Dead Space – Aslında Ölü Olan Uzay Değil
Dead Space sesli gerilim konusunda oldukça başarılı. Aksiyon anlarında arkadan hayal meyal gelen bir kalp atışı sesi duyuyorsunuz ki kulaklıkla oynuyorsanız, “Kulaklarımda kalp atışlarımı hissedecek kadar korktum mu ben az önce?” diye düşündürüyor. Ve bir klişeyi daha unutun; az sonra şuradan kesmelik bir yaratık çıkacak diye gerilim müziği verme devri 2008’de kapanmış. Dead Space oldukça “alçak” bir oyun. Özellikle köşelerden dönerken artan gerim gerim gerdirme müzikleri bitmek bilmeyerek size paranoyalardan paranoyalara sürüklüyor. Geminin metal aksamından gelen tıkırtı, çatırtı ve patırtılar yüzünden de sürkeli “Ay orada bir şey mi var!?” diye etrafınızda Beyblade gibi dönmeniz ile sonuçlanıyor. Hele bir de arkanızı döndüğünüz gibi, duvara vuran ışıkta hareketli bir gölge gördünüz mü, tamamdır…
Oyunda kullanımının zor olduğunu düşündüğüm tek şey ise harita. 3 boyutlu bir sistem yapmaya çalışmışlar, ancak nereden nereye gideceğimi anlamak veya silahlarımızın özelliklerini yükseltebileceğimiz, alışveriş yapabileceğimiz dükkanların ve oyunu kaydedebileceğimiz noktalarının yerlerini anlamak benim için biraz zor oldu. Oyun yapımcıları da belli ki harita sisteminin zorlayıcı olduğunu düşünerek, size hangi taraftan gitmeniz gerektiğini gösteren bir özellik eklemişler.
Silahlarımızı ve zırhımızın özelliklerini oyun içerisinde belirli noktalarda bulunan “Bench”leri ve oradan buradan topladığımız veya dijital dükkanlardan satın alabileceğimiz “Power Nod”ları kullanarak yükseltebiliyoruz. Silahlar, hasar, şarjör kapasitesi ve şarjör değiştirme hızı olarak; zırhımız da can ve oksijensiz ortamda kullanabileceğimiz oksijen miktarı olarak geliştirebiliyoruz. Aynı zamanda yine oyun içerisinde bulabileceğiniz ozalit kopyalar sayesinde, dijital dükkanlara gittiğinizde yeni silahlar, değişik ebatlardaki sağlık paketleri ve oksijen tüpleri gibi eşyaları ekleyebiliyorsunuz.
Oyun zaman zaman yeteneklerinizi zorlasa da, hiç bir bölüm size isyan ettirip de oynamaktan vazgeçirecek kadar inatçı değil. Yalnız ölmeyen Necromorph yapmışlar, o bölümlerde odam yaratıcı tamlamalar ile şenlenmedi desem yalan olur.
Dead Space başlarda, uzaylı bir yaşam formu tarafından ele geçirilmiş gemiden sevgilimizi kurtarmaca oyunu gibi gelse de, ilerledikçe olayın daha farklı dönüşlere gittiğini daha ilk bölümlerden anlıyorsunuz. Ancak durumun açıklık kazanması vakit alıyor. Etraftan bulduğunuz Audio-Log’lar, bazen de Video-Log’lar gemide siz gelmeden önce yaşananlar hakkında fikir edinmenizi sağlıyor. Özellikle de duvarlara serpiştirilmiş komik yazılar, şifrelenmiş metinler ve bu şifreli yazıların çözümleri de oyunda Sherlock Holmes’çuluk oynamanıza da sebebiyet verebilir; 5. Bölümde latin harflerine karşılık gelecek şekillerin neler olduğunu gösteren bir yazı buldum, tabii ki de ekran görüntüsünü aldım ve elimde bu görüntü ile “Uzaylı mı? Ne uzaylısı?” diyerek duvar yazılarını okumaya çalışarak 2 saat geçirdim.
Dead Space evreni ve tarihi oldukça geniş. Sadece oyunu oynamak bazı olguları kavramak için yeterli olmayabilir. İlk oyunu oynadıktan sonra, dilerseniz “Dead Space: Downfall” adlı animasyon filmine de bir göz atın. Oyun hakkındaki teorilerinizi daha da geliştirebilir, daha farklı bir açıdan olaylara bakmanızı sağlayabilir.
Dead Space çıkalı neredeyse 8 sene olmuş olmasına rağmen benim gibi, oyunu daha yeni oynayabilecek olanlar da vardır diye düşünerek daha fazla heyecanını kaçırmak istemiyorum. Beni özellikle bu oyunu daha da çok oynamaya iten şey üzerinden geçen senelere rağmen gerilim unsurunu sadece ekrana doğru aniden fırlayıveren “şeyler” ile sınırlamıyor ve oynadıkça da kabak tadı vermiyor oluşuydu. Keyifli oyunlar!
Spoiler! ****EĞLENCELİK ÇEKİRDEK!**** Spoiler!
Bölüm isimlerine bir daha göz atın. Oyun ile ilgili oldukça büyük bir spoiler’ın, oyunun başından beri bizimle birlikte olduğunu göreceksiniz. Bölüm isimlerinin ilk harflerini aldığımızda ortaya şu cümle çıkıyor; “Nicole Is Dead.”