Civilization Günlükleri #3 – Ortaçağ’a Hoşgeldiniz

Önceki Civilization yazımı Ortaçağ’a girmeye kararlı bir şekilde bitirmiştim. Görüyorsunuz dediğimi de yaptım. Aslında Ortaçağ’ın bir numarası olduğundan değil. Yeni yeni özellikler açmak için, oyunun daha da renkli kısımlarına adım adım yaklaştığımız için Ortaçağ’a geçmeyi elbette önemsiyordum.

Din

Şüphesiz ki bu haftaki oyunumun en önemli kısmı dindir diye düşünüyorum. Yeni (!) bir din bulduğumuzu (Üzülerek mi sevinerek mi bilmiyorum) duyurmalıyım sizlere. ‘Yeni’ kelimesinin yanına ünlem koymamın sebebi Hinduizm bize göre oldukça eski ve köklü bir din olmasına rağmen oyunda sanıyorum ki halkım atomu parçalamışçasına seviniyor bu gelişmeye. Tam olarak emin olmamakla birlikte yeni bir din bulmak kısmında aslında Hristiyanlığı, vb. diğer mevcut dinleri de keşfetmek mümkün, lakin diğer medeniyetler bana göre daha hızlı geliştiği için (Bunun sebebini hiç bilmiyorum) onlar tüm dinleri kaptığından bana Hinduizm kaldı. Ancak her medeniyetin özelliğine göre de din keşfediyor olabilirler, dediğim gibi bu konuda pek emin değilim.

Komşular

Komşularla ilişkileri de epey ilerlettik (Haliyle). Bunu görseller halinde açıklayacağım. Zaten komşular konusu birkaç oyun sonra daha da önemli hale gelecek çünkü BM kılıklı birlikler kuracağız. Zaten oyunun bundan sonraki kısımlarında yaşayacağımız tek aksiyon diploması olacak; medeniyetlere saldırma devri neredeyse bitiyor diyebiliriz (Ancak atom teknolojisinde atom bombası atıp/yemeyeceğimizin de bir garantisi yok tabi).

Öncelikle Etiyopya, bizim zenginliğimizi kıskandı ve bizden para istedi (Sanıyorum ki borç değil, bağış istiyorlardı). Ben de kendilerine tam olarak ‘Başka kapıya kardeşim’ diyerek yanıt verdim. Haliyle kendileriyle ilişkilerimiz bozuldu. Ancak şayet aramızda bir savaş çıksa açık ara bu savaşı kazanırız. Bu nedenle bizimle ilişkilerinde dikkatli olmalarında fayda var diyorum.

Gelelim Ramses’e. Bu Ramses isimli çocuğu çok sevdim ben. İleride bir birlik kurarsak kesin Ramses’in tarafında olurum ya da birliği beraber kurarız gibi gözüküyor. Bu sefer de onlarla ticari ilişkiler içerisine girdik. Bu ticari ilişkinin süresi doldukça tazeliyoruz.

Bu hafta Siam, görselde görebileceğiniz üzere, bize kafa tuttu desem yeridir. Onların koruması altındaki bir ‘Şehir-Devlet’i Barbarların saldırısından korudum. Şehir-Devlet’in ismini hatırlamıyorum ancak Siam’ın koruması altında olduklarını bilmiyordum. Bu görseldeki diyaloğu ‘Bu aramızda bir ayrılığa sebep olduğu için üzgünüm.’ şeklinde yanıtladım. Eh, dış politikada biraz da alttan almak lazım ama değil mi?

Bu hafta da Şoşonlar yine beni şaşırtmaya devam ettiler. Şoşon liderinden görseldeki isteği aldım ve bu isteğe tepkim tam olarak ‘Çen büyüdün de elçilik mi kurdun çeeen!’ oldu. Haliyle kabul de ettim, küçük medeniyetlerin elinden tutmak lazım ama değil mi?

İlerleme ve Hedefler

İki yazıdır kullandığım görseller konusunda özür dileyerek başlayayım bu kısma. Farkındayım o kırmızı kırmızı çiziklerimle gözünüzü bir hayli yordum iki haftadır ancak artık kendi ‘Tech Tree’mi görüntülemeyi öğrendim (Artık Tech Tree’yi Google’dan çalmıyorum). Bu nedenle haliyle artık Paint ile ilerlemelelerimi çiziktirmeme de gerek kalmadı. Efendim, görselde sarı ile gördüğünüz teknolojiler halihazırda edinmiş olduğum teknolojiler.

Geçen hafta Loncalarda (Guilds) kalmıştım en son. Loncalar teknolojisini açmakla birlikte işçilerim şehirlere çarşıvari (Tam ismini hatırlayamadım) oluşumlar inşa etmeye başladılar. İşçilerin inşa etmelerinin dışında yine üretimlerden de kervansaraylar ve çarşılar üretebiliyoruz.

Yine bu hafta Metal dökümü/ işçiliği de üzerinde önemle durduğum teknolojilerden birisi oldu. Diğer medeniyetler arasında ateşli silahlara geçen medeniyetler oldu haliyle benim en gelişmiş birliklerim, filliler, mancınık, gelişmiş okçular ve kılıçlılardan ibaret. Bu da ateşli silahlar karşısında bir üstünlük sağlamayacak. Bu nedenle metal işçiliğine önem verdiğimi söylemeliyim. Tabii metal işçiliği tek başına ateşli silahları getirmiyor; bunun yanında Makine, Çelik ve Fizik teknolojileri de gerekiyor. Görselde görebileceğiniz gibi sarı boyalı makine teknolojisini de edinmiş durumdayım. Fizik teknolojisini de edinmiş olmakla birlikte çelik teknolojisi üzerine de çalışmaktayım. Çelik teknolojisini de açtığımızda ateşli silahlara kavuşacağımızı umuyorum.

Her ne kadar görselde görülmese de Yazma, Takvim ve Drama-Şiir de açtığım teknolojiler arasında. Drama-Şiir’i önemsememin sebebi Önemli İnsanlar’ı açıyor ve kültürü geliştiriyor olması. Medeniyetin içinden önemli insanlar çıkması da yine medeniyetin gelişimi açısından önemli bir unsur. Başta turizmi geliştiriyor. Ancak henüz turizm adında bir gelişme kaydedebilmiş değiliz.

Gelecek Haftadan Beklentiler

Bu haftaki gelişmeler bunlar olmakla birlikte bir sonraki hafta önemle beklediğim şeyin uluslararası birlikler olduğunu vurgulamalıyım. Bu birlikleri gelecek hafta göremesek bile gelecek 1-2 oyun içerisinde göreceğimizden eminim. Beni oyunla ilgili en çok heyecanlandıran kısımlardan birisinin de bu olduğunu söylemeliyim.

Halihazırda okumakta olduğum Homo Deus kitabında Yuval Noah Harari bu oyunun üretime yatırım yaparak kazanıldığını iddia etmiş. Açıkçası ben savaş teknolojilerine yatırım yaparak ilerlemeyi hedef edinmiş durumdayım. Sonuçta diplomatik bir anlaşmazlık olduğunda, çıkar çatışmaları halinde savaş çıktığında ülkemizi savunabilmek açısından savaş teknolojilerinin oyundaki en önemli unsur olduğunu düşünmekteyim. Yine başta iddia ettiğim gibi oyun, çok uluslu birliklerin kurulması ile diplomatik yönü ağır basan bir oyun olacak. Ancak diplomasiyle birlikte teknolojiler de gelişecek atom çağına geleceğiz, haliyle teknolojinin gelişmesi de oldukça tehlikeli bir durum olup diplomasiyle çözülemeyecek sorunlara yol açabilir.

Böyle düşününce, mevcut durumda ateşli silahlara öncelik vermem sizi şaşırtmaz sanıyorum. Tabii yukarıdaki ‘Tech Tree’de gördüğünüz teknolojilerden gelecek oyunlarda özellikle önem verdiklerim: Kamu hizmeti (Civil Service), eğitim ve pusula (Compass) olacak. Haliyle üretim hedefimin de ateşli silahlı birlikler olduğu da açık. Tabii üretim kapsamına sokulabilecek şekilde daha çok Settler üretip ülkemi daha fazla büyütme çabam hala devam ediyor. Gelecek yazıda mevcut şehirlerimi değerlendiririz. O zaman ‘Ortaçağ’a hoşgeldiniz!’ diyerek sözü gelecek yazılara bırakıyorum sevgili Kahramangiller.

Bu yazı, "Civilization Günlükleri" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar