Hangi Çılgın O’na Zincir Vurabilir ki? – Cthulhu Saves the World
O kadar karmaşa ve dünyanın sonundan sonra bir Tanrı’yı oynamam gerekirdi zaten… Karşınızda, evrenin en beklenmedik kahramanının doğuşu; Cthuhu Saves The World! Maratona alfabetik sıradan gideceğimi düşünüyordum fakat D’den önce gelen bir oyun satın alınca bir adım geri atmak zorunda hissettim kendimi.
Cthulhu Saves the World, Zeboyd Games tarafından yapılmış ve 30 Aralık 2010’da xBoxLive’e çıkartılmış. Hemen ardından da oyunun daha geniş bir sürümünün bilgisayara da çıkarılması için çalışmalara başlanmış ve yaklaşık 7 ay sonra, 13 Temmuz 2011’de Steam’de Breath of Death VII’ın da bulunduğu bir pakette satışa sunulmuştur.
Bu sevimli Cthulhu oyunundan bahsetmeden önce Cthulhu ve mitosundan biraz bahsedeyim. Cthulhu, H.P. Lovecraft tarafından yaratılmış kozmik bir varlık olarak edebiyatta ve aklımızın karanlık köşelerinde yerini alıyor. Bu kozmik varlık şu anda Güney Pasifik’de R’lyeh adında bir deniz altı şehrinde uyuyor. Bizden çok uzakta ve okyanusun derinliklerine gömülmüş olsa bile, dünya üzerinde sürekli varlığını sürdüren kaygı ve endişenin esas kaynağı. Görsell tasfiri ise; kafası ahtapot formunda, kanatları olan, devasa ve Lovecraft’ın kalan görselini de okuyucunun hayaline bırakma alışkanlığından dolayı da korkunç bir yaratık.
Eğer Cthulhu Mitosu’nu ve Amnesia tarzı oyunları seviyorsanız, bu efsanenin geyiğini Cthulhu Saves the World ile yapmadan önce oynamanızı tavsiye edeceğim bir oyun daha var; hayatta kalma/gerilim oyunu olan Call of Cthulhu: Dark Corners of the Earth.
Cthulhu Saves the World süper görüntüleri olan son model bir görsel harika olmamakla birlikte, zaten son zamanlarda “güzel görüntü her şeydir/değildir, hikaye (de) önemlidir” tartışmalarından kaçınıp bir 8-bit harikası olduğunu söylemek istiyorum. Oyun Cthulhu’nun uykusundan uyanması ve yüzeye çıkmasının daha ilk saniyelerinde bir büyücü tarafından o destansı gücü mühürlenmesiyle başlıyor. Anlatıcı gücünün geri almasının tek yolunun dünya üzerindeki En Birinci Kahraman olması gerektiğini söylüyor. Tam bu saniyede de kozmik varlık Cthulhu 4. Duvar’ı yıkıp geçip Anlatıcı’ya sövüp “Artık ne yapmam gerektiğini biliyorum!” diye kötü kahkahalar atarak macerasının ilk adımlarını atıyor.
Cthulhu Saves the World, Final Fantasy, Pokemon veya tarzında oyunlar oynamışlar için oldukça tanıdık bir sisteme sahip. Dövüşler turn-based ve karakteriniz de savaşlardaki performansınıza göre deneyim puanları kazanıyor ve seviye atlıyor; fiziksel güce mi yoksa büyüsel güce mi odaklanacağınız ise size bırakılmış bir karar. Her haritada yapmak zorunda olduğunuz bir random encounter sayınız var. Zaten haritada ipini koparmış deli danalar gibi sağa sola giderken ister istemez bu encounterlar çabucak bitiveriyor. Zaten tavsiyem bu karşılaşmaları, özellikle de Boss dövüşlerinden önce bitirmenizdir. Çünkü bölüm sonu canavarlarına giderken canınız ve mananızın dolu olmasını isteyeceksiniz; ne de olsa milyon canları olan düşmanlarla kapışıyorsunuz. Ayrıca oyun boyunca karşılaşacağınız bin bir türlü düşman var. Cthulhu da dünya üzerindeki deliliğin ana sebebi olduğu için bazen dövüştüğünüz düşmanlar gerek ataklarınız gerekse sadece varlığınız yüzünden deliriveriyorlar. Bu “delilik”in kendine göre artıları ve eksileri var tabii; bazı yaratıklar gereğinden fazla güçlü olabiliyorlar, bazıları ise size karşılık bile veremiyorlar.
Oyun içerisinde bulabileceğiniz “? / soru işaretleri” size oyunun yapılma ve geliştirilme süreci hakkında eğlenceli ve ilginç bilgiler de veriyor. Oyunun daha ilk dakikalarında (ilk dakikaları derken oldukça ciddiyim, oyunun 2. veya 3. dakikası olması lazım), edilen her cümleyle kahkahayı da patlatmam bir oldu. Herkes herkese laf sokup duruyor; Cthulhu zaten eline düşen, bahsi geçen herkese saydırıyor, az önce bahsettiğim ?’lerde yapımcı oyunun incelemesini yapan insanlara bir serzenişi var… Ben de sevgili yapımcının oklarına hedef olmamak adına şöyle bir yorum yapacağım; “Ay aman tanrım bir haritada çoklu katmanlar! Ne kadar da köprü altından yürümeceli bir oyun!” Böylelikle yapımcının da bu ince işini bir hiç için yapmamış oluşunu sağlamış oluyor ve devam ediyoruz.