The Sims – Tuvalet Oyunu
Bir hayat düşünün: doğdunuz, çocukluğunuzu çok güzel bir evde geçirdiniz; para hiçbir zaman dert olmadı, her istediğinizi aldınız; okula başladınız, ödevlerinizi günü gününe yaptınız, hayalinizdeki üniversiteye girdiniz, başarıyla mezun oldunuz, arada küçük kaçamaklar da yaptınız tabii gençsiniz sonuçta, mezun oldunuz; küçüklüğünüzden beri hayalini kurduğunuz mesleğe sahipsiniz, evlendiniz, ailenizden kalan miras ile şahane bir hayat sürüyorsunuz.
Mükemmel değil mi? Evet mi? Ama çok mu hayal, çok mu toz pembe her şey? Yine de bu hayatı yaşamak için de çok geç değil desem, ne dersiniz? İnanmıyor musunuz? O zaman bu yazıyı şu an, bu noktada okumayı bırakın ve “Kız oyunu o yeaa!” dediğiniz The Sims’i açıp bu mükemmel hayatı yaşamaya başlayın.
The Sims bugünki haline gelmeden önce aslında SimAnt adında bir karınca çitfliği simülasyonu olarak başladı. 1991 yılında DOS, Windows 3.x ve Mac’e, 1992’de Amiga’ya ve 1993 yılında da SNES’e çıkartıldı. Bu şahane oyunun arkasındaki dahi isim ise Will Wright. İsminin çizgi roman piyasasında karakter isimlerinin aynı harf ile başlaması geleneğine sadık kalan, bu gerçek süper kahramanın hayatı SimAnt ile tepelere tırmanıyor; 1992 yılında SimAnt, CODiE ödüllerinde En İyi Simülasyon Programı Ödülünü rakipleri arasından kolaylıkla sıyrılarak kapıveriyor.
Wright, SimAnt’i geliştirirken programladığı yapay zekanın önünün çok açık olduğunun farkına vararak bir yandan da 2000’li yıllara damgasını vuracak olan The Sims’in temellerini atmaya başladı.
Aslında Wright, SimAnt’den de önce SimCity ve SimEarth ile başlıyor hayatının Sim kariyerine. Düşünürseniz eğer adamın her yaptığı The Sims’e yatırım aslında. SimCity bugün de hala daha devam eden bir seri; bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere SimCity’de bir şehrin belediye başkanısınız; alt, üst, paralel yapı artık ne varsa sizden soruluyor. SimEarth ise bunun dünya çapındaki hali, bir gezegenin gelişimini kontrol ediyorsunuz.
The Sims’in vücut bulmaya başlaması ise Wright’ın 1991 yılında evini Oakland Ateşfırtınası‘nda kaybetmesine tekabül ediyor; evini bu fırtınada kaybettikten sonra tamamen yerle bir olan hayatını tekrar kurmaya çalışırken kendi deneyimlerinden esinlenerek, sanal gerçekliğe dayanan bir bebek evi tasarlamaya başlıyor. Fikrini kurula götürdüğünde ise kuruldan gelen cevap pek bir nahoş, pek bir silik. Azıcık da destek veriyorlar Wright kardeşimize ve yine hatta o dönemlerde Maxis’de çalışan iş arkadaşları tarafından The Sims için “Tuvalet temizlediğin oyunu mu olur be!” diye hor görülen Wright, projesine gizli kapaklı devam ediyor.
Bu noktada biraz dramatize edeceğim durumu, çünkü oldukça klişe; her şeyini kaybetmiş, hayata yeniden başlayan genç bir adam, arkadaşları tarafından zorbalığa maruz kalır ve bütün gücünü, inancını en başarılı olduğu şeye odaklar. Will Wright’ın durumunda ise bu programcılık. Geri dönüşüm mükemmel olacak diye evinin garajında kendi kendine başlıyor ince eleyip sık dokumaya. Şansı da 1997 yılında Electronic Arts‘ın Maxis’i satın alması ile dönüyor; SimCity ile mükemmel bir başarı yakaladıklarını düşünen Electronic Arts bu gerçek hayat simülasyonuna oldukça sıcak bakıyor.