No Man’s Sky – Orada Birileri Var mı?

Oyunu Oynamak İçin Sebepler

Tüm bunlara rağmen ben oyunun halen oynanabilir olduğunu düşünüyorum. Böyle söylememin başında oyunun tasasız olması geliyor. Gezegenlerde rahat rahat gezin, tehlikeli bir varlıkla karşılaşsanız bile gerek silahlarınız, gerekse jet-pack’iniz sayesinde rahatlıkla kaçabilir ya da yaratığı telef edebilirsiniz. Zaten büyük kısmı siz saldırmaz ya da çok yaklaşmazsanız size bulaşmıyorlar. Benzeri sentineller için de geçerli.

Uzayda da öyle sürekli saldırıya uğramıyorsunuz. Olursa da istasyona hızlıca kaçabilir ya da keyifli küçük bir dövüş yapabilirsiniz. İstisna olarak bazı gezegenlerde radyasyon ya da çevresel koşullar sert olabiliyor. Örneğin indiğim bir gezegende extreme radyasyon bulunuyordu, hele ki bazı kraterlerde radyasyon seviyesi özel bir koruma modülü olmadan 15 saniyeden fazla kalmanıza engel oluyor. Bu tür gezegen sayısı artmalı, ancak bu tür gezegenlere inilmesini teşvik edecek yollar da artırılmalıydı.

Oyunda beni geren tek nokta, geminin ya da üzerimdeki exosuit’in belirli bir slot sayısı olması ve taşıyabildiğim şeyleri kısıtlıyor olması. Üzerinde en çok kafa yorduğum şey; hangilerini satayım, hangileri lazım olur, hangisini üzerimde taşıyıp hangisini geminin ambarına göndereyim türünde kaynak yönetimi detaylarıydı.

Yaratıklar belirli bir evrim çizgisini izlemiyorlar, yani olmadık yerlerinde olmadık uzuvlar olabiliyor. Bitkilerin dağılımı da gezegen içinde pek az farklılık gösteriyor yani deniz kenarındaki faunayla gezegenin iç kısımları arasında çok az fark var. Buna rağmen bitki ve hayvanları izlemek, sisteme tanımlamak keyifli. Tabi eninde sonunda benzer algoritma tarafından yaratılsalar ve olasılıklar tıpkı gezegen sayısı kadar fazla olsa da benzerlikler kaçınılmaz hale gelebiliyor.

Münasebetsiz pipi canavarı!

Münasebetsiz pipi canavarı!

Girip çıkabileceğiniz büyük açıklıkları olan ya da normalde ortada yokken bir madeni topladıktan sonra altından ortaya çıkan oyuktan girebildiğiniz mağaralar ise ayrı bir keyif. Şahsen ben suyun altından ulaşılabilen mağara girişi bile buldum. Tabi suyun altında da keşfedilecek türler, yerler ya da madenler mevcut.

Bunların dışında oyuna bu sayısız gezegen içinde rastgele bir yerde başlıyorsunuz. Bulunduğunuz bölge üç akıllı ırktan hangisinin civarındaysa o ırka ait bazı monolith ve kalıntılar buluyor, bu ırkın hikayesini, kültürünü takip ediyorsunuz. Ayrıca dillerini de kelime kelime öğreniyorsunuz ki, benim oyundan en çok keyif aldığım nokta bu. Gezegenlerde bazen size yardımcı olabilecek  yerler buluyorsunuz. Buralara geldiğimde daima akıllı ırka ait kalıntıları (monolith) göster seçeneğini tercih ettim.

Monolithler ilgi çekici

Monolith’ler ilgi çekici

Şu an gayet keyifli bir şekilde bir güneş sisteminden diğerine gidiyor, gezegenler üzerinde kalıntılarını arıyorum. Hayvan ve bitki keşfi benim için ikinci sırada, ticaret ve maden vs. konusuysa üçüncü sırada. Bana bulaşmayan hiç bir sentinel, hayvan ya da gemiyle savaşmadığımı söylemem gerek. Doğal olarak gittiğim gezegenlerde ortamı da keyifle izliyorum. Atlas isimli yapay zekanın peşine düştüm ve en son bu gün oyuna devam ederken Korvax dışındaki diğer iki ırkla da karşılaşmaya başladım. Atlas yapay zekasına ait bazı uzay yapıları keşfettim ki, görsellikleri ve sundukları harikaydı.

Eleştiriler yapılan şeylerin kendini tekrarladığı yönünde olsa da bir amaç için, Korvax medeniyetinin izleri peşinde gittiğimden dolayı henüz o tür bir sıkıntıya düşmedim. 15 kadar gezegen gördüm, en azında 10 dakika ve en çok durduğumda 4 saat kadar vakit geçirdim. Buna rağmen daha onlarca gezegen görmekten sıkılacağımı sanmıyorum. Keşfettiğim Korvax monolith’lerindeki kısa pasajlardan o ırkın kültürünü biraz biraz tanımaya başladım.

no-mans-sky-8

Oyunla ilgili beklentiler sanırım bu noktada çok önemli. Gemiler, ırklar, sohbet ve diyalog seçenekleri, katılacak gruplar, şehirler, savaşlar gibi, kısacası medeniyete aile şeyler arıyorsanız oyun çok eksik kalıyor. Hayvanlar, bitkiler, coğrafya, yer şekilleri, astreoidler, gezegenler gibi konular ise beklentinizden fazlasını sunuyor. Tabi burada esas kızılacak şey, yapımcıların çakallığı ve oyunun fiyatı.

Özetle oyun herhangi bir oyuncuya ilk birkaç saatte çok çekici gelecek, ondan sonra ya hemen sıkacak ya da çok uzun süre oynatacakmış gibi duruyor. Şahsen ben uzun süre oynayacak olan azınlık gruptanım sanırım. Yazının bittiği an itibariyle 20 saat üzeri oynamıştım ve herhangi bir sıkılma belirtisi olmadığı gibi bir an önce ilerleme yönünde ciddi bir istek gösteriyorum.

No Man’s Sky’ı oynamak isteyenler tüm bunların ışığında değerlendirmeli ve ona göre karar vermeli. Oyunu öğrenmek çok vakit almıyor ancak beklentinize göre ya çok çabuk küfredebilir ya da epey uzun süre keyif alarak oynayabilirsiniz. Seçim size kalmış. Bana şimdilik müsaade, daha gidilecek çoooooook uzun bir yolum var!

Yorumlar