiniz gibi geçiş yapabilirsiniz, ancak Aiden’la oynarken bir sınırlamamız var; Jodie’den çok fazla uzaklaşamıyoruz.

Aiden

Minik Jodie

Oynanışa genel bir giriş yapacak olursak; beni en rahatsız eden şey sadece iki zorluk seviyesi olması. Bu seviyeler “Sıklıkla bilgisayar oyunları oynarım” ve “Çok az, veya neredeyse hiç oynamam” şeklinde isimlendirilmiş. Eğer ilk seçeneği tercih edersek hareket serbestliği çok daha fazla. L/R tuşlarını kullanarak istediğimiz açıyla dönebiliyoruz. Ancak ikinci seçeneği seçenler için durum çok daha farklı. Aiden, sadece 90 ve 180 derece açılarıyla dönebiliyor. Sağa sola, yukarı aşağı özgürce dolaşmaktansa, odanın çeşitli yerlerinde konumlanmış turuncu noktalar arasında gidip gelebiliyor. Aslında bunun nedeni oyuncuya kopya vermek ve geniş haritalı yerlerde kaybolmasını önlemek. Fakat hız ve hassasiyet gerektiren anlarda inanılmaz sinir bozuyor, ağız dolusu da sövdürüyor. Zorluk seviyeleri arasındaki bir diğer fark da şu; kolayda oynarsanız ekranda kavga/kaçış sıralarında R tuşunu hareket ettirmeniz gereken yön bembeyaz bir okla kopya veriliyor, ve bunu yapmanız için size epey bir zaman bırakılıyor. Zorda oynarsanız, yumruğun geldiği yöne, atlamanız gereken tarafa çok kısa bir zaman zarfında kendiniz karar veriyorsunuz. Fazla gerilmeden oynamak isteyenler için kolay seçeneği ideal aslında, ancak kolay oynayacaksanız Aiden’ın aptal kontrollerine mahkum ediliyorsunuz.

Oyunun zorluk seviyesi abartı değil, hatta uzun yıllar oyun oynamış kesimi rahatsız edecek kolaylıkta. Quantic Dream’in ise buna savunması baştan hazır. Yapım ve tanıtım videolarında sadece buna ayrılmış bir kısım bile var. Geliştirme aşaması süresince bir çok oyuncuya denemeler yaptıran Quantic Dream’in mottosu belli: “Oyuncu oynayamıyorsa, bu bizim hatamız.” Bu düşünce tarzı da kontrollerin olabildiğince basitleştirilmesine neden olmuş. Zaten stüdyonun en çok önem verdiği şey hikaye ve asıl amaç da oyuncuyu hikayenin içine çekmek. Yine aynı videoda da söylendiği gibi, amaçları kontrolleri öyle doğal yapmak ki, ilk oynanışta bile hikayenin heyecanlı yerlerinde oyuncunun bir saniye bile düşünmeden, adeta Jodie’ymiş gibi harekete geçmesini sağlamak. Kendi adıma bunu olabildiğince başardıklarını düşünüyorum. Bu bazıları için fazla sınırlayıcı hissettirse bile, ben biraz hangi oyundan ne beklemek gerektiğini bilmek gerekiyor diye düşünüyorum.

beyond-two-souls-2

Quantic Dream oyunları geleneksel oyun kavramının oldukça dışında, sanırım çoklukla “interaktif film” şeklinde nitelendirilmelerinin nedeni de bu. Çok daha fazla hız ve aksiyon bekleyenlere ise şunu söyleyebilirim, bu oyunun bir first person shooter olma iddiası hiçbir zaman olmadı. Yanlış anlaşılmasın, yapılan eleştirilere katılmasam da anlayabiliyorum. Senaryo o kadar heyecanlı ve yer yer öyle gergin ki, bu bölümleri kontroller sayesinde kolayca halledebilmek çelişki yaratmıyor değil. Dediğim gibi, doğru beklentiler bu konudaki hayal kırıklığını biraz olsun azaltacaktır.

Yorumlar