Video Oyunu Türleri: Macera Oyunları

Biz bu yazı dizisine başlarken, elbette 30 yıldır canla başla oynadığım türlerden macera oyunları hakkında yazmak hep aklımdaydı. Macera oyunları üzerine bir düşününce bu türün de yine daha önce yazdığım iki tür gibi bir dönem ölüp, sonra yeniden canlandığını fark ettim.

Enteresan bir şekilde oyun türleri hakkında yazmak, bazı konularda farkındalık kazanmamı da sağladı. Elbette bilgisayar oyunlarının tarihinin teknolojik, ekonomik ve politik gelişimlerden yüksek dozda etkilendiğini biliyordum. Ama ana akım olmayan tüm türlerin sadece orta ve küçük çaplı firmalarca sürdürüldüğünü, bu firmaların geri planda kalıp devlerin ve çıkardıkları AAA oyunların piyasayı domine ettiği her dönemde, orijinallikten uzak, yüksek teknolojili klonlardan başka oyun çıkamadığını, çıksa da tutunmakta güçlük çektiğini fark etmemiştim.

Demek istediğim şu ki; macera, bulmaca, platform, tur tabanlı strateji, izometrik RPG, sidescroller, roguelike vs. (özellikle de 2 boyutlu grafiklerin daha kullanışlı olduğu) gibi bir sürü türün, tamamının 20. yüzyılın sonlarında “doğal” yollardan öldüğünü zannediyordum. Yanılmışım. Bunun değişen oyuncu tercihleriyle alakası yokmuş. Aksine, sadece chipset firmaları ile kol kola teknoloji showcase’i kasmaktan gayrı bir halta yaramayan kapitallerin suçuymuş; piyasayı boş beyinli 3D oyunların domine etmesi.

Sierra’nın ünlü macera oyunlarından Space Quest IV: Roger Wilco and the Time Rippers

Hatta bir adım ileriye gideyim; biliyorsunuz indie oyun piyasasını 2010 yılında canlandıran Sony ve sonrasında Steam idi. Playstation, bugün Sony’nin bayrak gemisi ve aşırı hızlı gelişen teknolojiden düzenli olarak mağdur olduklarını biliyoruz (hatırlarsanız Sony’nin PS3 ve PS4’te beklenmedik şekilde artan chipset fiyatlarından dolayı cihaz satışından zarar ettiğini, ama oyun satışlarındaki komisyonu sayesinde toparladığını duymaktaydık). Steam, zaten o yıllarda can çekişen (hatta Türkiye dahil tüm dünya oyun medyasında cenaze namazı kılınan) PC oyunculuğunu dirilterek bugünlere geldi.

Acaba diyorum ki, son yıllarda chipsetlerinin yarısından fazlasını Bitcoin madencilerine satan ve asıl parayı buradan götüren firmalar tok satıcı haline gelmeseydi indie yapımcılar gün yüzü görebilir miydi? Acaba önümüzdeki yıllarda Bitcoin ve diğer kripto-paralar batarsa yeniden aynı karanlık zamanları görür müyüz? Bakınız; bu malum dönemlerde bir takım niş türleri bir şekilde ayakta tutabilen Blizzard ve Firaxis gibi firmalar, bugün o devlerin elinde.

Lure of the Temptress

Bugün elimizde oynayacak yüzlerce oyun olduğu için biz oyuncuların keyfi yerinde ama böyle karanlık dönemler, aslında pek çok kreatifi ve oyun yapımcısını işsiz bıraktığı için müthiş bir bilgi birikimi zinciri kopuşuna neden oluyor. Sözün özü, 1995-2010 arasındaki tekelleşme dönemi olmasa, şu an çok daha yaratıcı ve üretken bir oyun piyasası olacağına eminim. Umarım bir daha böyle bir dönem yaşanmaz.

Şimdi isterseniz, PC oyun piyasasını yaratan ve domine eden oyun türünü, macera oyunlarını ve nasıl niş bir tür haline geldiğini tarihsel olarak inceleyelim.

Önemli not: Aşağıda değineceğim oyunların tamamına yakını bugün Steam, GOG gibi sitelerden satın alınabilir durumda, ya da abandonware olarak ücretsiz oynanabilir durumdadır. Bazı çok övdüğüm oyunları oynama fırsatınız daha önce olmadıysa mutlaka bir şans verin.

King’s Quest V: Absence Makes the Heart Go Yonder

1950-1980 Metin Tabanlı Macera Oyunlarının Doğuşu

Macera oyunlarının temelleri de çok eskiye, mainframe denilen oda boyutundaki bilgisayarlara dayanır. Bu dönemlerde yazılımcıların ticari olmayan pek çok oyun örneğini, kimi zaman kendilerini geliştirmek için, kimi zaman eğlenceden, kimi zaman ise yazılım dillerini test etmek için ürettiklerini görürüz.

1980 öncesi Pong ve Breakout gibi özel grafik chipset üretilmeyen (kısacası arcade makinesi olmayan) tüm oyunlar metin bazlıydı. 1960 ve 70’lerde, metin bazlı spor ve strateji oyunları bile görülmüştür. Yine bu dönemlerde yazılan Highnoon ve Oregon Trail gibi eğitici bulmaca oyunları, macera oyunlarının temel taşları olarak görülmektedir. Ancak türün ilk gerçek örneği ve türe adını veren oyun, 1976 tarihli Colossal Cave Adventure’dır. Kentucky’deki dev bir mağarada hazine aradığınız tamamen metin bazlı oyunda, bir karakteri yönetirsiniz ve karakterinizin gittiği her mekanda çevresinde olanlar metinler ile anlatılır. Oyuncu metin ile komutlar girerek hareket eder, çevresi ile etkileşime geçer ve eşyaları envanterine alıp yeri geldiğinde kullanır.

Colossal Cave Adventure

Colossal Cave Adventure’ın nasıl bir ses getirdiğini anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır ancak döneminin en çok kopyalanan yazılımlarından biri olduğunu söylesem yeterli olacaktır sanırım. Kullanılan bu metin komutu sistemine ADVENT ismi verilmiştir ve pek çok yazılımcı bu sistemle oyunlar yazmaya girişirler. Bu dönemin en meşhur ürünlerinden bazıları ise, hala adı bilinen Zork, Adventureland, Softporn Adventure, The Hobbit ve Douglas Adams’ın kendi oyunu The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy’dir. Zamana karşı hala direnen bu oyunları bugün hala rahatça bulabiliyorsanız, sebebi cidden iyi olmalarıdır. Düşünün ki o döneme kadar buna en yakın deneyim, bizde Macera Tüneli adıyla yayınlanan, altı üstü ikili-üçlü seçeneklerle ilerlediğiniz Choose Your Own Adventure kitapları. Bir anda bunun yerine etkileşime geçebildiğiniz bir alan yaratılıyor. Detaylı tasvirlerle kitap okur gibi gözünüzde canlandırabildiğiniz bir alan ile ilk kez gerçekten etkileşime geçiyorsunuz.

Tabii ki beklenen oldu ve metin tabanlı macera oyunları büyük ilgi gördü. Daha her evde bilgisayarın olmadığı o yıllarda Zork gibi oyunlar yüz binlerce sattı ve yeni bir pazar yarattı. Programlaması gayet kolay olan bu oyun türünde kısa zamanlarda pek çok oyun yapıldı.

1980-1984 Erken Dönem Grafik Maceralar

Takvimler 1980’i gösterdiğinde, yazılımcı Roberta Williams, oynadığı macera oyunlarını gözünde canlandırmaktan sıkıldı ve IBM çalışanı meslektaşı ve eşi Ken Williams ile birlikte evde çizgilerden oluşan grafiklerle süslenmiş, metin bazlı bir macera oyunu yaptı: Mystery House. Bu o zaman için bir icat gibi bir şeydi. Williams çifti, kendi imkanlarıyla ürettikleri kopyalardan hayal edebileceklerinden çok daha fazla para kazanmaya başladıklarını görünce On-Line Systems adı altında bir şirket kurdular ve Hi Res Adventures adı altında 2-3 ayda bir oyun piyasaya sürdüler.

Mystery House

Williams çifti sadece cayır cayır oyun yapmakla kalmıyordu. İkinci oyunları Mission Asteroid’de ikiden dört renge geçtiler, çok daha büyük oyunlar yapmaya başladılar ve çok daha fazla para kazandılar. İki yıl sonra şirketlerinin ismini Sierra-on-line olarak değiştirecekler ve dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden biri haline geleceklerdi. Bu dönem içinde Sierra haricinde grafik macera oyunu yapan pek yoktu, Japonya cephesinde 1-2 işe imza atan Square Enix hariç.

1984-1985 Ekranda Yürüyen İlk Karakter

Sene 1983’te Williams çifti, IBM’den çok daha gelişmiş bir oyun yapmak için bir milyon dolara yakın ödenek aldılar. Bir buçuk sene sonra ise başyapıtları King’s Quest: Quest for the Crown piyasaya sürüldü. Oyun grafik, oynanış ve boyut olarak eşsizdi ancak, o zaman pek de üzerinde durulmayan en önemli yenilik, ekranda oyuncuyu temsilen yürütülebilen bir karakter; bugünkü deyimle bir avatar olmasıydı. Belki bugün oyun dünyasını en önemli mihenk taşlarından biridir bu. King’s Quest’te yürüyen Sir Graham, sadece kendinden sonraki macera oyunlarına değil, pek çok side-scroller ve platform oyununa da ilham oldu.

King’s Quest 1

King’s Quest elbette sattı ama daha önemlisi, insanların evine oyun oynamak için bilgisayar almasını sağlayan ilk oyun oldu. Yalnız yapım süreçleri inanılmaz uzadığı, oyunların tüketim süresininse değişmediği için Sierra önceki yıllardaki gibi art arda bir sürü oyun piyasaya süremedi ve rakipler çıkmaya başladı. Ekibi büyütseler de, bir süre ancak yılda bir King’s Quest piyasaya sürebileceklerdi.

1986-1988 Büyük Patlama ve İlk Point & Click Oyunlar

1986 yılında, artık evlerde macera oyunu oynamak yaygın bir şey haline geldi. Oyunlar yüz binlerce kopya satıyor, bir sürü şirket bu işe giriyordu. Bunlardan biri de Star Wars: Return of the Jedi’dan sonra boşa çıkan George Lucas’ın hobi olarak açtığı Lucasfilm Games idi. Aslında daha ziyade film stüdyosunun görsel efekt kapasitesini güncel tutmak için, 3D simülasyon oyunları yapmak için kurulan LFG, dönemin en popüler oyun türlerinden biri olan macera oyunlarına da kayıtsız kalamadı. 1986’da ilk macera oyunları Labyrinth’i yaptılar. David Bowie’nin kült filminden uyarlanan oyun, metin girme yerine hantal bir kelime seçme yöntemi kullanıyordu.

Zak McKracken

Lucasfilm Games çalışanlarından genç yazılımcı Ron Gilbert da macera oyunlarına çok ilgiliydi. Gilbert’ın yazıp yönettiği 1987’de piyasaya çıkan Maniac Mansion, pek çok çığır açacaktı. Pek çok farklı gidiş yolu ve son içeren oyun, içerdiği komedi unsurlarıyla da büyük ilgi gördü. Ayrıca Gilbert, henüz emekleme dönemindeki mouse’ları düşünerek SCUMM (Maniac Mansion için yazılım aracı’nın kısaltması) motorunu yazarak ilk point’n’click macera oyununu da yapmış oldu. Point’n’click, sadece macera oyunları için yeni standart haline gelmeyecek, aynı zamanda pek çok diğer türe de ilham kaynağı olacaktı. Gilbert’ın eserinin mouse satışlarına önemli bir katkı yaptığına şüphe yok. Beklenmedik satış rakamlarına ulaşan MM, Lucasfilm’i macera oyunlarına odaklanmaya itti. Bir sonraki yıl SCUMM motoruyla bir diğer efsaneleri Zak McKracken’ı yaptılar.

Lucas amca macera oyunu sektörüne sert bir giriş yapadursun, Sierra cephesi erken başladığı yarışta açık ara önde gidiyor, hem cayır cayır oyun basıyor, hem de bünyelerine kattıkları pek çok yetenekli isimle kaliteyi sürekli yükseltiyorlardı. King’s Quest’in grafik tarzını geliştirerek devam ettiren Sierra, sonradan efsane olacak bütün meşhur serilerine de bu yıllarda start verdi. Bir uzay gemisi hademesi olan Roger Wilco’nun akıl almaz ve kahkaha tufanı yolculuğunu ele alan Space Quest serisinin ilk oyunu The Sarien Encounter 1986’da piyasaya girdi. Sierra’nın ilk metin bazlı oyunlarından Softporn Adventure’ın verdiği ilhamla işe koyulan matrak insan Al Lowe’un Leisure Suit Larry serisi ise 1987’de. Aşırı detaylı ve gerçekçi bir dedektiflik hikayesi olan Police Quest de yine bu sene piyasaya sürüldü.

Space Quest II: Vohaul’s Revenge

Sierra bu dönemde başka oyunlar da yaptı yapmasına, örneğin birinci kişi bakış açısına sahip Manhunter serisi de yabana atılmaz ama King’s Quest, Space Quest, Larry ve Police Quest serileri firmanın vitrini oldu ve neredeyse her sene, tüm bu serilere birer oyun yapılmaya başlandı. Kulağa hoş gelmediğinin farkındayım ama bu oyunlar hiç de baştan savma ya da birbirinin kopyası gibi değildi. Her şey gerçek olamayacak kadar iyi gidiyordu.

Bu yazı, "Video Oyunu Türleri" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar