C.A.T.S. – Crash Arena Turbo Stars
İlk defa bir Facebook reklamı işe yaradı ve C.A.T.S. ile tanıştım. Genelde telefondan oyun oynamayı pek sevmesem de, şu boşluktaki günlerime bir teselli olacak şekilde, beynimi oyalamaya çalışmama yardımcı olan C.A.T.S.’i pek sevdim ve tanıtmaya karar verdim. Açıkçası, bu mobil oyunu görüp Playstore’a gitme kararımı belirleyen birinci faktör, görsellerin Exploding Kittens‘a benzemesi, ikincisiyse bir kedi insanı olmam diyebilirim. Bu arada, Emma’ya selamlar…
Geçmişte, Cut the Rope serisiyle bildiğimiz Zeptolab ekibinin elinden çıkan C.A.T.S. hem Android, hem de iOS’te oynanabiliyor. Android’te oynayan birisi olarak, oyunun “oynanış” biçiminden ötürü telefonlarınızı çok yoracağını düşünmüyorum. Zira, sürekli dokunmatik ekranı parmaklayarak oynayacağınız türden bir oyun değil C.A.T.S. Açıkçası, bu özelliğinden ötürü beni cezbetti desem yeridir.
Oyunun türü için aksiyon desek de, ben oyunu daha çok bilgisayarda oynadığım “RoboCraft’a” benzetiyorum. Hatta, bir dönemler internette çok sık videolarıyla karşılaştığımız BattleBots‘un daha şirin bir telefon aplikasyonu demek daha doğru olur. Malumunuz, dünyada artık “mücadele” sporlarında robotlar da sahne alıyor ve gelecekteki gladyatör arenalarını robotların dolduracağına dair inancım büyük. Zira, insanoğlunun kan ve şiddet açlığı hiçbir zaman bitmeyecek gibi duruyor. Gelecekte bir dönemler, MeatBot Massacre tadında bir TV Şovuna denk gelirseniz lütfen bu yazımı hatırlayın.
Kediler Kaotik Varlıklardır
Kimsenin bu cümleye karşı çıkmayacağına inanıyorum. Zira, internette kedi videosu izlemeyen kimse yoktur herhalde. Sebepsiz yere eşyaları masanın üzerinden atmalar, beklenmedik yerlerde, beklenmedik hareketler yapmalar ve sahip(!)lerini iplememek gibi hareketleri göz önüne alınca bu gerçeği kısa sürede anlıyorsunuz. Zeptolab’ın da oyuna “şirinlik” kattığı nokta tam olarak burada başlıyor. Oturup karton kutularla başlayıp, krom parçalara kadar yükselen minik ölüm makineleri yaratıp, bu işi vahşetten nasıl yoksun tutarız diyerek kedileri baş köşeye almışlar. Oyunun isminin kısaltması da “C.A.T.S.” olunca her şey yerli yerinde görünüyor. Bu tarz güzel işçilikleri seviyorum.
Oyunun oynanış kısmına değinecek olursak, oldukça basit. Oyunun başında size verilen kutularla birlikte, belirli araç parçaları kazanıyorsunuz. Bu parçaları bir araya getirerek, içine binip karşınızdaki kedi dostunuzun yaptığı aracı parçalamaya çalışıyorsunuz. Bu kadar basit, fakat bunu yaparken elinizi telefona bile sürmüyorsunuz. Zira sizin olayınız, aracınızı modifiye edip, geliştirmek üzerine. Oyunda zamanınızın bir çoğunu atölyede geçiriyorsunuz, aracınızı geliştirdikten sonra dilerseniz “Turnuva Modunda”, dilerseniz de “Hızlı Savaş” modunda oyunlara girerek, seyretmeye başlıyorsunuz. Kimin aracı daha iyiyse, karşıdakini parçalıyor. Kaybedense, pilot koltuğuyla havaya uçarak Grumpy Cat yüz ifadesiyle yere iniyor…
“Savaşmıyorsak oyunun eğlencesi nerede?” diye soruyor olabilirsiniz. Şunu belirtmeliyim ki, bir şeyler ürettikten sonra başarılı sonuçlar aldığınızı gördüğünüzde gayet memnun kalıyorsunuz. Kedinizin suratındaki zevzek gülümseme de, sizi keyiflendirmeye yetiyor. Ben klasik Clash of Clans tarzı oyunlardan pek memnun olmadığım için, çoğunlukla tur bazlı savaşları tercih etsem de, bu oyunda işin “Geliştirme” boyutu daha ağır bastığı için çok zevk alıyorum.
Schrödinger’in Kutusu
Evet, kedisi değil kutusu… Zira, oyunda en önemli nokta “Kutu” açabilmek ve içinde ne olduğuna dair fikriniz yok. Bazen “efsanevi” parçalar çıkıp sizi sevindirirken, bazende elinizde olan parçaların aynısından (Zaten belirli sayıda parça tipi olmasına rağmen, değerleri bile birbirinin aynısı olan parçalardan bahsediyorum.) yirmi tane biriktirdiğinizde canınız sıkılmaya başlıyor.
Oyunda kutu edinmenin yolu basit. Hızlı savaş moduna girip, galibiyet aldığınızda atölyenize kutu yağıyor. Lakin, bir sınırınız var. Maksimum dört adet kutuyu atölyenizde tutabiliyorsunuz. Galibiyet yoğunluğuna göre bu kutular “normal” ve “süper” olarak ikiye ayrılmış. Normal kutuda, dört adet çoğu zaman basit parça elde ederken, Süper Kutuda ise bazı bazı efsanevi, çoğunlukla da yüksek güçte parçalar geliyor. Kutuları açmaksa kendi içinde ayrı bir ölüm. Normal kutuları açmak için iki saat beklerken, süper kutuları açmak için 6 saat beklemeniz gerekiyor. Elbette, bir başka çözüm daha var; “Reklamlar!” Oyun beklemekten sıkılan ve para vermek istemeyen kişilere, 30 saniyelik videolar karşılığında, yarım saatlik süre atlama imkanı tanıyor. Kısacası; 6 saatlik bir süper kutu açmak için 12 video izlemeniz gerek. Wi-Fi’ın devrede olduğundan emin olun derim…
Bu arada; Hızlı Savaş modunda kutu kazanırken, Turnuva Modunda oynarken de turnuvaları kazanarak seviye atlayıp, daha güçlü parçalara erişim sağlıyorsunuz. Yani işin özü, aracınızı sağlamlaştırıp bol bol turnuvaya girmeniz. Lakin, belirli bir noktada yükselmeyi unutan bazı arkadaşlar sebebiyle tıkanabiliyorsunuz. Bunun için de tek bir seçeneğiniz var; Kutu Açmak!
Bizleri bu duruma sürüklediği için Zeptolab’a kızamayacağım zira bu durum her oyunda mevcut ve her oyun yapımcısı gibi bu adamlar da bu işi hayrına yapmıyorlar. Zaten oyun bedava, daha ne olsun.
Ponçik Yıkım Makineleri
Oyunda aracınızı oluşturmak için temel olan 4 parça mevcut. Bunlar; Gövde, Silah, Tekerlek ve Ek Parçalar. Araçlarınızın sahip olduğu üç değer mevcut; Biri can diye bildiğimiz “Hitpoint”, diğeri temel saldırı gücü ve üçüncü olarak da aracın sahip olduğu enerji, bu enerjiye göre silah ve ek parça yüklenebiliyorsunuz. Bir de ekipman slotları var ki, onlar da random atanıyor. Oyunda silahlar dışında her parça aracınıza can puanı kazandırıyor, silahlarsa temel saldırı gücünüzü belirliyor. Ek parçalarsa rakibinizin aracını devirmek, menzilli saldırı yapıyorsanız rakiplerinizi geriye itmek ya da aracınızı ileriye ya da geriye fırlatacak şekilde çalışan mekanizmalar.
Gövdeler
- Klasik: Spor araba biçiminde, genelde yakın dövüşte tercih edilen ve rakipleri kaldıraç vasıtası ile devirirken kullanacağınız bir gövde.
- Titan: Uzun ve iri yarı kuşatma kulesine benzeyen gövde. Ben neredeyse hiç kullanmadım, bol miktarda can puanına sahip olsa da, devrilme ihtimali çok yüksek. Yine de yerinden oynamayan bir şey yapmak istiyorsanız ideal.
- Sörfçü: Teker kullanımına göre rakiplerin altına girecek ya da rakibin üstüne binecek şekilde ayarlanabilen, orta halli can puanına sahip uzun ve kalın bir gövde.
- Sinsi: Küçük, hızlı ve ileriye geriye fırlamak için ideal. Can puanı çok kötü diyemeyeceğim ama hafif siklet bir gövde.
- Kaya: Adına yakışır şekilde altıgen bir taşa benziyor. Can değeri oldukça iyi fakat düzgün teker seçimi olmazsa duvara toslayıp devrilme riski var. Özellikle “Bıçak” kullanırken oldukça başarılı.
- Piramit: Bildiğiniz Piramit, yerden inanılmaz yükseltmediğiniz sürece devrilmesi neredeyse imkansız ve fazla ileri atılmaya gazlı arkadaşları saha dışına bile atabiliyor. Can puanı ortalama diyebiliriz.
Silahlar
- Roket: Bildiğimiz roket, taktik falan yok bam bam vuruyorsunuz. Sürekli ateş ettiği için ateş gücü yoğunluğu normal.
- Bıçak: Eğer devrilebilme riski taşıyan bir araç kullanıyorsanız, bıçak kullanmanızı tavsiye ederim. Zira, kendi çevresinde 360 derece dönebildiği için devrilseniz bile rakibe vurmayı kesmiyor.
- Lazer: Roketten farklı olarak, lazerler geç devreye giriyor fakat sahip olduğu atış gücünün iki katı hasarı karşıya yansıtıyor. Rakiplerinize tek atmak istiyorsanız, yüksek enerjili lazerleri bulabildiğiniz her slota doldurup, rakip araç size yetişmeden ateşlemeye bakın. (Hoş bunu siz seçemiyorsunuz fakat aracınızı geriye fırlatacak ileri/geri vites takmak ya da rakibi iteklemek için kovucu kullanmak sizin elinizde.)
- Testere, Hilti ve Matkap: Bu üçünü bir arada incelemek istedim çünkü hepsi en ön slota yerleştirilip, rakibe değmeye başladığı anda akan su misali can puanı düşüren temel doğrayıcı ya da delici silahlar. Salise başı küçük fakat sürekli hasar girdiği için aracınızın devrilmediğinden ya da rakibinizin arkanıza uçmadığından emin olmanız gerek.