Pony Island – Benim Küçük Midillime Ne Yaptınız?

Oyun içerisinde de zaten Oyunu oynayan birini (yani aslında kendimizi) oynuyoruz. Tüplü bir televizyon ekranına bakıyoruz genel olarak. Arada oyun içerisindeki ellerimizi kollarımızı görüyoruz, Lucifer’in sebep olduğu patlamalar, bilgisayarımızı patlatmalarından kendimizi korumak için.

Bu noktada oyunu kapatıp tekrar açarsanız eğer oyun başındaki geliştirici logosunun normal bir yıldızdan Pentagram’a dönüştüğünü göreceksiniz.

04

Zaman zaman oyun size beklemediğiniz yerlerden kandırıldığınızı avaz avaz bağıracak ama eğer siz de benim gibiyseniz bıkmadan, usanmadan oyunu yenmeye, virüsü yenmeye çalışacaksınız. Çünkü, YOU ARE FILLED WITH DETERMONATION!

Oyun ile alakalı olarak da bir anımı paylaşmak istiyorum. Oyunun Bosslarından biriyle olan soru cevap imtihanınızda sizden kötü bir şey yazmanızı istiyor. Oldukça da uzun bir kelime. Nitekim harf sayısını cuk oturtmuş olmama rağmen Boss yazdığımı kabul etmiyor, You Lose! ekranının ardından tekrar aynı soruyu soruyor. Bu sırada Steam üzerinden şu anda kaldığım yurt arkadaşlarımdan birinden mesaj almaya başladım. “Ne? Ne dedin? Bana mı dedin? İyi misin? Orada mısın? Hesabın falan mı hacklendi?” şeklinde devam eden mesajlardı bunlar. Şimdi Türk’ten İngilizce mesaj gelse durumu ayıkacağım da arkadaş da yabancı hani, İngilizce dönüyor muhabbet. Cevap vereyim diye Shift+Tab yaptım konuşma balonu çıkmadı. Ben de koşturarak odasının kapısına dayandım ne olduğunu anlatınca kızcağızın da aklı çıktı acaba benim hesabım mı hacklendi diye. Sonra oyunu anlatıp gösterince rahatladık biraz.

Pony Island içerisinde oradan buradan toplayabildiğiniz biletler var. Bu biletler ne işimize yarıyor? Eğer hepsini toplayabilirseniz “h0peless$0uL” ne kadar da mükemmeliyetçi bir oyuncu diye düşünerek sizin için oyunun sonunda ekstra bir bölüm açıyor, kendisine karşı savaşıyorsunuz.

05

Bu kadro ile iyi yerlere gelir bu ekip.

Pony Island aslında sadece minik bir midilliyi oynadığınız at kafası bir oyun değil. Oyun içerisinde eğer bulabilirseniz gidebileceğiniz farklı yerler, değişik kostümler var. “-ler” dedim de, ben sadece 1 tane bulabildim. Başka kostümler olma ihtimalini de göz ardı etmeyeceğim. Her neyse sadece hoplamacalı bir oyun olmadığından devam edeyim; aslında oynadığınız karakter bir Crusader ve cehennemdesiniz, Hopeless Soul adında bir ruh size bu cehennemden çıkmanıza yardımcı oluyor. Neden olduğunu tam anlamadığım bir şey yüzünden de bizim ruhumuz lanetlenmemiş. Şeytan da ruhumuzu istiyor; oyun boyunca irademizi test ediyor.

Oyun görüntülerinin genel olarak siyah beyaz ve gri tonlarında oluşu da, sanki burası Araf imiş de aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık havasında.

Bir de demeden geçemeyeceğim, oyunu yendiğinizde oyun içerisine hapsolmuş bütün ruhları kurtarıyorsunuz. Daha çok Cehennem’i serbest bırakıyorsunuz da diyebiliriz. Ancak Hopeless Soul oyunun içerisinde kalıyor. Kendisini serbest bırakabilmemizin iki yolu var.

  1. Oyunu silin.
  2. Bütün biletleri toplayın ve kendisi ile karşılaşın.

06

Son zamanlarda piyasada çok fazla bu tarz “Çok normal görüneyim de ama bir yandan da dünyanın en çok çene düşürten oyunu olayım.” havasında oyun var. Bahsettiğim tarz oyunların bayrağını ise The Stanley Parable taşıyor ki, oyunu hala daha oynamadıysanız birkaç saatinizi ayırmanızı önereceğim. Tekrar. İkincisi ise bana kalırsa Pony Island. Bu iki oyunun taklitleri gibi oyunlar sarkastik olabilmek için çok fazla uğraşıyorlar diye düşünüyorum. The Stanley Parable tabii ki de bu, hiçbir şekilde bu eleştirilere maruz bırakılamaz, o yüzden onu kraliyet tacı ile tahtına uğurladıktan sonra Pony Island hakkında söyleyebileceğim son söz, bazen bazı bulmacalar yorgun kafayla çözülmüyor olsa da, her şey çok ayarında kararında olmuş. İyi oyunlar!

**(!) : Ekran görüntüsüne bir bilgisayar bir de tüplü televizyon dedim. Şimdi bir üçüncüsü geliyor, aslında Pony Island bir Arcade salonunda bulunuyor. Amma ve lakin, Arcade makinalarının ara yüzleri hakkında pek bir fikrim olmasa da Messenger kullanmadığımıza eminim. Dolayısıyla Arcade demektense Bilgisayar’ı tercih ettim. Bilginize arz ederim sayın okur.

Yorumlar