Shadow of the Tomb Raider’ın dijital platformlarda yerini alması ile Tomb Raider konusu yeniden gündeme gelmişken, 2013 yılındaki yeni nesil ilk Tomb Raider oyunundan esinlenilen filmi karşılaştırmak istedim. (Oyunu yeni bitirdiğimi ve Rise of the Tomb Raider’ı oynamadığımı da baştan belirtmek isterim.)

İlk olarak 2013 yapımı oyunla karşılaştırıldığında Alicia Vikander’dan iyi bir Lara Croft olmuş. Genelde oyundakine göre biraz ufak tefek kaldığını söyleyenler de var ancak ben bu görüşe katılmıyorum. Oyunda da Lara Croft gayet de ufak tefek bir karakter.

Film de genel olarak oyun tadındaydı aslında. İzlerken çoğu zaman Alicia Vikander oradan oraya atlarken kendimi ‘Space’ tuşuna basacakmış ve düşerken de ‘E’ tuşuna basıp bir yerlere tutunmasını sağlayacakmış gibi hissettim.

O zaman lafı çok da uzatmadan genel olarak alt başlıklar halinde farklılıkları incelemeye başlayalım derim.

Mathias

Filmde de oyunda da Mathias isimli karakter baş düşmanımız, ancak farklı kimliklerde. Filmde Trinity şirketi tarafından görevlendirilmiş birisi olarak karşımıza çıkan Mathias, oyunda yıllar önce adaya gelmiş ve oradan çıkamamış, bu sürede biraz sıyırmış bir çeşit dini lider olarak karşımıza çıkıyor. Filmde ise Mathias’ın ekibi Trinity çalışanlarından ve onlar için çalışan (Aslında bir nevi köle) işçilerden oluşuyor. Filmde asker görünümlü bir karakter iken oyunda oldukça eksantrik, kafayı Himiko’ya (Aşağıda onu da ele alacağım) bir beden bağışlamakla bozmuş bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Temelde iki Mathias’ın da niyeti aynı: Adadan kurtulmak. Ancak yolları farklı. Filmde, Mathias, Himiko’yu bir çeşit hazine zannetmekte ve onu Trinity’e götürmekle görevlendirilmiş. Oyunda ise Mathias, Himiko ile konuşan birisi, aynı zamanda da yerel halktan oluşan Solarii isimli bir örgütün lideri. Filmdeki Mathias’ın Lara’nın babasıyla bir tanışıklığı, hatta husumeti varken, oyundaki Mathias’ın Lara’nın babasını tanıyıp tanımadığına dair hiçbir bilgimiz yok.

Himiko

Gelelim Himiko’ya. Filmde Himiko bir çeşit hazine olarak gösterilmiş. Ancak oyunda bir çeşit tanrıça. Hatta oyunda ruhu sıkışıp kaldığı için adayı lanetlemiş ve adanın havası tam bir felaket havası. Oyunda adaya gelen, kötü hava koşullarından bir daha çıkamıyor. Zaten adaya doğal yollarla girmek mümkün değil. Genelde gelen gemiler, uçaklar adaya düşerek ya da çarparak varıyorlar. Filmde ise ada günlük güneşlik. Himiko’nun öyle bir laneti olmadığı gibi Himiko’nun ruhunun bir yerlerde sıkışıp kaldığına dair de hiçbir bilgi mevcut değil. Oyunda Himiko’nun ruhunun kurtulması için bir bedene ihtiyacı var (Ve Lara’nın oyundaki ekibinden, aynı zamanda da en yakın arkadaşı olan Sam bunun için en uygun aday. Ekip konusuna aşağıda değineceğim). Filmde Himiko’nun laneti ancak Himiko (veya bir parçası) yerinden edildiğinde gerçekleşiyor. Dokunanı zehirliyor. Uzun lafın kısası filmdeki Himiko bir melekken oyundaki bir şeytan.

Ekip

Filmde Lara’nın bir ekibi yok. Yalnızca Lu Ren isimli bir kaptan ona eşlik ediyor. Hatta filmin hikayesine göre zamanında Lu Ren’in babası da Lara’nın babasını adaya taşımış ve bir nevi kaderleri aynı. Oyunda ise Lara’nın profesyonel bir ekibi var. Lara ile birlikte 8 kişilik bir ekip. Hatta yukarıda bahsettiğim Sam isimli karakter de bu ekibin bir parçası, ekibin kameramanı da denebilir. Ekip; aşçı, kaptan, teknisyen, dümenci ve Lara ile birlikte 2 arkeologdan oluşmakta ve bunların hiçbirisinin ismi Lu Ren değil. Zaten oyunda Lu Ren isminde birisini ne duyacak ne de göreceksiniz. Filmde ise, yalnızca Lara ve Lu. Hatta film biraz daha uzun olsaydı kesinlikle Lu ve Lara arasında bir aşk doğardı.

Baba

Oyunda Lara’nın babasının adı duyulmazken (Ben söyleyeyim Richard Croft), filmde çok önemli bir unsur. Hatta filmde tüm bu olaylar da babasının başının altından çıkıyor. Nitekim filmde babanın adadan çıkması da bizleri şaşırtmıyor. Filmde Richard Croft karşımıza ilk olarak bir iş adamı olarak çıkıyor. Lara’nın annesinin ölümünden sonra da hazinelere merak sarıyor ve Himiko’yu öğreniyor. Daha sonra da onu ararken ölüyor (!). Sanıyorum ki yeni nesil oyun serisinin ikinci oyunu Rise of the Tomb Raider’da daha çok babasının hikayesi ele alınıyor, hatta Trinity’nin de.

Lara

Oyundaki Lara ile filmdeki Lara neredeyse birbirlerinin aynısı denebilir (Hatta ayakkabıları bile aynı. O hafif topuklu ayakkabılarla nasıl oraya oraya atlayabiliyor anlamıyorum). En azından Alicia, oyundakine oldukça benzer bir Lara olmuş. Ancak karakterleri oldukça farklı. Filmde Lara, üniversite okumamış ve para kazanmak için paket servis işi yapan birisi olarak karşımıza çıkıyor. Hatta ona bir çeşit serseri demek bile mümkün. Ancak oyundaki Lara bir arkeolog. Bir serseriye kıyasla daha aklı başında, daha olgun ve daha sorumluluk sahibi bir karakter. Ayrıca oyundaki Lara adaya Himiko için giderken filmdeki Lara adaya babası için gidiyor. Hatta oyunda Lara, Himiko’ya oldukça meraklı birisi olarak karşımıza çıkıyor.  Filmde ise Lara tehlikeyi anlıyor ve Himiko’ya ulaşmalarını engellemeye çalışıyor. Bulmacalar da oyunda büyük bir yer kaplarken filmde Lara yalnızca Himiko’nun mezarında bulmacalarla uğraşıyor.

Şimdi bu farklılıklar ışığında genel bir değerlendirme yapmam gerekirse; oyun ile film arasındaki tek benzerlikler Lara Croft, Mathias, Yamatai ve Himiko isimleri. Onun dışında filmin oyundan ayrı olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten bu farklılıklar ışığında filmin senaryosunda 2013 yapımı Tomb Raider filminin ‘Temel alınmış’ olduğunu söylemek yanlış olur. ‘Esinlenilmiş’ demek daha doğru. Filmle oyun arasında dağlar kadar fark olsa da, film ayrı olarak düşünüldüğünde oldukça hoş bir film olmuş. ‘Oyunla alakası yok’ diyip filme ‘Kötü’ etiketini yapıştırırsak filme yazık etmiş oluruz. Genel olarak Alicia Vikander, Lara Croft rolüne çok yakışmış (Özellikle iki silah aldığı son sahnede oldukça karizma bir Lara Croft ile karşılaşıyoruz). Belki Lara’nın arkeoloji merakı ön plana alınabilirdi filmde. Ancak babasının izinden gitmesi de sıcak bir hikaye oluşturmuş. Film bir seri haline gelir mi yoksa tek film olarak kalır mı bilemiyorum ancak devam edilmesi ihtimaller dahilinde olabilir.