Nostalji Krizlerine Bire Bir Oyunlar #5 – Elder Scrolls III: Morrowind

İstila edilmiş Kara Elf topraklarında pislik bir yabancı muamelesi görmeyi hatırlayanlarınız vardır. Sonrasında o yabancı gider bir İblis’in ağzını kırar ve tüm Kara Elf toprakları sonsuza dek değişir.

Elder Scrolls serisinin 2002’de çıkan 3. oyunu Morrowind’in ana öyküsü kabaca bu şekilde. Ama oyunu “efsane” yapan bu öykü değil, müthiş bir “açık dünya” macerası olması. İstemezseniz ana öyküyü hiç takip etmeyin, bir dolu loncada elebaşı olacağım diye koşturun, köy köy gezip keşiş hayatı sürün veya ezilenlere bir de siz vurun ve İmparatorluğa bağlı kurumlarda terfi alacağım diye uğraşın.

morrowind-1

Liseye başladığım zamanlardı Morrowind’de ömrümü çürüttüğüm yıllar. Oblivion ve Skyrim biliyor da öncesini bilmiyorsanız, Morrowind’e kesinlikle dalın. Oyun, İmparatorluk merkez topraklarından uzakta, Kara Elflerin ana yurdunda geçiyor. İmparatorluk güçlü bir otorite, ama her şeyi de kontrol edemiyor. Tüm Kara Elflerde bir “yenildik ama ezilmedik” tripleri, hepsinde “lanet olası federaller” kafası… Neden serbest bırakıldığını ve bu adaya getirildiğini pek bilmeyen bir arkadaş olarak oyuna başlıyorsunuz, karakter yaratıp etrafı gezinmeye başlıyorsunuz.

Ana öyküyü takip ederseniz zaten size görev veren abi başlarda “Sen bir git sağda solda az tecrübe kazan, biraz takıl, sonra gel yine ana göreve devam edersin.” diyor. Sonrasında olay size kalmış. Tavsiyem, bu noktada gidip bir loncaya girin, az yükselin. Sonra ana göreve biraz daha devam edin, ardından bu sefer yine lonca görevlerine yüklenin, loncanın başı olun, sonra da dönüp ana görevi bitirin. Ondan sonra da yeni bir karakterle bu sefer başka bir loncaya girin, ana görevi boş verip takılın ortamlarda.

morrowind-2

Ana görev bilindik muhabbet, ama atmosfer gerçekten müthiş. Amacımız iblis Dagoth Ur’u yenmek. Arkadaş, adanın ortasındaki bir yanardağın içinde yaşıyor. Mordor’a giderken Frodo’nun gerçekten, ama bakın “gerçekten” ne hissettiğini anlamak istiyor musunuz? O zaman gidin bu yanardağa. Görüşü tamamen kapatan kül fırtınaları ve hiçliğin ortasında yapayalnız olmak sizi biraz hayattan soğutacak ama bunu yaşamaya değer! Ana görev bitti mi yine başka loncaların görevlerine de sarabilirsiniz.

Yukarıda çok lonca lafı geçti. Peki, nedir bu oyunu bu kadar güzel yapan? Bana göre loncaların kendi aralarındaki çekişmeleri ve hepsinin farklı ideolojisidir. Bilenlere nostalji olsun, bilmeyenlere tanıtalım; öncelikle Kara Elf adasında söz sahibi üç büyük ev var: (Bunlar daha “siyasi parti” tadında.)

Hlaalu: Tefeciler, tüccarlar ve çakal-çukal tayfası. Haliyle “thief” tarzı karakterlerin yuvası. Görünüşte İmparatorluk kurumları ile en iyi anlaşan ev. Görünüşte…

Redoran: Kara Elflerin onurlu (yersen) geleneklerini devam ettiren savaşçılar. İmparatorluk ile araları iyi olmasa da açıkça isyanda değiller, güce saygı var sonuçta.

Telvanni: Şerefsiz, pislik büyücüler bildin mi? Hah, bunlar onlar. Hepsinde bir “senin ayağını kaydırayım da yerini alayım” telaşı. Pek bir politik düsturları yok, tepeye tırmanan her yol mübah.

morrowind-3

Bu büyük evler daha çok entrika, politika ve siyaset arayan oyuncuların baş tercihi. Gelelim İmparatorluk loncalarına:

Blades: Buna otomatik üyeyiz. İmparator’un ajanları…

Fighters Guild: Bildiğin savaşçılar loncası. Onurlu paralı askerleriz biz havaları.

Mages Guild: Hogwarts büyü okuluna hoşgeldiniz. Milletin gözüne gireceğim diye dağ bayır dolaşıp bitki böcük toplayın bakalım. Sabredip de üst seviyelere çıkanları ise keyifli görevler bekliyor.

Thieves Guild: Zenginden alıp fakire veriyoruz… Ama her fakire de vermiyoruz. Hırsızlığın da bir onuru var ama kendi içinde, aaaa ama!

Bu yazı, "Nostalji Krizlerine Bire Bir Oyunlar" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar