Otelde Hayatta Kalma-Skyhill

Merhaba arkadaşlar. Bu haftaki konuğumuz, başımızdaki saç sayısında azalmaya sebep olacak, ama bir yandan da insanı kendine bağlamayı başaran ve inadına devam ettiren oyun: Skyhill. Peki neden saçımızı başımızı yoluyoruz? Hemen öğrenelim…

Şirketin Haram Ettiği Otel: Skyhill

Biliyorsunuzdur ya da duymuşsunuzdur; Kurumsal şirketler çalışanlarını bir yere gönderdiklerinde (hafta sonu içi eğitime gibi) masraflar şirket tarafından karşılanır. Peki konumuzla ne alakası var? Şöyle; Oyunumuz Skyhill’de, iş gezisi için evinden uzaklara giden bir adamı canlandırıyoruz. “Madem şirket ödüyor bari en iyisi olsun” diyerek uyanıklıkta çoğumuzu sollayan arkadaşımız, alıyor soluğu lüks bir otel yani Skyhill’de. Bununla da kalmıyor bir de otelin en üst katında en lüks otelinde kalmaya başlıyor. Oyunumuzun start aldığı yer de burası.

Adamımızın bu açıkgözlülüğü sayesinde hayatta kalma serüvenimiz başlıyor; henüz daha otel havlularını ve şampuanlarını bavula atamamışken şehre bir bomba atılıyor. Bomba aslında içinde bir çeşit zehirli gaz barındıran bir patlayıcı. Bu nedenle şehirdeki neredeyse herkes beyinsiz birer mutanta dönüşür (öyle X-Men’deki gibi karizmatik mutant değil baya pençeli, çirkin yaratıklar) Adamımızın mutanta dönüşmeme sebebi ise tutmuş olduğu lüks odanın aynı zamanda hava temizleme/filtreleme/güzel kokutma özelliğinin de olması. O yüzden şehirde az kalan ya da belki son kalan kişi biziz. Bu da tabi ayrı bir sorun.

Bıçak mı Boru mu? Aslında Tüm Mesele Bu!

Grafiklerden de tahmin edebileceğiniz gibi oyunumuz aslında oldukça basit; tek yapmamız gereken yüzüncü kattan başlayıp aşağı inerek otelden kurtulmak. Tabi bu süreçte mutantlar ve açlık baş düşmanımız olacak. Bir canımızı tutan bir de açlık seviyemizi gösteren iki küçük bar var. Her türlü yaralanmada canımızdan giderken bir odaya geçmek, bir sonraki kata inmek ya da bir tamir işi yapmak “açlık-metre” den gidiyor. Açlıktan ölme konumuna geldiğimizde canımızdan gitmeye başlıyor. Can herhangi bir şekilde sıfırlanırsa ölmüş oluyoruz.

Kılıç da Yaparım, Bonfile de, Kariyer de

Siz bunlardan kaçını yapabiliyorsunuz onu bilmiyorum ama adamımız gerçekten de çok yetenekli. Kaynaklarımızı yönetmenin ve akıllıca kullanmanın çok önemli olduğu oyunumuzda bir kaç aleti birleştirerek daha gelişmiş silahlar yapabiliyoruz. Ki özellikle son katlardaki yaratıklar çok dayanıklı ve pis seviyede ölümcül olduklarından gelişmiş silahlara ihtiyaç oluyor. Silah çeşitliliği de oldukça fazla; bıçak, boru parçası ya da sopa gibi basit silahlarla başlıyor birden fazla değişik kılıçtan testerelere kadar geniş bir yelpaze kararımıza sunulmuş. Tabi bunun gerçekleştirebilmek için gerekli olan parçaların bulunması ve odamızda olmak gerekiyor. Benzeri bir durum yiyecekler için de geçerli. Gerçi onlarda durum biraz daha ayrıntılı. Onu aşağıda anlatacağım.

Mis kokulu güzel yemekler yapmak için mutfağı, deliksiz bir uyku için yatağınızı, kimse rahatsız etmesin diye kapınızı ve daha sağlam silahlar için de atölyenizi geliştirebiliyorsunuz. Tabi yine bu gelişimler de tahta, tuğla, dişli gibi parçalar demek. Parçasız bir hayat (en azından Skyhill’de) düşünülemez.

Bu Günkü Yemek Menüsü: Su ve Bozuk Limon

Su, süt, balık ve çiğ et büyümek, gelişmek için önemli evet, onu biliyoruz. Ama bunların başka bir otak noktası ise oyunda saydığım besinleri çiğ şekilde, yani bulduğumuz anda tüketebiliyor ve açlığımızı bir kısım giderebiliyoruz. Tabi her besinin ayrı seviyede açlığı yok etme durumu var. Bu yiyecekleri ardı ardına tüketebiliyoruz bir problem yok. Her yiyeceğin de ne kadar doyurduğu hemen aşağısında yazıyor. Genel hayatta kalma açısından ne yiyip içtiğimiz, neyin ne kadar doyurduğuna dikkat etmemiz gerekiyor. Mutfağımızı geliştirmemiz ile yeni tarifler öğreniyor ve geliştirmelere devam ettikçe daha karmaşık, daha çok malzeme isteyen, ama karşılığında da daha fazla doyuran yemekler yapabiliyoruz. (Köpek maması da yenebiliyormuş, valla en doyurucu şeylerden biri diye geçiyor, gerçek hayatta tadına bakan var mı?)

Bu noktada dikkat edilmesi gereken iki kısım var. Birincisi bozuk yiyecekler ikincisi de yemek yaparken mutfağa gerek duyulup duyulmadığı. Bozuk yiyecekler az da olsa açlığa bir dur derken canımıza hasar verme ihtimali oluyor. Bu yüzden tüketirken dikkat edin. Ne derler bozuk süt cırcır yapar.

Kimi yemekleri yapmak için de mutfak gerekiyor. Şöyle anlatayım elinizde ekmek ve tereyağ varsa mutfakta olmasanız da bu iki bileşeni birleştirip miğdeye indirebiliyorsunuz. Ama daha özel yemekler (cafe dö pari, şatobryan yada bildiğimiz plav gibi) mutfaktaki araç ve gerece ihtiyaç duydukları için bunları ancak odamıza çıkarak temin edebiliyoruz.

Verdim Bıçağı Verdim Bıçağı

Diyelim ki milkshake’imizi içtik, bir sonraki kata indik. O da ne? Pis bir mutant atladı üstümüze! Öncelikle panik yok çünkü olaylar tur tabanlı olarak işliyor yani düşünecek zamanımız var. İsterseniz düşmana tıklamak suretiyle atağı gerçekleştirebilirken başka bir seçeneğimiz da rakibin istediği yerine vurabilmek. Genelde baş gövde ve uzuvlar olarak 3 seçeneğimiz var. Burada isabet ve hasar oranları ters orantılı. Yani düşmana en çok hasarı kafasına vurduğunda verebiliyoruz ama kafadan vurma ihtimalimiz düşük. Orta seviyede hasar için ise orta isabetlilik oranı kazandığımız gövde kısmını seçebiliyoruz gibi… Oyuna kesinlikle strateji katan kısımlardan. Hatta hayat ve ölümü belirliyor desem yalan olmaz. Ve oyunun bu konuda asla bir acıması yok, çatur çutur ölüyorsunuz.

Top Patlasa Uyanmam Arkadaş

Biraz da yataktan bahsedelim (erotizm yok haytta kalmaya çalışıyoruz şurada) Yaralandığımızda yatağımıza yatıyor ve iyileşiyoruz. Kaç saat uyursak o kadar fazla seviyede iyileşiyoruz ancak bir o kadar da aç kalkmış oluyoruz. Yine can ve açlık dengesini tutturmamız gereken kısımlardan biri de bu. Ek olarak akşamları yattığımız yer de tam anlamıyla güvenli değil; bazen çeşitli ziyaretçilerimiz olup bize saldırıyorlar ya da (bazı durumlarda daha kötü bir şekilde) eşyalarımızdan, yemeklerimizden çalıyorlar. Bunların olmaması için de kapımızı destekliyor, en son geliştirmesinde ise dikenli tel takarak bir geceyi daha sorunsuz atlatmayı planlıyoruz.

Aktif ve de Pasif Seçimler

Oyunda ilerledikçe ve öldükçe(?) iki tür özellik seçiyoruz, pasif ve aktif seçeneklerimiz var. Oyunu bitiremesek de hatrı sayılır bir ilerleme kaydettiğimizde yeni aktif ve pasif özellik seçenekleri açılıyor. Bizde bunlardan birer tane seçerek tekrar Skyhill’den kurtulmayı hedefliyoruz. Seçenekler oldukça güzel olmuş, yavaş yavaş ama sağlam gitmek isteyen oyuncular için de, sürpriz şeyleri seven oyuncular için de hatta sadece estetik değişikliği sağlayacak ilerlemeler de var. Güzel olmuş güzel.

Seçim yaptığımız bir nokta kas gücü, isabet oranı ve şans gibi statlarımızın olması. Her silahı kullanmanın kendine has bir özelliğinizle ilgisi var. Stiletto ve kılıç gibi bir çok silah “dex” statından kullanılırken daha ağır silahlar str’den güç alıyor. Böylece oyunda düşünerek ilerlememiz gereken noktalara bir yenisi daha eklenmiş oluyor.

Yorumsuz Bilgi Olmaz

Buraya kadar oyun hakkında bilgi verdim biraz da öveyim/gömeyim. Öncelikle Skyhill kesinlikle grafik arayan oyuncularımıza göre değil. Tüm tasarılar 2d şeklinde yapılmış ve çizimler oldukça basit (kötü değil kesinlikle, derdini anlatıyor ama açken bir muz görünce ağzınız da sulanmıyor) Ama benim bakış açımdan bakıyorsanız, yani “oh oh grafikler şahane gözükmüyor o zaman kesin zorlayıcı bir hayatta kalma oyunudur, dur şunun hakkından geleyim.” o zaman kesinlikle sizi tatmin edecek bir oyun ile karşı karşıyasınız demektir.

Sade olan kısımlardan bir başkası da ses ve genel müzikler. Kısmen geriyor ve can sıkıyorlar ama çok parlayan bir yön değil. Biraz daha farklı hırıltılar, konuşmaların seslendirilmesi ve çığlıklar eklenebilirdi. Maalesef es geçilmiş. Tamamen hayatta kalmaya konsantre olduğunuzda ses ve müzikler çok önemli bir konu değil bu oyun için, ancak oyuna makarna dersek maalesef sossuz bir makarna olmuş.

Kontroller kısmına da pek girme düşüncem yok. Tıkladığımız yere adamımız gidiyor. Hayatımızdaki herkes bu kadar mülayim, bu kadar söz dinlese vallahi ne rahat ederdik. Savaşlar da tur tabanlı olduğu için el çabukluğuna da lüzum yok. Ne diyor oyunumuz “point and survive.”

Asıl Önemli Şeye Geçelim: Psikoloji

Hayatta her şeyi amacına uygun yapmaktan yana olan bir görüşüm var. Yani eğer bir haytta kalma oyunu oynuyorsam, ölmek üzere iken bulduğum yiyecek beni sevinçten havalara zıplatmalı, (ki sağlam zıplatmalı en azından kedim korkmalı) cephanem azalmışken bulduğum bir kaç kurşun bana umut ışığı olmalı, silahımı kaldırıp hedef aldığım zaman alnımdan ter akmalı. Yani korkutacaksan, gerçekten canımı almaya ve beni süründürmeye çalışmalısın oyun…

İşte Skyhill, bu kısımda gülümsüyor oyuncusuna.

Bir süre sonra iş maalesef rakam hesaplamasına dönse de (şu beni 5 doyurur, bu yaratık bana 10 vursa vb.) yine de Skyhill, havasını almak isteyene güzel şeyler vaad ediyor. Her odayı araken neler çıkacağı heyecanı, bulduklarımızı ne için ne kadarını kullanacağımızı ve zevkli dövüşleri ile olayın rolüne girmeye çalışan oyuncularımıza hitap ediyor. Haliyle sonunu söylemeyeceğim ama oldukça da etkileyici bir sonu var. Kanter içinde otelden çıktığınızda neler olduğuna gerçekten çok şaşıracaksınız. Oyun boyunca “Ya arkadaş iyi ama bu adam bu kadar silah yapmayıi bu kadar çok çeşitli yemek yapmayı falan nereden biliyor?” diye çoğu kez kendime sorduğum sorunun yanıtının da sonda verilmesi yine oyunun taktirimi kazandığı noktalardan.

Eğer ses ve grafiğe takmadan korku ve kaynak yönetinin iyi harmanlandığı bir oyun arıyorsanız, özellikle iyi bir oyun bilgisayarına sahip değilseniz Skyhill’i tavsiye ediyorum. An itibariyle acele ederseniz Steam’den sadece 6.05 tl’ye edinebilirsiniz. Edinin de asla pişman olmayacaksınızç diyor ve 2017’yi kapatıyorum.

2018’de yeni yazılarda buluşmak üzere, bıçağınızın keskin karnınızın hep tok olması dileğiyle.

Yorumlar