Civilization Günlükleri #1: Dünya Tarihi Yeniden Yazılıyor
Öncelikle nereden böyle bir seri yapma fikrinin aklıma geldiğinden başlayayım. Hatırlarsınız birkaç hafta önce Civilization serisinde, Steam’de süper bir indirim oldu. O zaman da komple pakette süper bir indirim olunca daha önce yalnızca ana oyunu edindiğim oyunu eklenti paketleriyle tamamlamış oldum. Açıkçası bundan yaklaşık 2 sene önce aldığım ana oyunda bir hayli sıkılıp silmiştim. Daha sonra arkadaşlarımın da tavsiyeleriyle eklenti paketleriyle oyuna bir şans daha vermek istedim ve gerçekten paketlerle daha eğlenceli bir hal aldı. Paketsiz oynadığımda Bismarck ile oynamıştım, paketleri aldıktan sonra Ramses ile oynamıştım ve şimdi sizlerle birlikte üçüncü medeniyetim olacak.
Anlayacağınız benim de bu seriye başlamadan önce yaklaşık 4-5 saatlik bir deneyimim vardı; pek Civilization ustası olduğum söylenemez. Bu nedenle bu seriyle birlikte hem sizlerin de yorumlar aracılığıyla katılımlarınızla birlikte şekillendireceğiz, birlikte oynayacağız gibi olacak hem de bir nevi rehber niteliğinde de olacak. O zaman efendim, Kahramangiller olarak başlayalım Dünya tarihini yeniden yazmaya.
Başlayalım Bakalım
Oyunun en eğlenceli kısmının rastgele medeniyet ataması olduğunu düşünenlerden birisi olarak ‘Play Now’ tuşuna basarak kaderime teslim oldum ve bir de ne göreyim: Gandhi çıktı!!! Sizlere engin(!) tarih bilgimle çıkacak olan lider ve tarihi hakkında bilgi vermek isterken oyun en bilmediğim yerden sordu. O nedenle açıkçası Gandhi’ye ve Hindistan tarihine pek vakıf olamadığımdan kendisinin bir ‘Özgürlük Savaşçısı’ olduğunu ve Hintlilerin ona ‘Ulus’un Babası’ ismini taktığını söyleyerek ve Hindistan’ın özgürlüğü için, İngiliz sömürgesinden kurtulmak için ‘Şiddetsiz Savaş’ verdiğini söyleyerek tarihi bilgi kısmını pas geçeceğim. Tabii, Hindistan’a altın çağlarını yaşatan, geliştiren devletin Moğollar olduğunu söylemeden de geçmek olmaz.
Efendiim, gelelim oyun koşullarımıza, Normal zorlukta oynuyoruz, Fractal isimli kıtalardan oluşan ve 12 devletle oynanan en büyük Huge isimli haritada oynuyoruz. Oyuna başlarken biliyorsunuz Politikalar ve Teknolojiler seçmemiz gerekiyor. Ben savaş bonusu veren Honor politikasıyla ve teknoloji olarak da Agriculture (Tarım)’ı seçerek medeniyetimi kurmaya başladım. Bu politikalar ve teknolojiler kısmına daha sonra şema ile değineceğim.
İlerleme
İlk olarak haliyle Delphi şehriyle başlıyoruz büyümeye. Nitekim ben bu oyunda en önemli birliğin Savaşçılar olduğunu düşünüyorum (Her ne kadar Gandhi barıştan yana olsa da), bu nedenle genelde en çok ürettiğim birlik savaşçılar oluyor. İşçileri bir kez üretmenin yeterli olacağını düşünüyorum. Nitekim oyuna başlarken savaşçı birliği ile başlıyorsunuz. O birliğe ilave olarak ilk ürettiğim birlik yine savaşçılardı. Bu iki savaşçı birliği birlikte keşfe gönderiyorum genelde. Asla bir birliği yalnız göndermeyiniz keşfe. Keşifte sizi nelerin beklediğini bilemezsiniz.
Zaten oyunun başında basit savaşçı birliğiniz bir anda Kalıntı bularak güçleniyor. Ancak diğer savaşçı birliklerinizin gelişmesi için teknolojinizi geliştirmeniz lazım. Zaten keşifte genelde ilk aşamada karşılaşabileceğiniz tehlike Barbarlar oluyor ancak iki birlikle işlerini bitirmek çok kolay oluyor. Ben genelde asla bir birlikle iki turda da arka arkaya saldırmıyorum; çünkü bir saldırıdan sonra epey can kaybediyorlar, iyileşmeleri için bekleyip öyle saldırıyorum. İkinci turda da diğer birlik saldırıyor ondan her zaman en az iki birlikle çıkmak faydalı. Zaten bunun bir üst aşamasında, medeniyet biraz gelişip okçuluğu seçince de ‘Mutlaka bir okçu birliğiniz olmadan keşfe çıkmayın!’ diyeceğim. Zaten Barbarlar’la savaşmaktan başka çareniz yok, ama en az iki birlikle yola çıkıyorsanız Barbarlar sizin için pek sorun olmayacaktır.
Normalde, önceki iki oynayışımda da karşıma birden fazla medeniyet çıkmışken, bu sefer epey bir tur oynadıktan sonra karşıma çıkan tek medeniyet Endonezya’ydı. Endonezya ile şu aşamada nötr bir ilişkideyiz. İlerleyen zamanlarda sorun çıkarırlarsa saldırmak niyetindeyim. Nitekim bıraktığım zaman epey bir savaşçı birliğim vardı. Hatta genelde karşıma çok şehir çıkarken karşılaştığım tek şehir Kabil oldu. Bir de medeniyetlerden bağımsız Şehir-Devletleri var oyunda. Genelde bunlar korunmaya muhtaç oluyorlar ve karşılığında size getirileri oluyor. Ancak eğer izinsiz girerseniz pek hoş karşılamıyorlar. Kabil’i de korumam altına aldım ve Barbarlar’dan korudum. Kültür getirisi oldu genel olarak bir de biraz yiyecek.
Onun dışında normalde savaşçılar ve işçilerden başka üretime açık başka birlikler de var; bunlardan en önemlileri İzci (Scout) ve Yerleşenler (Settler). Settlerlar genelde başka şehirler kuruyorlar. Epey savaşçı ürettikten sonra medeniyeti büyütüp Delphi’den başka da şehir kurmak üzere Settler ürettim fakat yolda Settlerlarımı Barbarlar yedi. Bu nedenle oyunu en son kapatırken Scout üretiyordum.
Ordu bağlamında da en son basit savaşçılarım, okçularım ve filli askerlerim vardı (Filli Boya gibi oldu). Filli askerler haliyle Hindistan’ın karakteristik özelliklerinden birisi ve gerçekten çok havalılar. Resmen Barbarları ezip geçiyorlar, haliyle çok güçlüler de. Savaşçı konusunda açıkçası Binicilik teknolojisini açtıktan sonra atlı birlikler şart diye düşünüyorum, bir de bu esnada daha çok okçu birliği üreteceğim ve savaşçılar konusundaki yakın gelecek planlarımda savaş gemileri üretmek de var. Şimdilik elimdeki birlikler ve bu birliklere dair ilerleme planlarım bunlar.
Sen Bu Ülke İçin Ne Yaptın?
Gelelim Teknolojiler ve Politikalara. Öncelikle politikalar sık açılmadığından politikalar konusuyla başlayayım istiyorum. Yukarıda, oyuna başlarken savaş bonusu veren Honor politikasını açtığımı söylemiştim. Oyun ilerledikçe yanına ilave olarak kültür bonusu veren Liberty politikasını da açtım. Bu politika da ilerleyen çağlarda Konsül veriyormuş. Politikalar kısmı epey zor ilerlediğinden bu konuda söylenecek pek bir şey yok başlangıç aşamasında. O nedenle Teknolojilere geçiyorum.
Efendim bu teknolojiler çok önemli. Hatta biz oyuncuların yöneticilik becerilerini gösterdiği asıl yer burası diye düşünüyorum. Oyunda ilerlemenizi sağlıyorlar. Haliyle her yeni teknoloji açtığınızda yeni bir birlik üretim hakkınız oluyor. Yukarıdaki görselde açtığım teknolojileri kırmızıyla işaretledim. Bu şemaya baktığınızda en büyük eksiğim Pottery (Çömlekçilik) gibi gözüküyor. Çömlekçilik haliyle denizciliğin ve yazmanın da önünü açıyor. Mining (Madencilik) de önemsediğim bir konu olmakla birlikte açıkçası Construction (İnşaat) dışında bir faydası yok ilk aşamada. İnşaat da medeniyeti çevreleyen surları açıyor, ki bu da önemli bir husus. Doğrusunu isterseniz şu an bulunduğum noktadan ilerletmeyi düşündüğüm teknolojiler: Para (Currency), denizcilik, yazma ve felsefe. Tabii kaçınılmaz olarak da inşaatı da ilerleteceğim. Ancak şu noktada önemsediğim teknolojiler bunlar.
Neredeyiz, Ne Yapacağız?
En son Klasik Çağ’a geçerek bu ilk günlüğümü tamamlıyorum. Şu zamana kadar bulunduğumuz noktaları maddeler halinde sıralarsak:
- Tarım, hayvancılık, okçuluk, avcılık, tekerlek, matematik ve binicilik (yolda) teknolojilerini açtık.
- Politika olarak onur ve özgürlüğü benimsedik.
- Karşılaştığımız tek medeniyet Endonezya oldu, hiçbir şey yapmadık.
- Karşılaştığımız tek şehir-devlet Kabil oldu, koruma altına aldık.
- Ürettiğimiz birlikler: İşçiler, savaşçılar, filli savaşçılar, okçular ve yerleşenler (yolda).
Bu maddeler ışığında gelecek çağda ilerlemeyi düşündüğüm teknolojiler: Denizcilik, yazma, felsefe, para ve inşaat olmakla birlikte üretmeyi düşündüğüm birlikler atlılar, savaş gemisi, yerleşenler ve izciler. Haliyle 1-2 tane daha şehir kurmayı düşünüyorum. Endonezyalılarla da şimdilik bir şey yapmayı düşünmesem de daha da güçlenince ve bana sorun yaratmaya başladıkları noktada savaşmayı düşünüyorum (Üzgünüm Gandhi).
Medeniyetimizi Klasik Çağ’a taşıyarak ilk günlüğümüzün sonuna geldik. Oyunumuzu birlikte geliştirmeye sizleri yorumlara bekliyoruz sevgili Kahramangiller. Dünya tarihini birlikte baştan yazacağız.