Tek Kişilik Bir Darbe Hikayesi – Shogo: Mobile Armor Division

Kendi bilgisayarımda oynadığım ilk bilgisayar oyunum, nick’imin kaynağı, hatta bilgisayarımın giriş ekranının logosu olan Shogo’nun benim için yerini anlatmam açıkçası çok zor. Hele hele bu yazıyı yazdığım hafta 20. yaşına girmiş bir oyundan bahsediyorsak ne dediğimi daha iyi anlayabilirsiniz. Shogo: Mobile Armor Division, Steam’den halen satın alınan, Facebook sayfasında da görebileceğiniz üzere hala yeni proje bekleyen bir hayran kitlesine sahip olan, hatta hala multiplayer haritaları üretilen bir oyun. FPS türünün en furya olduğu yıllarda çıkmış olmasına rağmen denediği ve başardığı birçok yenilikle aynı zamanda devrimci bir oyun olarak anılmayı da hak ediyor.

Amerimanga Türüne Saygı Duruşu

Shogo: Mobile Armor Division her şeyden önce “Amerimanga” türüne bir saygı duruşu örneği. Marvel Çokluevreni‘nin parçalarından birisi olan Mangaverse (Earth-2301)’in doğrudan çıkış noktası olan bir akımdı. Batılı yaratıcıların Manga türünün kendine has sayfa, renk, okuma düzeni, fasikül sayısı ve hedef kitle gibi karakteristiklerine bağlı kalmaksızın yarattığı, bilhassa Manga Entertainment’in ev sineması üzerinden piyasaya sürdüğü yapımlar ve Amerikan TV’lerinde 90’ların ikinci yarısına doğru sayıları artan Anime’lerin yarattığı ilgiden doğduğu söylenebilirdi. Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz ve ülkemizde de yayınlanan Ninja High School çizgi romanının da yazarı olan Ben Dunn’un bayraktarlığını yaptığı bu tür, etkisi bir nebze sönümleninceye değin Batman Beyond’dan Totally Spies’e, Avatar: The Last Airbender‘den ExoSquad’a, W.I.T.C.H.’den Winx Club’a dek, çoğu ülkemizde de yayınlanmış birçok animasyon yapıma, ayrıca Oni’den Overwatch’e dek birçok oyuna şu yada bu şekilde kaynaklık etmişti.

Görünüşe göre Netflix’in Castlevania’sı ve Voltron: Legendary Defender gibi işlerinden de anlaşılacağı kadarıyla en azından bir süre daha  etkisini hissettirecek gibi görünüyor. Amerimanga türünün gerçek bir örneği olan ve zamanının çok ötesinde bir FPS olan Shogo: Mobile Armor Division ise, aynı zamanda  Akira Kurosawa filmleri, Hong Kong aksiyon filmleri, 80’lerin popüler kültür örnekleri ve elbette Mecha Anime’lerine yer yer pastiş seviyesinde olmak üzere sayısız gönderme içeriyor.

Hikaye

Shogo, zamanının belki de tüm batı oyunlarından daha ilginç ve derin bir senaryoya sahip. Neredeyse tek yaptığımız karşımıza çıkan herkesi yok etmek olsa da bizimle telsizle bağlantı kuran karakterlerin anlattıkları, hikayenin ilk dakikasından beri bildiğimizi sandığımız hiçbir şeyin doğru olmadığını yavaş yavaş anlamamızı sağlıyordu. Spoiler vermek istemesem de oyunun bu yönüyle kendisine yakın sıralarda çıkmış Metal Gear Solid’i anımsattığını söylemek isterim. İnsanlığın en büyük kazanımı sanılan Kato enerjisinin arkasındaki sırrı, muhtemelen insanlık öncesinden kalma bilinçli varlık Cothineal’ı ve bildiğimizi sandığımız geçmiş hakkındakiler oynadıkça karşımıza çıkan şeylerden sadece birkaçı.

Cronus gezegenindee Kato kazıları yapması için gönderilen maden şirketi C.M.C.’nin orada diktatör bir rejime dönüşmesi ve kurdurttuğu bir terör örgütü (?) olan Fallen’e karşı verilen mücadele oyunun temel konusunu oluşturuyor. Oyunumuz ise Güneş Sistemi’nin ötesine yayılmış bir Federasyon olan U.C.A. ordusunun canlandırdığımız Sanjuro Makabe’yi bulunduğu yerel bir garnizondan aktif göreve çağırmasıyla başlıyor. Sanjuro’nun bu savaşa gönüllü olmasının başlıca sebebi Cronus’a karşı başlatılan savaşta önce ebeveynlerini, ardından kız arkadaşı Kura Akkaraju, dostu Baku Ogata ve abisi Toshiro’yu kaybetmiş olmasıdır. Yitirdiği kayıplarla travmaya giren Sanjuro, Kura’nın ablası (ve U.C.A. amirali Nathaniel Akkaraju’nun kızı) Kathryn’in de U.C.A. ordusuna pasif şekilde de olsa katıldığını öğrenince Fallen’den intikam almak ve onu korumak ve için savaşmaya karar verir ve bir süre sonra onunla ilişki yaşamaya başlar.

Amiral Akkaraju gizli bir görev için Sanjuro’yu Cronus gezegenine yolladığında kendisine verilen hedefler se şunlardır: Cronus lideri Gabriel’i suikast ile indirmek ve yörünge bombardımanını engelleyen istasyonu etkisiz hale getirerek U.C.A.’nın tek ve kesin bir darbeyle bu tehdidi sona erdirmesini sağlamak. Öte yandan oyunda ilerledikçe geçmişe dair bildiğimizi sandığımız hiçbir şeyin doğru olmadığını anlamaya başlarız. Oyun sonlara yaklaştıkça Anime’lere yakışır bir son bölümler hissiyatı kazanıyor ve “City of Hope” bölümündeki seçiminize göre iki farklı final ile bitebiliyor.

Monolith

Eskilerin Blood ve No One Lives Forever’la, diğerlerininse F.E.A.R. ve Middle-Earth serisiyle tanıyor olabileceği Monolith, kendisiyle özdeşleşen MonoLith engine’ini ilk kez bu oyunda kullanmış. Sonuç −o zamanın alternatiflerine göre− zamanının çok ötesinde nitelendirilebilir. Patlamalar, mermilerinizin bıraktığı izler, patlayan bir MCA’dan yükselen dumanlar, hatta hatta füze atarınızın atışının arkasında bıraktığı iz gibi detaylar o dönemin FPS’lerinde çoğu zaman rastlanılamayan bir ambians sunmakta. Gökyüzüne baktığınızda bulutların hareket ettiğini bile görebilirsiniz. Bir MCA yakınınızda belirdiğinde bir depremden farksız ayak sesleri duyabilirsiniz. Bütün bunlar belki şu sıralar önemsiz gelebilir ama o zamanlar FPS türü için çok değerli eklentilerdi.

Shogo neredeyse Doom ile aynı mantıkla oynanan bir FPS oyunu. Fakat bunu yorumlayış şekli bu yazıyı yazma sebeplerimden birisi. Oyunu yeri geldiğinde askeri silahlarla çatışmalar yaparak, yeri geldiğinde otomobilleri tek bir adımda ezip patlatabilecek denli büyük Mecha’larla oynuyorsunuz. Bu durum, oyunun tekdüze hale gelmesine büyük ölçüde engel oluyor.

Can Sıkıcı Şeyler

Elbette Shogo’nun dikensiz gül bahçesi olduğunu iddia etmiyorum. Öncelikle can sıkıcı şeyleri yazacağım ki bu yazının bir hayran güzellemesi olduğunu düşünmeyin. En basitinden MCA modundayken düşmanları yakın dövüş silahıyla yenmek istediğinizde yere yığılmadan infilak etmeleri yüzünden size saldırarak verebilecekleri hasardan çok patlayarak hasar vermeleri (bu yüzden de MCA modunda yakın dövüşün anlamsız hale gelmesi) canınızı sıkacak. Very Hard zorluk derecesine kadarki tüm zorluk derecelerinin komik derecede zor olduğunu, Madness seviyesinde ise bazı yerlerde adım bile atamadan ölmenize yol açan mantıksız bir Critical Hit sıklığı) da fark edebilirsiniz. Bu saydıklarım, oyunun grafiksel güzelliğini ve yaratıcı yönlerini oldukça baltalayan şeyler.

Can sıkıcı diğer hatalar ise oyunun doğrudan bug’ları içine giriyor. Tüm zorluk düzeylerinde düşmanların sizi yakın mesafede fark etmemesi yüzünden aradan birkaç saniye geçtikten sonra ateş etmeye başladıklarını yada sizi karşılarındayken bile vuramadığını fark edeceksiniz. 1998 sonrası çıkan ekran kartlarında tam ekran görüntü alabilmek için fazladan uğraşmak ve çökme sorunları (gerçi bu Quake 2 gibi klasiklerde bile olan ve artık kanıksadığım bir sorun) ara sıra da olsa gözünüze çarpacak. “Clipping” diye tabir ettiğimiz hata nedeniyle basit bir kapıdan çıkarken bile “ölebilmeniz” veya bir yerden geçerken aslında orada olmaması gereken görünmez bir duvarın yolunuzu kapatmasından ötürü “noclip” hilesine mecbur bırakılmanız da bunlardan birisi. Bu kadar Bug’un tek açıklaması sanırım oyunun Unreal’den önce yetiştirilebilmesi için aceleye gelmiş olması. Oyun için çıkmış bir Patch olsa da bu hataların tümünün düzeltilmiş olduğunu söyleyemeyeceğim.

Bu Kadar Bug’a Rağmen

Genele vurulduğunda artılar olarak yeterince iyiydi ki ismini belki de ilk kez burada okuyor olmanız oyunun kötü ya da hayal kırıklığı olduğu anlamına gelmiyor. Sadece Anime (ya da Mecha) hayranıysanız bile bu oyunu oynayabilirsiniz. Özgün dizaynlar çok çok iyiyken diğer dizaynlar ustalara saygı duruşu gibi. Bunların yanı sıra Goldeneye’den beri belki de ilk kez bir FPS’de Sniper özelliğine sahip bir silahın konması yada sizinle beraber savaşan NPC’ler olması da (her ne kadar çok az yerde olsa da) bu oyunun gerçekleştirdiği ilkler içerisindedir.

Seslendirme ortalama olsa da müzikler oldukça güzel. Oyunun açılış şarkısı bile bir anime açılışı havası yaratmayı hedefliyor ve bunu iyi başarıyor. Eğer “City of Hope” görevine kadar geldiyseniz Sanjuro ile bütünleşiyor, kendi başrolünüzde oynadığınız bir Mecha serisi varmış hissine kapılabiliyorsunuz.

Birçok dergide çok yüksek puanlar alan, Mac ve Linux versiyonları da yapılan bu oyun için 1999 başında duyurulmuş fakat üst üste gecikmeler ve Monolith’in girdiği kriz sonucu iptal edilmiş olan “Revenge of the Fallen” isminde bir görev paketi var. (Son iptalden kısa süre önce bunun bir devam oyunu olarak çıkabileceği bu yüzden bir süre daha gecikeceği yazılmıştı.) Eğer şanssızlıklar hiç yaşanmasaydı oyunun hem öncesinde hem sonrasında nelerin yaşandığını daha detaylı görebileceğimiz, Kura’yı da yönetme imkanı bulacağımız, RP öğeleri katılmış güzel bir oyunumuz olabilirdi. Şu an birçok forumda halen Shogo’ya devam oyunu bekleyen hayranlar görebilirsiniz.

Göndermeler:

  • Sanjuro’nun odasındaki “War Angel” posteri yakın zamanda Robert Rodriguez ve James Cameron işbirliğiyle yaratılmış live action filmini göreceğimiz Battle Angel Alita’ya gönderme.
  • Sanjuro’nun uyandığı odanın yanındaki diğer odaların kapılarındaki isimler bilim kurgu Anime’leri sevenlerin tanıyabilecekleri başrol karakterlere referans içeriyor.
  • Cronus’daki MCA görevlerinde karşınıza sıkça çıkan örümcek robotlar Ghost in The Shell’deki Spider Tank’lara gönderme. Ryo’nun MCA’sı Densetsu Kyojin Ideon’dan Ideon’a gönderme iken Gabriel’in MCA’sı Neon Genesis Evangelion’dan EVA Unit 03’e bir gönderme.
  • “High and Low” bölümü Akira Kurosawa’nın “Tengoku no Jigoku” adlı filminin batıdaki gösterim ismine gönderme olduğu gibi aynı zamanda A-Ha grubunun aynı adlı 80’ler klasiği şarkısına bir gönderme.
  • “Once a Thief…” bölümü John Woo’nun yönettiği bir aksiyon filmine (aynı zamanda onun spinoff’u olan ve ülkemizde de yayınlanmış bir TV dizisine) gönderme.
  • “Prodigal Son” ve “Brother’s Keeper” bölümleri aynı adlı Miami Vice bölümlerine bir gönderme.
  • “Hidden Fortress” bölümü Akira Kurosawa’nın “Kakushi Toride no San Akunin” adlı filminin batıdaki gösterim ismine gönderme.
  • Cothineal’in çıkarttığı sesler Blood’un son Boss’u olan Ancient One’da da kullanıldığı gibi Nathaniel Akkaraju’nun seslendirmesi Blood 2’nin defalarca karşımıza çıkan düşmanı Gideon ile aynı seslendirmeci (Ted D’arms) tarafından seslendirildi.
  • “Lost Cat” bölümündeki kediyi geri getirmek için bulmanız gelen oyuncak kedi Monolith’in platform oyunu denemesi Captain Claw’e bir gönderme.
  • Cronus’daki binaların içinde göreceğiniz CURV posterleri Neon Genesis Evangelion’un NERV posterlerine benzer bir logo içermekte.
  • Cronus’daki binaların içinde göreceğiniz “He’s Watching You!” posterleri George Orwell’in 1984’ü kadar Anime klasiği Jin-Roh: The Wolf Brigade’e de gönderme.
  • Fallen komandoları Jin-Roh’daki Kerberos birliklerinin giydiği zırhlara benzer zırhlar giyerken ağır zırhlı olanları ise Appleseed’deki Landmate’lere benziyorlar.

Sonuç

Shogo şu an bir abandonware değil. Fakat bu sonuç olarak homepage’i yıllar önce kapanmış, 10 yıldan uzun süredir yeni bir patch’i çıkmamış ve şu anki donanımlarla %100 uyumlu olarak oynamanızın pek mümkün olmadığı bir oyun. Yine de kanımca oynanması gereken oyunlardan birisi. Sonuç olarak Shogo, −tüm eksilerine ve bug’larına rağmen− yapabileceğim tek tabirle hayatımı değiştirmiş, o sıralarda umudu tamamen kestiğim Anime’ye dönüş çabalarımı yeniden canlandırmasıyla bende anlatımsal anlamda çok değerli bir oyun. Bu yüzden de gerek dizaynları gerekse hikayesiyle bende silinmez anılar bırakan bu oyunu tüm üyelerimizin oynamasını şiddetle öneriyorum.

Yorumlar