Vampirlerin benliklerini kaybetmemiş olduğu bir zaman vardı. Günümüzde yapılan Vampir oyunları, filmleri 90’ların son yarısı ve 2000’lerin ilk başlarında yapılan çalışmaların tadını vermiyor artık.  Neleri örnek gösterebiliriz bunlara? Buffy: The Vampire Slayer ve Angel dizileri, Interview with the Vampire, Vampire The Masquerade ve onun bilgisayar oyunu olan Bloodlines. Saydığım güzel örnekler arasında bile kaybolup yitmiş bir oyun serisi var ki, Bloodlines gibi, bir yerden aklıma gelse hemen yükler bir kez daha oynarım: Legacy of Kain serisi.

Hortlak Raziel ve Vampir Kain, Denge Sütunu altında tıslarken.

Vampirli Falan da, Nasıl Bir Oyun Bu?

Legacy of Kain serisinin konusu iblisler tarafından işgal edilmek istenen, köklerine kadar yozlaşmış ve ölmekte olan bir diyar olan Nosgoth’u kurtarmaktır. Gotik atmosfer ve şairane İngilizce seviyorsanız, ağzımı açık bırakacak bir senaryo arıyorum diyorsanız, Legacy of Kain beş oyunu ile size yeter de artar bile.

Tabii, seri asıl oyunlarını 1997-2003 arasında çıkardığı için, oynama açısından sorunlar çekebilirsiniz. Steam’de ilk oyun olan Blood Omen: Legacy of Kain hariç, diğer dört oyunu bulabilirsiniz. Lakin Blood Omen sizi biraz uğraştırabilir. Çok eski olduğu ve yapımcılarının iflas etmesi üzerine ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz ama çalıştırmakta zorlanabilirsiniz. Son Windows 10 durumlarından emin değilim, uygun bir çözüm bulursam burada yorumlarda paylaşırım Kahramangiller.

Nereden, nereye? Blood Omen’dan bir kare.

Bir de son yıllarda çıkan Nosgoth adlı oyun var. Senaryosu yok ve Soul Reaver’ın introsu ile oyunun kendisi arasında geçiyor (Nasıl bir intro siz düşünün.) O yüzden ondan yazımda bahsetmeyeceğim.

“Özgür İrade” ve “Kader” temalarını işleyen serinin, derin senaryosunu anlamak için kesinlikle yapıldıkları sırayla oynamanız gerek:

1. Blood Omen
2. Soul Reaver
3. Soul Reaver II
4. Blood Omen II
5. Defiance

“Kain putlaşmıştı.”

Bu müthiş oyun serisini yaratan kişi ise, Uncharted serisini yapan kadından başkası değil: Amy Hennig. Abla yapsın, ben oynarım.

Oyunlar iki farklı kola ayrılıp, 5. oyunda birleşiyor. Blood Omen ve Blood Omen II karizmatik ve şeytani Kain babaya odaklanırken, Soul Reaver ve Soul Reaver II, Kain’in en büyük vampir oğlu Raziel’e odaklanıyor. Kain suikaste kurban giden bir asilken, intikam almak için vampire dönüşmeyi kabul eder. Raziel ise asil bir vampirken, Kain onu haksız yere idam ettiği için ruh emen bir hortlak olarak dirilir.

Ölünün Zamanla Alıp Veremediği Ne?

Legacy of Kain serisini bir kelimeyle özetlememi isterseniz, seçeceğim kelime “edebi” olurdu. Serinin ortak zayıf noktası olarak göstereceğim yer, oyundan zevk alabilmeniz için ingilizceye hakim olmanız gerektiği. Diyaloglar Şekspir piyeslerini aratmıyor. Kain ve Raziel tiradlarını savururken, karakterleri hayranlıkla izliyorsunuz. Karakterlerin adları bile dini göndermeler, Kain, Cain/Kabil hikayesinden gelmekte (aynı zamanda Vampire The Masquerade’e bir gönderme çünkü Nosgoth vampirleri de bir çağdan sonra Kain’in kanından gelmekte). Raziel de Sırlar Meleğinin adıdır ve oyunda da kendisi Nosgoth diyarını tehlikeye atan komployu aydınlatacak olan kişidir. Hikayede ilerledikçe bunun yalnızca bir oyun olmadığını fark edeceksiniz. Legacy of Kain “Kader” ve “Paradoks” konseptleri üzerine, felsefeyle yoğurulmuş büyük bir tiyatro. Bol bol zaman yolculuğu yapacaksınız.

İrade’nin vücut bulmuş hali, gariban Raziel.

İki karakterimizin ve Nosgoth’un kaderini değiştirmeye sahip yegane eşya ise “Soul Reaver” adındaki kılıç. Adı “Ruh Çalan” olan bir kılıçtan ne beklersiniz? Diyarın en güçlü silahı olan kılıç, olacakların tamamiyle belli olduğu Nosgoth diyarında, kaderi değiştirebilme imkanı sunan yegane anahtardır. Kain, kılıcı kullanarak sayısız düşmanı yener ve diyarın efendisi olur. Vakti geldiğinde, kılıcın ruhu hayalet Raziel’e parazit gibi bağlanır. Raziel, geçmişe ışık tutmaya başladığında, kılıç hakkındaki korkunç gerçekleri öğrenecektir.

Spoiler vermeden oyunların muhteşemliğini anlatmak gerçekten zor. Bu yüzden hikaye yerine oynanıştan bahsedeyim. Blood Omen oyunları Rol Yapma ve Aksiyon ağırlıklıyken, Soul Reaver oyunları Macera ve Platform olarak öne çıkıyor. Kamera açıları sizi bazı bölümlerde gerçekten yorabilir (Blood Omen I hariç, çünkü o 2 boyutlu ve izometrik açıyla oynanıyor.) Yalnız, seslendirmeyi yapan aktörler acıların hepsine katlanmanızı sağlıyor. O seslendirme ekibi nasıl bir seslendirme ekibi? Karakterleri seslendirmemişler, karakterlerin sesleri olmuşlar. Simon Templeman, Blood Omen‘da ne zaman bir tasvir yapsa, kulaklarımın pasları siliniyor.

Kain’in Mirası Biraz Eskimemiş mi?

Baktınız, oynamaya üşendiniz veya oyunlar çalışmadı: YouTube’da seriye sadık hayranlar oyunları film halinde kesip, birleştirmişler. Ne yapın ne edin, bu seriye bir şans verin Kahramangiller. Blood Omen tüm tasvir, sinematik ve diyaloglarıyla 6 saat‘e yakın sürmekte, bir de bunun oynanış kısmı var ki; bu da nerden baksanız 10-11 saatlik bir süreye denk geliyor, günümüzdeki bazı oyunlar size bu kadar oynanış bile sunmuyor (Konuşmalar sırasında oynamaya devam edebiliyorsunuz veya tüm tasvirleri dinlemek zorunda değilsiniz [ki dinleyin bence]). Vampirmiş, hortlakmış seviyorsanız, gotik atmosfere bayılıyorsanız, derin senaryolarla düşüncelere dalmak istiyorsanız, ilk fırsatta unutulmuş bu inciye bir şans verin. Ben de yeniden yüklüyorum, bir maraton daha yapmak boynumun borcu. Kaderime öyle yazılmış.

“Raziel, kurtaran ve yok eden. Piyon ve mesih. Hoşgeldin, yorgun ruh. Hoşgeldin, kaderine.”