The Curious Expedition: Deliliğin Eşiğinde Define Avı
Yakında Steam erken erişimden (early access) çıkması planlanan ufak boyutlu, bol pixelli, sevimli mi sevimli bir oyun var: The Curious Expedition. Daha tamamlanmamış olan oyunun yapımcısı Maschinen-Mensch, geçtiğimiz gün 2015 en iyi Alman indie oyunu ödülü alınca, erken davranıp bir inceleme yazmak istedim.
TCE, tam olarak bir diğer oyuna benzememekle birlikte, özünde bir roguelike, ya da daha doğrusu rogue-lite denen sub-genre’a ait denebilir. Yani Kickstarter projeleri olan FTL: Faster Than Light ya da Skyshine’s Bedlam’i andırıyor. Siz başta sadece Charles Darwin olarak, daha sonra oynadıkça açılan bir dizi ünlü kaşif ya da bilim insanından birini seçerek, minik bir ekiple keşfe çıkıyorsunuz. Öncelikli amacınız her bölgede altın piramidi bulup, 6 keşif sonunda en yüksek puanı yapan kaşif olmak. Ama keşifler sırasında yolda edindiğiniz tüm eşyalar, hazineler hatta ekip üyeleri sizinle birlikte geliyor. Tabii ki roguelikeların şanından, bunların hepsini -kendi hayatınız da dahil- kalıcı olarak kaybedebiliyorsunuz da. Neyse ki; oyun aşağı yukarı 2 saat kadar sürüyor, baştan başlamak pek koymuyor.
TCE bize keşiflerimizde kullanabileceğimiz geniş bir envanter sunuyor. Ancak keşif sırasında öncelikli kaynağımız akıl sağlığı. Basitçe, bir yerden bir yere gitmek akıl sağlığımıza maloluyor, dinlenmek, beslenmek vb. de artırıyor. TCE’nin diğer rogue-lite’lardan önemli bir farkı, nereye gideceğinizi belirli bir mesafeye kadar önceden görebiliyor olmanız (özellikle belirli perk’leri alırsanız çok uzağı görebiliyorsunuz), bu sayede yolunuzu planlayabiliyorsunuz. Dinlenme noktası göremediğiniz uzun bir yola çıkarken, elinizdeki bütün gıdayı tüketmek zorunda kalabilirsiniz. Ya da en kısa yol, sizi bir kaplanla kapışmaya itebilir.
Hazır yeri gelmişken yapıştırayım, savaş, TCE’nin en orijinal ve zevkli yanı. İlk başta çok anlam ifade etmeyebilir ama basitçe her ekip üyeniz ve her silahınız size bir ya da iki zar veriyor. Bu zarları atarak pek çok farklı combodan bazılarını tutturmaya çalışıyorsunuz. Tek hedefli saldırı, AoE ya da savunma komboları ile kendi sıranızı tamamlayıp, aynı şekilde karşıdan saldırı yiyorsunuz. Asker, tüfek, dinamit ya da mermi ile güçlü bir savaş ekibi kurabilirsiniz ama tam tersi, yük hayvanınızı, tercümanınızı kapıp fazla belaya bulaşmadan gezmeyi de tercih edebilirsiniz.
Beraberinizde götürdüğünüz ekibin her üyesi bir sınıfa ait. Yanınıza en son yamada 4 üye alabiliyorsunuz, bu yüzden birbirleri ile uyumları çok önemli. Örneğin 1 ya da 2 asker olan bir grubunuz varsa yolda hayvanları pas geçmeyip sürekli ufalayın, ayrıca yanınızda bir de aşçı varsa, sürekli akıl sağlığınızı yukarıda tutabilirsiniz. Alacağınız bolca XP de yanınıza kar kalacak (evet karakterler seviye atlayabiliyor ve ölüm makinesine dönüşebiliyorlar). Tam tersi tüccar, tercüman, şaman ya da hayvan bakıcısı gibi sınıflar ile de her yerde hoş karşılanan, hediyeler verilen bir grup da kurabilirsiniz. Yolculuğunuz genellikle biraz daha uzun sürebilir ama daha bol ödül de garanti diyebilirim.
Tabi bu keşifler sırasında sıkça yerlilerle de karşılaşacaksınız. Eğer çevreye ve özellikle tapınaklara saygılı yaklaşırsanız, köylülerden ekibinize eleman alabilir, ticaret yapabilir ya da köylerinde dinlenebilirsiniz. Tam tersine tapınakları lootlar, hayvanları öldürürseniz köylüler bırakın sizinle pazarlığı, üzerinize düzenli adam salabiliyor. Ama merak etmeyin, saygısızlığınız size bolca haram para kazandırdığı için, 2-3 yolculukta ekibinizi yerlileri farmlayabilir hale getirebilirsiniz. Yine de özene bezene kurduğunuz ekibinizle, kutsal tapınağı çökertip yıkıntılar altında kalmamakta fayda var.
Bu ve birçok başka şekilde ekibinizin üyelerini kaybedebiliyorsunuz. Özellikle en büyük tehlike akıl sağlığınız sıfırken dolaşmaya devam etmek. Bu durumda tüm ekip üyeleriniz kleptomani, paranoya, yamyamlık gibi psikolojik sorunlar geliştirebiliyor. Örneğin; yamyam bir üyeyi yanınızda uzun süre gezdirirseniz diğer üyelerinizden birinizi yiyebiliyor ki, az karşılaşılan bir durum değil. Akıl sağlığını yukarıda tutmanız için en önemli şeyler, bolca yiyecek/içecekle gezmek ve asla ama asla kapasitenizin üzerinde eşya taşımamak. Bu yüzden oyuna yeni eklenen geminin ambarında eşya bırakma özelliğini kullanın ve ayrıca mümkünse yanınızda yük hayvanı taşıyın. Özellikle gizemli yumurtalardan çıkan dev kaplumbağalar çok efektif birer yük hayvanlarıdır. Ayrıca çok lazım olmayan eşyaları tüketin ya da atın. Oyunda yiyecek dışında en önemli eşyalar, dürbün ve shotgun, bunları atmayın. Bir de çadırınız varsa kurup eşya stoklayabiliyorsunuz ama bunun için sürekli yanınızda çadır gezdirmek zorunda kalmak da ayrı bir araz.
Çaktırmadan basit stratejileri de verdiğim oyun, yazdıklarım gibi daha nice sürprizlere gebe; ve hepsinden önemlisi sürekli güncelleniyor. Bugların büyük oranda temizlendiğini söyleyebilirim, şu an güvenle oynayabilirsiniz. Bundan sonraki güncellemeler sürekli içeriği artırmak ve cilalamak için olacak.
Bizim buralarda aşırı derecede popüler olmayan indie oyunlar gözden kaçabiliyor malum, ancak türden hoşlanıyorsanız TCE kesinlikle denemeye değer; beni sardığı gibi sizi de saracağına eminim.