Gerçek Zamanlı Stratejiler Konusunda Bir Derkenar
Efendim merhabalar, uzuunca bir süredir yazmadığımın farkında olarak karşınıza çıkıyorum. İş, güç, dünyayı kurtarmak gibi çeşitli olayların akabinde yazmak oldukça lüks bir eylem olarak kalınca sizden uzakta kaldım.
İşbu yazıda size senelerin verdiği (nereden baksak 25 senedir bilgisayar oyunu oynuyorum yahu) deneyimle biraz taktik stratejilerden bahsetmek niyetindeyim.
Şimdi ilk olarak yazımızın ölçeğinden bahsedeyim. Ben Crusader Kings veya Hearts of Iron gibi büyük ölçekli strateji oyunlarından ziyade Red Alert gibi gerçek zamanlı stratejiler veya birimleri yönettiğiniz tur bazlı (genelde iğrenç altıgenlere sahip) stratejileri seven bir insanım. Dolayısıyla bu oyunları düşünerek bir şeyler yazıyor olacağım. Ancak bu yazı tamamen gerçek zamanlı stratejilere ait bir yazı olacak.
Fazla dolanmadan girişelim efeeğm.
Kaynaklar
Bu tür oyunlarda genelde şöyle bir mekanik olur. Birim üretmenizi sağlayan bir veya birden fazla kaynak bulunur. Bu kaynaklar da harita üstünde serpilmiştir. Genel olarak da ne kadar çokomele sahipseniz o kadar birim üretmeye, ne kadar birim üretirseniz de o kadar seçeneğe haiz olursunuz.
Bu belayı başımıza saran oyun tahmininizin aksine Command&Conquer değil, şimdiki liselilerin muhtemelen bilemeyeceği, Dune 2 adlı oyundur. Kendisi de adıyla müsemma Dune adlı kitap serisinden (Okumadıysanız okuyun! Deli güzel seridir) alınmıştır ve bu gezegende olan Spice adlı maddeyi toplarsınız. Bu madde uzun yaşamayı, geleceği görmeyi, süper güçlere sahip olmayı, sistemler arasında seyahat yapmayı (lonca kaptanları warp’a geçmek için “kullanıyor”) ve viagra etkisine sahip olması nedeniyle ve biraz bağımlılık yapıcı olması sebebiyle o evrende neredeyse herkes tarafından tüketilen bir maddedir. İşbu oyunda da bu gezegeni kontrol etmek için İmparator tarafından görevlendirilen bir aileyi canlandırırız.
Neysemney, işte bu oyundan sonra strateji sözlüğümüze “Harvester” kavramı girmiş olup, sinsi gibi düşmanın toplayıcılarını patlatarak onu ekonomik olarak boğmak mümkün hale gelmiştir.
Devam edelim. Genel olarak ilk başladığınız yerde iyicene bir üs kurmak için yetecek kaynaklar bulunur. Lakin esasen bu tarz kaynak bazlı oyunlarda kritik nokta ek üsler atma becerisidir. Ki genel olarak Clausewitzyen anlayışa uygun olarak benim yorumlamam bu türden üsleri atmadan evvel en başta dinamik savunma ile, yani birimlerinizle, orada bir yığınak yapıp köprü başı oluşturduktan sonra statik defans (yani savunma binalarınız) ile orada kendine yetebilecek, ya da saldırıyı destek kuvvetleri gelene kadar tutabilecek kadar bir savunma oluşturmanızdır. Bu bir nevi Starcraft jargonunda protoss ile pylon dikip hemen etrafına photon cannon dikmek demektir aslında.
Şimdi bu türden üslere sahip olmanın avantajı gerektiği yerde, yani ana üs savunulamaz hale gelirse, tüm üretimi oraya kaydırıp bir hydra gibi küllerden yeniden doğmayı sağlayabilmesidir. Bunun mantığı da şudur, aynı gerçek dünyadaki gibi saldırı gücü ne kadar bölünürse o kadar zayıflar. Ve her saldırıda olan zaiyat da bir saldırı gücünün aynı kuvvetle tüm üslere saldırmasını engeller. Zaiyatın giderilmesi de zaman ve kaynak demek olduğu için doğru bir kullanım sizin oyunu çevirmenizi sağlar.
Birimler
Bu tür oyunlarda genel olarak birimler ağaç ağaç dallanırlar. Birinci dal (first tier) birimler kağıttan zırha sahip, ellerinde lazer tüfeği yerine lazer pointer olan arkadaşlarken, üçüncü dal birimler tek başlarına ufakça bir üsse hatırı sayılır hasar verebilecek şekildedirler. Bu konuda en namlı örnek Command&Conquer serilerinden de hatırlayabileceğiniz Mammoth Tank’tır. Bu arkadaşlardan 10-15 tanesini üretebildiğiniz anda oyun biter gibi bir şey olur. Eğer iyi hazırlanmadıysanız biter yani. Yoksa Generals’ta gördüğüm üzere intihar bombacı motorluları salıp Jarmen Kell abimiz ile snipe ederek ve boşta kalan tankın içine adam sokabilme becerisini gösterebilirseniz o kudretli güç gösterisi bile çabucak içine çökebiliyor.
Neyse. Genel olarak birimlerimiz yakın, orta ve uzak mesafeli olarak üçe ayrılır. Yakın mesafe birimler düşmanla göğüs göğüse çarpışan askerlerimiz veya zırhlı birliklerimizken orta seviyedeki birimler genelde tank olarak zuhur ederler. Uzak mesafe ise topçu veya çoğu oyunda olan özel güçler olarak telaffuz edebilirim. Özel güçleri birimden saymak ne kadar doğru tam bilememekle beraber efektif olarak bu şekilde çalışıyorlar.