Valkyria Chronicles – Tanklı Anime Oyunu

Basit Siyasi Didişmeler

İlk olarak oyunun konusundan bahsedeyim; Yıl 1930. Dünyada iki güçlü taraf oluşmuştur: The Empire ve Federation. “Güçlenen devlet saldırganlaşır” felsefesini çok seven bu güçler savaş halindedir. Hem de öyle soğuk savaş falan değil, tanklarla toplarda, buldukları her şey ile anime stilinde birbirlerine girmektedirler. Tabi olan çaresiz halka olur. Bizim de hikayemiz tam burada, yani Gallia’da başlar.

Gallia doğal kaynakları nedeni ile iki tarafın da istediği küçük bir kasabadır. Herhangi bir güce karşı koyabilecek bir durumu olmayan kasabanın kaderi Welkin’in gelişi ile değişir. Aslında çiçek böcek seven, savaşla falan hiç alakası olmayan bu genç arkadaşımız bir kaç olay sonrasında kendisini tam savaşın ortasında bulur. Atlar tankına başlar ona buna vurmaya…

Sıkıcı Tarih Dersinden Sonra Gelelim Savaşa

Valkyria Chronicles’ı, net bir şekilde ifade etmek gerekirse oyunun hikayesi pek etkileyici sayılmaz. Yüz binlerce eser, yukarıda yazdığım konuyu ele aldı, içine fantastik ögeler yerleştirdi, bir daha ele aldı, Almanlar undead yapıldı, bir daha aldı vb. Gerçekten de “Bir bitmediniz” demek istiyorum. Yine de ön yargılı olmamak ve bir şans vermek gerekiyor dedim ve başladım oyunumuza. Bir kitap halinde hikayemiz ve olay kurgumuz anlatılırken ilk oynanacak olan kısım geldi çattı. Peki o nasıldı? Meh.

Ekip göreve hazır!

Tur tabanlı olan oyunumuzda her askerimizi teker teker hareket ettirip ateş edecekleri konuma getiriyoruz. İlginç bir noktadır ki, bir üniteyi sadece bir kez hareket ettirme zorunluluğumuz yok. Diyelim ki toplam enerjimiz 3 ve elimizde 3 adet asker var. Bu toplam enerjimizi, askerler arasında istediğimiz gibi bölüştürme şansına sahibiz. Bu oldukça büyük bir artı; hatırı sayılır bir şekilde stratejimizi değiştirebiliyor, farklı taktikler yapabiliyoruz. Hemen minik bir uyarı genelde bir adama yüklenmemekte fayda var çünkü sürüden ayrılanı kurt kapar şeklinde kendisine sıkıyorlar.

Gerçeğin Getirdiği Belirsizlik

Tur tabanlı savaş sistemimizde bir üniteyi hareket ettirdiğimiz zaman, kendisini düşman gördüyse hemen ateş etmeye başlıyorlar. Net ifade etmek için ayrıntılı yazıyorum; tur sizde, bir üniteyi düşmana doğru oynadınız, düşman “Şu müslüman mı?” diyerek, Cem Yılmaz’a selam vererek başlıyor ateşe. Yani sizin turunuzda ufak ufak ateş yemeye başlıyorsunuz. Sonra üniteyi istediğiniz konuma getirince siz de ateş ediyor ve turu bitirmiş oluyorsunuz. Tabi bu durumun tersi de geçerli; menzile giren düşmanlarına bizim adamlarımız da ateş ediyorlar. Oyunun kontrolü açısından biraz eksi bulduğum bu özellik, gerçekçilik açısından güzel olmuş. Bir kısım savaş meydanında olduğunuzu, sağa sola vızır vızır kurşunların geçmesinden anlayabiliyorsunuz. Tabii anime usulü.

Bu Hayatta Bir Tarafın Bir de Tankın Olacak

Welkin de aynen böyle yapıyor; ilk olarak baba yadigarı olan süper-tankına atlıyor ardından da “şeytani” Empire’a karşı Federasyon’un yanında yerini alıyor. “Sen çok yakışıklısın, e süper tankın da var, tamam sen artık kendi grubunun başı oldun.” denilerek yükseltiliyor. Vallahi hayat ona güzel. Bu şekilde birbirinden farklı karakteristik ve özelliklere sahip olan kişileri listemize alıyor ve hangi savaşta hangisini kullanabileceğimizi seçiyoruz. Maalesef karakteristik özellikler birbirinden farklı gibi gösterilse de çok büyük farklılıklar yok. Aynı şey karakter modellemesi için de geçerli. Yani seçeceğimiz listenin başında “dikkati dağınık kırmızı saçlı sniper” var iken, onun hemen altında “dikkati dağınık siyah saçlı teknisyen” bulabiliyoruz. Dolayısıyla seçenek bol ama tatmin edici değil.

Açılın yoldan geliyor Welkin Kaptan!

Anime Çocuklar içindir?

Bu kavgaya genelde en sağlam cevap “kan” dır. Yani kanlı olan anime sahneleri, bu cümleyi söyleyen kişiye gösterilir ve didişme durur. Tank diyoruz, top diyoruz ancak oyunumuz için kesinlikle kan demiyoruz. Yaralanma, kan, uzuv kopmasının yer almadığı oyunumuzda sadece düşen kişiler “ah” diye bağırıyorlar bizde düştüklerini anlamış oluyoruz. Açıkçası başka beğenmediğim noktalardan biri de bu. Anime tarzında ciddi, trajik bir hikaye anlatmaya çalışıyorsun, keşke biraz iğrenmemiz için de çalışsaydın da savaştan daha çok iğrenip nefret etseydik. Ne onu başarabildin ne kendini sevdirebildin…

Tanktan İn Sen Bence Biz Anime Seyredelim

Valkyria Chronicles, gerçekçilikle anime arasında kalmış, ancak her iki kısmı da tam verememiş bir yapım olduğunu düşünmekteyim. En başta konunun sıkıcılığı, bilinirliği kesinlikle insanı (en azından beni) yakalayamıyor. Peki o olmadı başka bir şeye tutunayım diyorsunuz, savaş sistemi, derin karakterler olsun diyorsunuz onlardan da yok denecek kadar az var. Savaş sistemi çok korkunç olmasa da oyunu kendi başına kurtarmaya yetecek kadar iyi değil.  2008 Yılında SEGA tarafından yapılan oyunumuz aynı zamanda PS3 için de çıkmış bulunmakta.

Steam’den an itibariyle 50 TL gibi bir fiyata alabileceğiniz oyun, maalesef değerini etmiyor. Hiç kusura bakma Welkin, seni ne süper tankın ne de hikayenin içine yerlerştirmeye çalıştığın sürprizler kurtarmıyor. Umarım ikinci oyunun çok daha iyidir.

Haftaya umut ediyorum ki daha güzel bir oyun ile karşınızda olmak dileğiyle. Ne Empire Ne Federasyon, hiç uğraşamam tası tarağı toplar giderim arkadaş. Haydi kalın sağlıcakla.

Yorumlar