Amerikan Vampiri: Yeni Bir Türün Doğuşu
-
Zülfikar Yamaç
- Çizgi Roman
- 26 Ağustos 2015
Türkçe olarak yayınlanacağını duyduğum tarihten sonra sürekli “Nasıl bir şey geliyor acaba?” diye merakla beklediğim çizgi roman Amerikan Vampiri nihayet teşrif etti. Her şeyden önce özellikle hikaye kısmında büyük beklentilerim vardı, yalan yok. Öyle ya, yeni bir tür yaratılıyordu ve ne kadar başarılı olacağını insan merak ediyor. JBC sağ olsun bu merakımızı giderdi.
Scott Snyder (Batman!) ismini okuyunca “Tamam, sağlam bir şey geliyor.” dediğimi hatırlıyorum. Bir de yanında Stephen King yazıyor ya hani, işte o kısmı fark edince içimden bir “Hobaa!” nidası koyverdiğimi de saklayacak değilim. Beklediğimi bulacağımdan emin bir şekilde Rafael Albuquerque’nin (Nasıl soy isim bu?!) çizimleriyle hayat verdiği serinin ilk cildinin kapağını araladım.
Hanım Kız Vampir
1925 yılı, Los Angeles. Birinci Dünya Savaşı sonrası Amerika. İlk sayfalardan genç kızlarımız Pearl ve Hattie ile tanışıyoruz, kendileri sinema dünyasının bel kemikleri olan figüranların en güzel örneklerinden. Aynı iş yerini ve evi paylaşan kızlardan Pearl Jones, çalışkan ve azimli bir hanımefendi. Aynı anda birkaç işte çalışan Pearl’ün, her zamanki sıradan stüdyo işleri esnasında şans yüzüne resmen kahkaha atar. Aynı seti paylaştığı yakışıklı başrol oyuncusu tarafından bir sürü kalantor iş adamı ve film sektöründe önemli isimlerin olduğu bir partiye davet edilir.Heyecanlı genç kızımız güzelce hazırlanır. Kimin nesi olduğunu bilmediği istenmeyen komşusu tarafından gitmemesi konusunda uyarılmasına rağmen (Dinlese iyiydi!) partiye gider.
Pearl’ün gözleri kamaşır içinde bulunduğu atmosferden. Tanıdığı, tanımadığı bir dünya ünlü isimle aynı ortamda bulur. Ev sahibi tarafından gayet hoş karşılanır. Ancak kısa bir süre sonra kendisini partinin ana yemeği olarak bulur. Daha ne olduğunu anlayamadan bir gurup vampire yem olan Pearl, tam bitti derken hiç tahmin etmeyeceği bir yerden gelen yardım sayesinde hayata tutunmayı başarır. İnsan olarak geçirdiği günleri sona erer ve intikam peşinde bunu kendisine yapanların peşine düşer.
İlk Temas
Hikayenin asıl başlangıç noktasına, birkaç sene geriye gidiyoruz; 1880 yılına. Bu sefer Colarado’dayız. Hemen bir parantez; hikayenin geri kalanında anlatıcı rolünde göreceğimiz doktorun sözleriyle başlıyoruz. Döneminin azılı suçlularından birisi olduğunu anladığımız Skinner Sweet’in elleri kelepçeli olarak trenle “seyahat” ederken görüyoruz. Soygundan adam öldürmeye, tecavüze kadar uzanan geniş repertuvarı ile bayağı tanınan bir isim ve şekeri çok seviyor. Skinner, kendisine eşlik eden çok sayıda gazeteci, Sweet’i yakalayan, dönemin adalet timsali dedektifi James Book ve işvereni Percy adındaki meymenetsiz iş adamcığı ile birlikte tıngır mıngır yolculuğuna devam eder. Beklenmedik bir patlama treni raylarından çıkarır ve tren harabeye dönüşmek üzere devrilir. Fırsattan istifade etmekte rakipsiz kanun kaçağımız kazanın nimetlerinden faydalanmaya çalışır. James Book’a bir el, Percy denen para babasına da bir kaç el ateş etmeyi başarır ancak sonrasında hiç beklenmedik bir şey olur. Ölmesi gereken iş adamı, Skinner’ın yakasına yapışır ve hasmını ısırır. İki yaralının kanlarının birbirine karışması birçok şeyin başlangıcı olur.
Olaylar yaşanır; olaylar unutulur. Hafife alınır Sweet. Başına gelen hadise sonucunda öldüğü, ölmemiş olsa bile normal vampirlerin sonunu getiren şeyler aracılığıyla öleceği düşünülür. Basit bir vampir olmadığı anlaşılır tabi iş işten geçtikten sonra. Avrupalı kuzenleri gibi alelade bir vampir olmaktan çok uzak, yeni bir tür olarak “hayata” döner. Amerikan Vampiri. Türünün ilk örneği ve önceliği intikam.
Devamı Gelsin!
Yeni bir tür ucube Amerikan Vampiri. Çizgi romandaki klasik Avrupalı akranlarına nazaran çok daha işlevsel bir tür olarak kaleme alınmış ve resmedilmiş. İlk başta hikaye kısmından umutlu olduğumu dile getirmiştim ve bunu söylerken tam da karşılaştığım tablodan bahsediyordum. Ortaya çıkarılan şey (güneşte hareket edebilen vampir) bence gayet başarılı. Scott Abi (yine Batman!) diye söylemiyorum, iyi yazıyor sağ olsun. Üstüne üstlük bir de korku edebiyatının yıllardır değişmeyen kalemi, canımız ciğerimiz Stephen King de eklenince resmen ete kemiğe bürünüyor Skinner Sweet.
Bunun yanında bu sayıda her bölüm, iki farklı karakterin gözünden anlatılan iki ayrı kısımdan oluşuyor. Her bölümde yazarlar karakterleri paylaşarak hikayeyi oluşturmuşlar. Sonra Rafael Albuquerque almış onları bir güzel çizgilere dökmüş. Karakter çiziminden, mekan seçimine, okuma zevkini katlayan bir görsellik yakalamayı başarmış. Tam da vampir hikayesinden beklenen çizimler diyebilirim gördüklerim için.
A’dan Z’ye her şeyiyle “Olmuş bu!” dediğim bir çizgi roman Amerikan Vampiri. Ülke sınırlarında JBC Yayıncılık’ın özenle hazırlayıp makul fiyat etiketi ile sunduğu seriye başlamak yeni bir tür arayanlar için doğru tercih olacaktır. Aldık, okuduk ve beğendik.