Değişmeyen Savaşlar VII: Abe’s Oddysee

Video oyun camiası genişledikçe güncel politika ile yollar da ister istemez kesişiyor. Bugün gerek bağımsız, gerek anaakım çeşitlilik içinde politik olay ya da temalardan beslenen bir dolu esere denk gelmek mümkün. Kimi oyun serisi dünyada hakim ideolojiler üzerinden kendine gelecek/alternatif geçmiş tahayyülleri çizerken (mesela Bioshock’un liberalizm ile ilişkisi), kimisi yakın tarihi bize seçimlere dayalı anlatılar ya da simulasyonlar olarak sunuyor (mesela 1979 İran İslam Devrimi’ni konu alan Black Friday ve 1992-1995 Sarajevo Kuşatması’ndan ilhamla hazırlanan This War of Mine). Oyunlar bir medya alanı olarak rüştlerini ispat ettikçe ve hikaye anlatma kabiliyetleri arttıkça politika da işin içine daha çok karışacak, bu kaçınılmaz. Bugün bol mesajlı, derdi bir şeyler söylemek olan oyunlara aşinayız. İlginç olan ise politik mesaj kaygılı oyunların tarihinin aslında sandığımızdan eskiye gittiği.

1997 yılının en önemli oyunlarından Oddworld: Abe’s Oddysee yakın geçmişe baktığımızda ilk karşımıza karşımıza çıkan, kör göze parmak politika yapmayan ama fırsat buldukça lafı gediğine güzelce sokan sayılı anaakım eserlerden. Aradan geçen yirmi yıla rağmen hala zinde, oynanabilirliği yüksek bir oyun olduğunu da söylemek gerek.

“Yediğiniz Et Ne Şartlarda Üretiliyor Farkında mısınız?”

Oddworld Inhabitats tarafından tasarlanan ve Oddworld gezegeninde geçen oyunların ilki olan Abe’s Odyssee, bizi 1990’ların popüler bir aksiyon türü olan “sinematik platform” formatıyla karşılıyor. İlk dönem Prince of Persia’lar ile özdeşleşmiş sinematik platform, hem anlatı ağırlıklı bir yapı kurgulamak hem de aksiyon sahneleri ile dinamik bulmacaları harmanlamak için dönemin en ideal oyun türüydü. Abe’s Oddysee de elindeki imkanları en iyi şekilde kullanıyor diyebiliriz.

Oddworld’ün endüstriyel ve karanlık bölgesi olan RuptureFarm’da başlayan oyunda ilk başta gezegenin gıda tekeli olan fabrikanın işleyişine tanıklık ederiz. Gezegendeki eşitli canlı türlerini ya köle ya da ham madde olarak kullanan RuptureFarm CEO’su satışlardaki düşüşlerden endişe etmektedir. Çareyi de yakın zamanda piyasaya süreceği “yeni ve lezzetli” üründe aramaktadır. Mudokon ırkına mensup ve uzunca süredir fabrikada köle olarak çalışan Abe ise hikayeye rutin bir paspas işi sırasında yan odadaki toplantıya kulak misafiri olarak dahil olur. Şirketin yeni ürünü “Mudokon Pops” şişe geçirilmiş Mudokon kafalarından başka bir şey değildir. Ürünün piyasaya sürülmesi için Abe ve türdaşlarının kıyımdan geçirilmeleri gerekmektedir. Korkunç gerçeği keşfeden Abe için artık yapabilecek tek şey vardır; fabrikadan kaçmak ve kaçarken de beraberinde tüm tutsak kardeşlerini götürmek.

Kısa ancak oldukça tatmin edici giriş videosunun ardından direkt başlayan oyun bize aşama aşama Abe’i nasıl yöneteceğimizi ve kaçak Modokon’un türüne has özelliklerini öğretir. Mudokonlar sapandan öte silah kullanmayan bir ırktır. Çevredeki gardiyanlara ve çeşitli yaratıklara karşı özel metotlar geliştirmemiz, her an çevik ve gerekirse dakikalarca gölgelerde bekleyebilecek kadar sabırlı olmamız gerekmektedir. Abe’s Odyssee belli ki “stealth” türünün daha göz önünde olmadığı bir zamanda oyuncuyu çeşitli sınavlara tabi tutarak risk almış; ancak formülü iyi tutturmuş. Zaten oyunun giriştiği tüm yenilikçi hareketler döneminde de övgüyle karşılanırken sıkıntılı bulunan yegane nokta, tasarımcıların yeniliğe duydukları açlığı bir noktada es geçmeleri olmuş:

Save Sistemi

Oyunun dilendiği zaman kaydedilememesi ve checkpoint sistemine sığınması çoğu noktada insanı oyundan soğutuyor. Bunun en büyük sebebi Abe’in macerası süresince kurtarması gereken Mudokon’ların haritalarda çeşitli yerlere dağılması ve iki checkpoint arası kurtardığınız Mudokon’ların bilgisini kaydedememeniz. Mudokonların kurtarılması oyunun finali için kritik öneme sahip ve zaten zor, reflekse dayalı olan bulmacaları tekrar tekrar oynamak zorunda kalmak oyunun keyfini ciddi biçimde zedeliyor. Neyse ki Oddworld Inhabitants save sistemine gelen haklı eleştiriye kulaklarını tıkamamış, bir sene sonra piyasaya sürülen devam oyunu Abe’s Exoddus’ta dilediğimiz yerde kaydetme şansına sahibiz. Serileri sırasıyla oynama takıntınız yoksa Exoddus ile başlamak sizi sabır sınavından uzak tutabilir.

Antikapitalist Bir Platform

Mevzuyu politik oyunculuk üzerinden açtıysak oyunun bu yönü hakkında belki biraz daha konuşmak lazım. Çok temel bir hikaye anlatmasına rağmen Abe’s Oddysee’yi çarpıcı kılan şey, hikayesini anlatma şekli. Oyunun bugün dahi güncelliğini yitirmemiş güçlü sanat yönetimi bize daha ilk dakikalardan giriş videosunu seyretmesek dahi RuptureFarm’ın paslı mezbahalarından kaçmamız gerektiğini hissettiriyor. Et yığınları ve robotik yapıların itici birlikteliği çarpık bir endüstrileşme hissini güçlü bir şekilde veriyor. İlk başta basit bir kaçak, ilerleyen kısımlarda ise beklenen kurtarıcı olan Abe’in ağzının konuşmasın diye dikilmiş olması da hem oyunun grotesk dokusunu güçlendiren hem de RuptureFarm üzerinden kurumsal baskıcılığa eleştirel niteliği bulunan, özgün bir tasarım.

Abe’in fabrikadan sonra doğaya ve kabilesine dönüşü kısmi bir huzur verse de bu sefer de gezegenin diğer bölgelerinde, eskiden et ürünü olarak satılmalarına sebep olduğu yaban hayatla yüzleşerek macerasını sürdürmesi hikayeyi farklı bir katmana taşıyor. RuptureFarm’ın yüksek teknolojisine inat Oddworld’ün doğa güçlerinden yardım alıp yarı-tanrılaşan Abe, bu noktada kontrolsüz endüstrileşmeye inat çevreci düşüncenin şövalyesi rolünü üstleniyor. Abe’s Oddysee’nin karşıt ve yandaş durduğu kutuplar o kadar göz önünde ki oyun bugün ilk kez satışa sunulsaydı muhtemelen bulmaca dinamiği ya da oynanabilirliğinden ziyade hikayesindeki bu öğeler ile kendini hissedilir kılardı.

Abe’s Oddysee çıktığı dönem büyük ilgi görmüş ve serisini yıllar boyu hayatta tutacak bir hayran kitlesi edinmişti. Ne var ki geçen yıllarda Oddworld evreni oyuncular için özgünlüğünü çabuk yitirdi. Geçtiğimiz senelerde tamamlanan Abe’s Oddysee’nin yeniden yapımı New’n’ Tasty’nin ise ilk oyunun bazı kritik noktalarını göz ardı ettiğini, belki de bu yüzden çok ilgi görmediğini söyleyebiliriz. (Özellikle oyun tasarımıyla ilgilenenlere Matthewmatosis’in iki oyun için yaptığı kapsamlı kıyaslama videosunu izlemelerini öneririm.) Yeni versiyonu tecrübe etmedim, ancak kaliteli ve biraz da zorlayıcı bir bulmaca serisi denemek isteyenlere orijinal Abe’s Oddysee’yi rahatlıkla tavsiye edebilirim.

Sansür Hikayesi

Oyunun Japonya’da yoğun ilgi ve tepki çektiğini, hatta çok ilginç bir sansür hikayesine de sahip olduğunu ekleyerek kapanışı yapalım. Mudokonların mezbahalarda çalışmaları ve dört parmağa sahip olmaları, Japon kültüründe kasaplığın ve mezbaha işçiliğinin aşağılandığı bir dönemle ilginç bir ortaklık taşıyormuş. Feodal Japonya döneminde “burakumin” (küçük köy insanı) sayılan mezbaha işçilerinden kaza geçirip bir parmağını kaybedenler çok sayıdaymış. Öyle ki, dört parmaklılık bir nevi bu insanların belirteci halini almış. Bu sebeple birine dört parmağı işaret etmek, onun burakumin olduğunu ima etmek için kullanılan bir aşağılama şekliymiş. Absürt ve dünya dışı bir karakter tasarımı yapmaya çalışırken bilakis insanlık tarihinden bir noktayı isabetli bir şekilde yansıtmanın şokunu yaşayan Oddworld Inhabitants Japonya’dan gelen tepkiler üzerine sonraki oyunlar için üç parmaklı bir tasarıma geçmişler. Bu ilginç sansür hikayesi için bile oyuna bir göz atmaya değer…

Bu yazı, "Değişmeyen Savaşlar" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar