Brütal Legend – Metallica Diye Bir Grup Buldum, Çok İyi!
-
Ekin Alıçlı
- Bilgisayar Oyunu
- 7 Ocak 2016
Jack Black’in espri anlayışını oldum olası pek basit bulmuşumdur ancak adam yaptı mı yapıyor, hakkını yiyemem. Filmleri olsun oynadığı dizileri, Tenacious D adlı müzik grubu olsun adam elini attığı, parmağını değdirdiği her şeyi hakkını vererek yapıyor. Dolayısıyla Brütal Legend’dan beklentim de hiç öyle azımsanacak kadar değildi. Sonuna kadar suratımda bir tebessüm, kulaklarım şenlik ederek oynayacağıma emindim.
Brütal Legend 2009 yılının Ekim ayında Electronic Arts tarafından PlayStation 3 ve Xbox360 için piyasaya sürülmüş, Şubat 2013’te de Double Fine ortaklığı ile Microsoft Windows’a daha sonra da aynı yılın Mayıs ayında da Mac OS X ve Linux’a çıkartılmış.
Oyunun türüne gelecek olursak eğer, o kısım biraz karışık çünkü oyun birçok şey. PlayStation 3’e çıktığı zaman bir heves, hemen sipariş etmiştim. Jack Black, müzik ve aksiyon. Beni ikna etmeye yeterliydi. Ancak gelin görün ki; oyunu oluşturan üç öğeyi bir türlü birbirine yakıştıramıyordum; third person, action-adventure oyunu olmanın yanında, aynı zamanda da real-time strategy. Bu iki genel türün yanına bir de Guitar Hero gibi bir music-rythim oyunu. Kocaman bir “Nasıl yani?” idi. Bu noktada da Brütal Legend’ın babası, Tim Schafer’ın vizyonuna helal olsun demekten başka bir şey elimden gelmiyor çünkü şeker, baharat ve diğer bütün iyi şeyleri bir araya getirmeyi başarmış.
Oyun daha çok Hack & Slash gibi görünse de Real Time Strategy etkileri de göz ardı edilebilir gibi değil. Genelde bölüm sonu savaşlarınız kule savunması, bastığınız askerlerin idaresi, nerede savunma yapıp nerede saldırmanız gerektiğini bilmeleriniz üzerine yoğunlaşıyor. Hatta herhangi bir şeyi kesmeden, kestirterek bile oyunu bitirebilirsiniz.
Dikkat! Bu noktadan itibaren yazı, oyun ile ilgili Spoiler içermektedir!
Oyun Edward “Eddie” Riggs adında bir Roadie’nin, yaptığı müziğin Heavy Metal olduğunu düşünen, kendilerine de Kabbage Boy diyen bir grup gencin konseri için gerekli olan hazırlıkları bitirmiş, sahne arkasında oturup “Müzik de ne hale geldi…” diye kendi kendine dertlenmesi ile başlıyor. Grup üyeleri salaklıklarına doymayarak sahnede gitar kırmak, dekorları parçalamak, kendilerini intihar etmekten başka bir de, gitara rast gele vurup ses çıkartarak “müzik” yaparlarken bir tanesi, daha önce Eddie’nin yapmamasını söylediği şekilde sahne dekorunun üzerine çıkıyor ve aşağı düşüyor. Eddie ise grup üyesini kurtarayım derken, kırılan dekorun altında kalıyor ve canından oluyor.
Eddie’nin kanı, daha sonra isminin Ormagöden The Eternal Fire Beast, Cremator of the Sky ve Destroyer of the Ancient World olduğunu öğrenceğimiz devasa bir yaratığı sahneye çağırıyor. Canavar herkesin hakkından geliyor ve bütün konser alanı çıtır çıtır yanmış insancıklar ile kaplanıyor ve Ormagöden bizi de geldiği yere, Heavy Metal dünyasına beraberinde götürüyor.
Eddie bir müddet sonra gözünü açıyor. Kendisini Ormagöden’in ayaklarının dibinde buluyor. Etrafta da cübbeli bir takım adamlar var ve bir şeyler mırıldanıyorlar. “Neler oluyor?” diye kalkıp yanlarına gittiğimizde anlıyoruz ki; aslında bu adamlar kesmemiz gereken birer Mob imiş. Hemen ortada duran baltayı, The Separator’ü, kapıveriyoruz ve herkesi kesip biçiyoruz. Kısa bir süre sonra da oyunumuzun bir başka önemli karakteri Ophelia ile karşılaşıyoruz. Gözümüzü açtığımız garip tapınaktan çıkarken, oyunumuzun kötü karakteri Deviculus’un adamları ile savaşıyoruz. Deviculus da bu dünyadaki insanları kölesi yapmış, iblis görünümlü bir yaratık.
Ophelia ile birlikte yolumuzu bulduktan sonra da Deviculus’a karşı ayaklanma hazırlıkları yapan isyancı kampına gidiyoruz ve burada isyanın lideri Lars ve Lita Halford ile tanışıyoruz. Oyun ise Heavy Metal dünyasında gördükleri köle muamelesinden kurtulmak isteyen bu isyancı gruba, Bladehenge’e (Ciddiyetlerini belirtmek için isimlerinin sonuna “E” harfini ekliyorlar.) “Roadie”lik yapmamızdan ileri geliyor. İhtiyaçları olan orduyu topluyor ve yönetiyoruz. Her şeyi bizim yapıyor olmamıza rağmen, övgüleri öldükten sonra bile Lars alıyor; bu müzik grubunun yani isyanın lideri o ve kız kardeşi. Biz ise gösterilerini sorunsuz bir şekilde yapmalarını sağlayan kişiyiz, yani bir Roadie. Görünmeziz. Bazen şov sırasında, sahnede bir sorun olur ve bir Roadie sahneye çıksa bile görünmez, görünmeden sorunu çözer ve tekrar kendi karanlığına geri döner. İyi bir Roadie olmak, bunu gerektirir. Övgüye ihtiyacınız yoktur.
Oyun açık bir dünyada geçiyor, hatta Tim Schafer’ın dediğine göre harita 100 km2. Ana hikayenin yanında harita üzerinde bulabileceğiniz minik toplu iğnelere giderek de, yan görevleri yapabiliyorsunuz. Ana görevde de olduğu gibi bu yan görevleri de yaptığınızda Fire Tributes kazanıyorsunuz ki bu da; oyun içerisinde yapacağınız geliştirmeler için harcayacağınız birim oluyor. Arabanız, The Deuce veya Eddie’nin deyimi ile The Druid Plow ile belirli yerlerde akrobatik hareketler yaptığınızda da yine Fire Tribute kazanabiliyorsunuz.
Gelelim oyun içi yapabileceğiniz geliştirmelere. Yapabileceğiniz bir sürü kişiselleştirme mevcut. Gerek arabınızı, silahlarınızı görünüş olarak, gerek kıyafetinizi ve saldırı hareketlerinizi geliştirebiliyorsunuz. Bu sırada da size Guardian of Metal yani Ozzy Osbourne eşlik ediyor. Yaptığınız, yapacağınız her şey hakkında söyleyecek bir şeyi var.
Brütal Legend ve oyunda bulunan her karakter de bazen bire bir aynı olmakla birlikte, bazen de bir ton gönderme olduğu için üstlerinde durmadan edemeyeceğim.
Ana karakterimiz Edward “Eddie” Riggs, Jack Black tarafından seslendiriliyor. Surat hatları da oldukça Jack Black’e benziyor. Tek fark göbeğindeki yağlarla kol kası yapmışlar. Sağolsunlar. İsminin de Eddie oluşu, her ne kadar isyanın yüzü Lars veya Lita olsa da, maskotu Eddie; Iron Maiden’ın maskotu Eddie the Head’e bir gönderme, karakterimiz soyadını ise Eddie the Head’in yaratıcısı Derek Riggs’den alıyor.