Ankara, Cadı Avı, Cadılar, Cadılar Bayramı ve Lilith
“Gece Hikâyesi” Macerasından Cadı Avına İlişkin Önemli Notlar
Luca Enoch’un 1587 yılında İtalya’nın batı Liguria dağlarının eteklerinde yer alan Triora’da cereyan eden gerçek olaylardan esinlenerek kaleme aldığı öyküde yönetici çevrelerle dini unsurların cadı avına ilişkin ciddi ithamları söz konusu. Kaldı ki gerçek olayın içerdiği dolaplar kitaptakinden de azdır. Merak edenler kaynakçadan bakarak İtalyanca metinlere ulaşabilirler.
Gelelim çizgi romanda geçen cadı avına dair konuşmalara:
- Gelen bir ihbarla harekete geçen Belediye Başkanı cadı avı olayına sevinir “Bu ihbar tam da zamanında geldi. Beklenmedik bir anda yaşanan bu kıtlık halkı ayaklandırmaya başlıyordu… Cadılar için bir mahkeme kurup meydandaki ateşte yakılma cezasını infaz etmek sorunlarımızın çoğunu çözecektir.” (sayfa 4, kare 4-5)
- Aslında Belediye Başkanı dönen dolapları bilmektedir “Bildiğim o ki, buğday ve diğer tahıllar spekülatörler tarafından başka şehirlerin pazarlarında da iş yapabilip fiyatları yükseltmek amacıyla gizli depolara saklanıyor.” Görüldüğü üzere ortada aslında doğal afet düzeyinde bir kıtlık da yok. Olay sadece ve sadece ticaridir ve yönetici halkın hakkını koruyacağına parası olanı desteklerken halkı öldürmekte kaçınmamaktadır. (sayfa 48, kare 2)
- Çözüm son derece açıktır “Ama bu işte kabahati “büyücüler”e yükleyerek kolayca bir günah keçisi bulur, halkın dikkatini başka yöne çekebiliriz. Her şey açık değil mi?” (sayfa 48, kare 3)
- Açık fikirli peder şöyle yorumlar çok kişinin zindana atılmasını: “Sizin demeye çalıştığınız şey, bu sıra dışı komiserin isimsiz ihbarlara çok fazla itibar ederek yetkilerini kötüye kullandığı mı yani?” (Sayfa 78, kare 2)
- İşgüzar, zalim komiserle açık fikirli pederin konuşmaları muhteşemdir. 84. sayfada başlayan konuşma 86. sayfada biter ancak “laik” yargıçla kiliseye bağlı pederin olaylara bakış açıları okunmaya değerdir. Peder, gerçek Şeytana tapınmanın olmayabileceğini, insanların suçlanarak, gereksiz yere işkence edilerek ona yaklaştırıldığını, Şeytanın bu yolla kökünün kazınması yerine güçlendirildiği, basit “tinsel” olayların abartılarak gereksiz telaşlar yaratıldığına dikkat çekiyor. Ve burası benim için çok önemli “314 yılında, Ancira’da” alınan konsil kararlarını işaret ediyor. (Sayfa 85, kare 1)
Ancira veya Ankara Konsili
Orijinal metne ulaşamadığımdan İtalyancada nasıl dile getirildiğini bilmiyorum ama Türkçe metinde Ancira olarak yer alan yerin başkent Ankara olduğunu fark ettim. Muhtemelen orijinal metinde de böyle yazılıdır gerçi. İşte Pederin dile getirdiği bu 314 yılında gerçekleşen Ankara konsili son derece önemlidir. Hem bu macera için, hem cadı avı için, hem de Hıristiyanlık tarihi için.
Bir konsilin Hıristiyanlık için önemli olan yanı konsillerin dinin bazı hükümlerine açıklık getirmek için toplanmasıdır. Bu toplantıların sonunda dinin hükümlerinin nasıl uygulanacağı veya bazı kritik konularda neler yapılması gerektiği açıklanmaktadır. 314 Ankara konsili bu bakımdan son derece büyük önem arz etmektedir.
Pagan inançlarından yeni yeni uzaklaşmaya başlayan ve Hıristiyanlıkla haşır neşir olmaya başlayan toplumlara yol göstermek isteyen bu konsilde pagan inançları şeytanın yolu olarak görülmüş, her tür tören, tapınma ve merasimden de uzak durulması öğütlenmiştir.
Lilith çizgi romanında Peder bu bilgileri dile getirirken öğüde uymayan insanları “günahkar” olarak gördüğünün altını çizse de şunu eklemektedir “Piskoposluk kuralları… Bağışlamaya dair eski bir buyruktur…” ( sayfa 84-85, kare 5 -1) Özetle şunu söylemektedir: Evet, insanlar yanlışa düşebilir ama onları zalimce cezalandırarak yeni nefretleri doğurmak, insanları daha da düşman haline getirmek doğru bir yöntem değildir.
Ezcümle Bu Maceranın Ana Fikri
Birkaç kez yazdım bir daha tekrar etmeyeyim ana fikri bence… Bunaltmayayım…
Ama şunu ekleyeyim: Elbette toplumlarda suç işleyen veya yoldan çıkan kişiler olur. Elbette kanunlar neyi emrederse adalet gereğini yapar. Ve, evet, suçlular kimlerse hak görüldüğü şekilde cezalandırılırlar. Bu süreç esnasında yeni kin ve nefret tohumlarının ekilmesinin önüne geçilmesi gerekmektedir. “Kurunun yanında yaş da yanar” doğru bir yol değildir. Mağduriyetler doğurarak insanların haklarının gasp edilmesinin önüne geçilmelidir. Adalet herkese lazımdır. Sap döner vesaire vesaire… Bütün dünyaya Ankara’dan yayılan bu mesajın dikkate alınması ve uygulanması şarttır.
Lilith okumadınız mı hiç? Okuyun artık!
Unutmadan Cadılar Bayramı (mı?)
Cadılar Bayramı diye bir şey yoktur. Bayramın asıl adı Halloween’dir ve dilimize o şekilde çevrilmiştir. Olayın aslı Jack adlı bir erkekle ilgilidir. Bayramın kutlanması fikri Jack zıpırının Şeytanı kızdırması sonucu ceza alması, sonra da cezadan azledilmesi ve karanlık bir gecede kendine balkabağından fener yapıp yolunu bulmaya çalışırken milletin ödünü patlatmasından çıkmıştır. Ve tabii işin içinde biraz da Keltlerin Samhain Festivali vardır. Yazın bitimiyle kışın başlaması ölülerin dirilmesi olarak yorumlanmıştır. 29-31 Ekim tarihleri arasında kutlama yapılmaktadır. Veya ölüler dirildiğine göre kutlamadan çok tırsma törenleri… Balkabağı burada da önemli bir unsurmuş bunu da eklemek gerek.
Kaynakça
- Lilith, Gece Hikayesi, Luca Enoch, Çev: Emel Altan Ege, Cilt 5, Çizgi Düşler, 2015
- Triora, İtalya’nın Salem’i, Ippolito Edmondo FERRARIO, http://www.instoria.it/home/triora.htm
- Brendon’da Helloween ve Kabak Jack Bilgileri, Ümit Kireççi, 2015, http://cizgiromanokurlariplatformu.blogspot.com.tr/2014/10/brendonda-helloween-ve-kabak-jack.html
- Ek birçok kitap ve internet sitesi