Batman: Baykuşlar Divanı – Gotham’ın Yeni Karanlıklarına Hazır Olun!
-
Doğa Önen
- Çizgi Roman
- 16 Aralık 2014
Bane, Ra’s Al Ghul, Joker… ilk aklıma gelen bunlar. Bu üç isim; Batman tarihine dahil olmuş bence en sıkı üç kötü. Joker’in başkalarına çektirdikleri, Bane’in Batman’e verdiği acı, Ghul’un bitmek bilmeyen toplu katliam planları, Wayne’in fiziksel gücünü ve zihinsel iradesini limitlerine kadar zorlamıştır hep. Bu üçünün; Batman serilerinde ortaya çıkmaları, üst düzey bir fiziksel mücadeleden öte, mental ve taktiksel bir savaşı, iradelerin güreşini işaret eder. Batman’in psikolojik savaşında bu üçü zirvedir!.. mi?
İşin içine yarasanın baş düşmanı baykuşlar dahil olmasaydı, bu sorunun cevabı kesin bir “evet”di. Batman: Baykuşlar Divanı’nı okuduktan sonra, yukarıdaki paragrafın sonuna o “mi?”yi koyma ihtiyacı hissettim. Bruce Wayne’in iradesinin bu kadar zorlandığı herhangi bir macerayı çok az hatırlıyorum. Sırlarının ifşasına, özel hayatının ve yaşam alanlarının bertaraf edilmesine bu kadar yaklaşılan, başka macera var mı emin değilim.
Kim bu Divan?
Onu bilsem de, burada yazacak değilim ki zaten belli de değil. Tek bildiğimiz yüz yıldır Gotham’ı yöneten gizli bir örgüt olduğu ve Bruce Wayne’i öldürmek istedikleri. Evet Baykuşlar Divanı böyle başlıyor. Bruce Wayne’i öldürmek isteyen bir kiralık katil sürüsü -ki onlara Pençe deniyor- ellerine geçen her fırsatı değerlendirmeye çalışıyorlar. Batman de bu organize suç örgütünü çökertmek için amansız bir mücadele başlatıyor.
Baykuşlar Divanı’na Yolculuk
JBC Yayıncılık’tan bize ulaşan bu serinin, şu an Türkçe olarak iki fasikülü bulunuyor ülkemizde. Fasikül dediğime bakmayın bayağı kalın iki ciltten bahsediyoruz. İlk ciltte Baykuşlar Divanı’nın niyetini ve Bruce Wayne’in onlarla tanışmasını ve hayatının en sağlam dayaklarından birini yemesini görüyoruz. İkincide ise; Batman “En iyi savunma saldırıdır” mantığıyla ofansif taktik geliştiriyor.
Tarih Kitabı Mübarek
Baykuşlar Divanı, bizlere Batman’in en büyük düşmanlarından birini tanıtmakla kalmıyor, aynı zamanda özellikle ikinci ciltte, Bruce Wayne’in geçmişine dair karanlık kalan noktaları aydınlatmaya başlıyor.
Baykuşlar Divanı sadece Wayne’in değil, bazı karakterlerin de geçmişinden bahsediyor bize. Harper Row, Mr. Freeze iki örnek. Bu anlamda çizgi roman veritabanınıza da katkıda bulunuyor diyebilirim.
Yakında Hollywood’a yazar olarak görürsek hiç şaşırmayacağımız Scott Snyder, yanına Spawn’dan tanıdığımız çizer Greg Capullo’yu da alınca Batman’e yakışır karanlıkta bir hikaye, olması gerektiği kadar karanlık bir atmosferde tasvir edilmiş. Ve fakat; ikinci ciltte bir hikaye (Harper Row’un hikayesi ve çizimler Capullo değil. Misafir bir sanatçı tarafından çizilmiş) güzel çizimlerine rağmen, bence Batman için biraz fazla “şirin, karikatürize”. Başka bir çizgi romanda görsem hiç yadırgamayacağım, hatta zevkle bakacağım çizimler, konu Batman olunca biraz tempomu düşürdü.
Bir Batman hayranıysanız (sevmeyen var mı?) mutlaka alın. Sağlam bir çizgi roman okuruysanız mutlak alın. Yeni başlıyorsanız daha sakin, daha ağdasız, daha tarihi arkaplan gerektirmeyen çalışmalar var raflarda, belki biraz bekleyebilirsiniz; kolay değil, Baykuşlar Divanı ile Gotham’ın en karanlık hallerine seyahate çıkıyorsunuz.