Ankara, Cadı Avı, Cadılar, Cadılar Bayramı ve Lilith
Gelelim Cadılara
Dilimize Farsça “cazu” sözcüğünden geçen “cadı”lık kavramı özünde Şamanizmin ve Paganizmin yolundan gidenlere yakıştırılan bir isimdir. Cadılar doğayla iç içe yaşayan, doğanın nimetlerini ilaca dönüştüren, zaman zaman sihirli sayılabilecek bazı bilgileri kullanarak insanları şaşırtan ve takip ettiği yola uygun olarak doğa tanrılarına tapınan veya tören yapan kişilerdir özünde. Şifacıdırlar ve eski zamanların doktorlarıdırlar. Ve elbette herkesin belleğine kazındığı üzere de çoğunlukla kadındırlar.
Tarihi kayıtlara göre büyü ve büyüye karşı duyulan korkuyla ilintili olarak birçok kültürde cadı olarak görülen kadınlara şiddet uygulanmış. Avrupa’da ise bu uygulamalar toplu katliamlara varacak derecede artmış. Öyle ki, bir tek cadının öldürüldüğü gibi bir defasında aynı anda 500 cadının öldürüldüğü de bildirilmektedir. Veya cadı olduğu iddia edilen kadınların…
“İddia edilen” diyorum, çünkü gerçekten büyü yapan ve insanları efsunlayan veya Şeytan’la işbirliğine giden, ona tapan veya onun için tören yapan kadınlara dair ciddi belgeler yoktur. Bu suçlamalar işkence altındaki kadınların işkenceden kurtulmak için verdikleri bilgilerden veya kendilerine itiraf etmeleri üzere sunulan metinlerin itiraf olarak nitelenen tekrarından derlenmiştir.
Bilinen tek gerçek ise bazı kadınların ilaç yapma bilgisi olduğu, bunu usta – çırak ilişkisi bağlamında ailedeki başka bir kadından öğrendikleri ve zaman zaman doğaya açılarak tören yaptıklarıdır. Bu törenlerde çıplak kaldıkları, kafaları bulandıran uyuşturucu kullandıkları, sopaları cinsel organlarına sürerek cinsel doyuma ulaştıkları; ki uzaktan bakan birinin cadıların süpürgeye binerek uçtuklarını hayal etmesi ve bunu bu şekilde betimlemesi hiç de şaşırtıcı değildir, ise yan bilgilerdir. Yani ortada gizemli ve mistik bir şey olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Bir grup kadının eğlenme isteğidir bu ve muhafazakâr toplumların gözünde onaylanabilecek bir davranış değildir. Hele ataerkil toplumlarda kadının özgürleşmesi Lilith efsanesindeki gibi bir tabudur ve engellenmelidir. Bununla birlikte kadınların cezalandırılmasının birçok başka sebebi de olabilir. Örneğin erkeklerin savaşta yitirilmesinin ardından sayıca fazla kalan kadınların azaltılmak istenmesi, veba salgını veya siyasi kriz gibi durumlarda en savunmasız kimseler olarak kadınların günah keçisi olarak seçilmesi, dini gerekçelere sığınarak zaten kafadan “suçlu” ilan edilmiş kadın cinsiyetinin cezalandırılarak toplumu zihnen rahatlatılması birçok gerekçenin başında sayılabilir.
Sözgelimi Shakespeare’nin Macbeth oyununda cadıları kullanmasının bir sebebinin politik bir konuya gönderme yapmayı tercih etmesi gösterilmektedir. Bu teze göre İngilizler asi İskoçları meşgul etmek için kadınlarının arasında cadı olduğu dedikodusunu yaymış, onların kadınlarını yakıp yakmama noktasında ciddi bir şekilde çatışmaya girmesini sağlamıştır. Bernard Shaw’ın “Cadı Kazanı” oyunu da bir benzer konuyu ele almaktadır.
Ama sonuç itibariyle gerekçe ne olursa olsun kimi kayıtlara göre toplamda 250 bin kadının yakılarak veya farklı yöntemlerle katledildiği bilgisi yer almaktadır. İşkenceye uğrayan, deliren, kaçak hayatı yaşayan on binler, yargılanan erkekler, çocuklar ve hayvanlarla dağılan aileler bu hesaba dâhil değildir.
Veee Lilith’in Cadı Avı “Gece Hikâyesi” Özeti
Cadı avını konu alan Luca Enoch imzası taşıyan maceranın orijinal adı “Storia Notturna”dır. “Gece Hikayesi” İtalya’da 12. sayı olarak yayınlanırken ülkemizde Çizgi Düşler etiketiyle 5. cildin ilk öyküsü olarak yer almıştır. Çevirisi de Emel Altan Ege’ye aittir.
Macera 16. yüzyılın ikinci yarısında, İtalya’nın kuzeybatısında, ormanlarla çevrilmiş tepeli bir şehrin yakınında başlamaktadır. Şifacı bir kadın, bir başka kadına ve hasta bebeğine yardım etmeye çalışmaktadır. Bu sırada da Lilith sırasıyla böceğini bulur, Kara adlı köpeksiyle buluşur ve bir süre ilerledikten sonra bir cadı ayinine denk gelir. Farklı yaşlarda kadınlar yaktıkları bir ateşin etrafında dönerek dans etmektedirler. Bunu yaparken de üzerine tuhaf kokulu afrodizyak ve uyuşturucu etkisi olan merhem sürülmüş dalları cinsel organlarına sürtmektedirler. Bir yandan eğlenen diğer yandan esrik kafayla doyuma ulaşan kadınlardır bunlar. Sonra… İşte ayrıntılara girip macerayı okuyacakların keyfini kaçırmadan yazılamayacak bir takım olaylar olur. Lilith, şifacı kadınla hayli entelektüel, laik ve yobazları sevmeyen dindar değirmencinin evine götürülür.
Derken bu cadılık olayı ortaya çıkar ve engizisyonun atadığı bir yargıç kadınları işkenceyle konuşturmaya gelir. Sonrası da insanlık dışı muamele ve bakış açısıdır. Ve tabii Lilith’in görevini yerine getirmesinin ardından delirerek birilerinin canını yakmasıyla hikâye biter.