Adım Adım Çizgi Roman #3 – Hikaye
Hikaye de oldukça önemlidir, fakat yine de sıra olarak karakterden sonraya aldım.
İlk aklınıza geleni yazıp çizmeye çalışmayın. Bu temel bir kuraldır, ilk aklınıza gelen fikir ne kadar cazip olursa olsun aslında iyi bir fikir değildir. Fikri olgunlaştırın, geliştirin, benzerlerini inceleyin ve onlardan ayırın. Üzerinden zaman geçince tekrar göz atın.
Şunu unutmayın, bir fikir aklınıza geldiyse bu mutlaka önceden düşünülmüştür ve başka biri de uygulamaya başlamıştır.
Örnek vermek gerekirse Seyfettin Efendi’yi daha önce farklı biçimlerde ele almıştım. İlk çizgi roman olarak düşündüğümde fantastik olaylar ve canavarlarla uğraşan bir dedektifti. Bunun yurt dışında (Martin Mystere, Dylan Dog, Hellboy, Constantine) gibi birçok örneği olduğunu düşününce vazgeçtim.
Not: Sonradan benzer dönemde geçen “fantastik olaylar hafiyesi” fikri üzerinde çalışan oldukça fazla kişi olduğunu fark ettim. Henüz hiç biri gerçekleşmedi, umarım zamanla onları da okuyabiliriz.
Sonrasında daha mizahi bir bakış açısıyla hikaye olarak yazdım. Merak edenler için burada paylaşıyorum:
Yeditepe İlk HikayeSon olarak şimdiki hali ile şekillendi Seyfettin Efendi. İncelemek isterseniz;
Kitaplardan Bölümleri Buradan OkuyabilirsinizYine Klişeler
Klasiklere bakın, klişeler güzeldir. Klasik hikayeleri model alın, temel taşları yerine oturttuğunuzda onları geliştirmeniz daha kolay olacaktır. Akira Kurusowa’nın Thorne of Blood’ı Macbeth uyarlamasıdır, Sons of Anarchy Hamlet uyarlamasıdır, Dr. House Holmes uyarlamasıdır. Örnekler çoğaltılabilir. İşaret etmek istediğim nokta, model aldığınız hikayeyi bambaşka noktalara çekip o ilk modelden çok farklı şeyler üretebileceğiniz.
Jean-Luc Godard’ın dediği gibi:
“Önemli olan nereden aldığınız değil, nereye götürdüğünüzdür.”
Çizgi roman üretmek uzun bir süreçtir (Aslında değil ama burada Türkiye şartlarından bahsediyorum). Güncel olayları yakalamaya çalışırsanız büyük ihtimal siz çizgi romanı bitirmeden ele aldığınız konu değişmiş olacaktır.
Hikayeniz için büyük olaylara gerek yok. Kahramanınızın illa ki “Dünya’yı kurtarması” gerekmiyor. Tam tersi, belki yavru bir köpek için hayatını tehlikeye atabilmesi çok daha manalı ve etkileyici olabilir. Büyük olayların içerisine koyduğunuz insanlar otomatikman büyümezler, karakteri kuvvetlendirmek için böyle numaralara ihtiyacınız yok.
Yedi Temel Hikaye Türü
Hikaye türlerini farklı şekilde sınıflandırmalar mevcut. Her ne kadar bu tür sınıflandırmaları pek sevmesem de en basite indirgenmiş ve hikayeleri yedi kısma ayırmış olan sınıflandırmayı sizinle paylaşacağım.
Canavarı Yenmek:
Kahramanımız kendisinden çok daha güçlü bir kişi/kuvvet karşısındadır ve bunu yenmek zorundadır.
Görev:
Kahramanımız ve arkadaşlarının önemli bir objeyi elde etmesi veya bir yere ulaşması gerekmektedir. Bu yolculukta başlarına gelmeyen kalmayacaktır.
Komedi:
Eğlenceli karakterimizin zor durumlarda kalması ve sonunda tesadüf eseri de olsa olayların tatlıya bağlanmasıyla sonuçlanır.
Trajedi:
Kötü kahramanın gözden düşmesi ve sonunda ölümüyle sonuçlanır.
Yeniden Doğuş:
Kötü ve sevimsiz kahramanın doğru yolu bulması ve kendini affettirmesiyle sonuçlanır.
Yolculuk ve Eve Dönüş:
Kahramanımız başka diyarlara gider, bir çok tehlikeye göğüs gerer. Eve döndüğünde kazandığı en önemli şey tecrübe olacaktır.
Yükseliş:
Kahramanımızın başarı hikayesini anlatır. Sıfırdan yükselmesi ve bu sıradaki karakter gelişimi konu edilir.
Alternatif Kanallardan Beslenin
Çizgi roman üretmek için sadece çizgi roman okursanız ortaya kötü bir çizgi roman çıkacaktır. Kitap, sinema, bilgisayar oyunu ve aklıma gelmeyen bir çok farklı alandan çizgi romanınıza katkı yapabilirsiniz. Şöyle düşünün ömrü boyunca sadece bir kitap okumuş insandan kitap yazmasını isterseniz yazacağı kitap okuduğu kitaba benzeyecektir. Ne kadar değişik sanat alanından beslenirseniz üreteceğiniz eser de o kadar güçlü olacaktır.
Bu noktada kısa çizgi roman ve uzun çizgi roman hikaye farklarından da bahsedelim: Başlangıç için ister istemez kısa çizgi romanlar yapacaksınız. Eskiden Korku adıyla çıkan sonra orjinal isimleri Creepy ve Eerie adıyla çıkan dergilerdaki kısa hikayeler tarihi eski olmasına rağmen iyi örneklerdir. Edebiyat alanında güzel kısa hikayecilerimiz mevcut, Anadolu Korku Öyküleri serisine ve Onat Bahadır’ın hikayelerine bakmanızı tavsiye ederim.
Son Tavsiye
“Okuyucu anlamaz!” demeyin. Nüfusa oranla çok küçük bir kitleye hitap ediyoruz. Yani Türkiye’de çizgi roman okuyan kişiler de en az üretenler kadar bilgili ve eğitimli. Kendi okuyacağınız kalitede bir hikaye yazmayı becerebilirseniz, başkaları da okuyacaktır.
Meraklısına Ödev:
Yazacağınız hikayeyi benzerleriyle karşılaştırın, ne kadar fark yaratabilirsiniz?