Majör Depresyon (Klinik Depresyon)

Bir diğer adıyla majör depresif bozukluk. Depresyonun ne olduğunu zaten biliyoruz, buradaysa üzüntü, keder, melankoli gibi negatif ruhsal hallerin, kişinin günlük yaşantısını bozacak seviyede ilerlemiş ve çeşitli tetikleyicilerle daha kolay ortaya çıkma eğiliminde olan halidir.

Her ne kadar majör depresyon, yanında bir çok semptomla gelse de, Batman’in bu semptomların önemli bir kısmını yaşamadığına şahit oluruz. Söz konusu semptomlardan aşırı kaygı ve sinir patlamaları sıklıkla gözlemlense de diğer semptomlar (depersonalizasyon, özsaygı yitimi ve bunlara bağlı olan kusma, aşırı terleme, kilo kaybı gibi fiziksel semptomlar) Batman’de pek ortaya çıkmamaktadır.

Batman’in güldüğü ender sahnelerden biri.

Tüm bunlar, majör depresyon tanısı için yetersiz görülse de yakın çevresinden biri ciddi bir tehlike altına girdiği dönemlerde karakterin diğer semptomları da gösterme eğiliminde olduğu sıklıkla gözlemlenmektedir. Bu da post-travmatik stres bozukluğunun tetikleyiciliğinden kaynaklanmaktadır.

Dikkatli okuyucu/izleyiciler, Batman’in neredeyse hiç gülmediği gerçeğini de fark edeceklerdir. Bu da majör depresyonun var olduğu ancak semptomlarının ciddi bir şekilde bastırıldığının iyi bir örneğidir.

Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Halk arasında sosyopat olarak nitelendirilen kişilerde var olan bozukluktur. Tabi çok benzerlik taşıması ve popüler olması nedeniyle tıpkı psikopati ve psikopat terimleri gibi gereğinden fazla kullanılmış ve anlamı zamanla çarpıtılmış olabilir.

Amerikan Psikiyatri Derneği Rehberi’nden doğrudan alıntı yapıyorum:

“Teşhis için temel özellik, çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eden, diğer insanların hakları ile ilgili daimî bir umursamazlık ve ihlâl seyridir.” (Hastalığın temel özellikleri olarak sayılan hususlar, hilekârlık ve manipülasyondur. Bu kişiler çok nadir merhamet ya da suçluluk hissederler)

Ne kadar yerinde bir tanım olduğu fark etmişsinizdir. Yukarıda çocukluk döneminden yeterince bahsettik. Diğer insanların haklarını umursamadığını da zaten biliyoruz. Burada hem suçluları hem de iyi adamları konuya dahil edebiliriz.

Batman suçluları dövmekten, geçici ya da kalıcı zarar vermekten geri durmuyor ki bunu zaten net bir şekilde görüyoruz. Fakat özellikle çizgi romanlarda, diğer kahramanların da özel hayatı, düşünceleri ve davranış kalıplarına müdahil olduğunu fark ediyorsunuz.

Injustice serilerinde o sırada Batman’in düşmanı olan Superman ve diğer grupla birlik olan Robin (Damien Wayne) üstüne basa basa “bu babamın yöntemi, şu an bile siz farkında olmadan hepinizi manipüle etmeye devam ediyor” diye açıklar. Kingdom Come’da Wonder Woman bu manipülasyondan öyle rahatsız olur ki “Seni aristokrat piç kurusu!” diyecek kadar ileri gider. Supergirl’in ortaya çıktığı sayıda dost karakterlerin evine gizlice girer, özel eşyalarını karıştırır ve işine yarayacak olanları sormadan alır. Yine aynı sayının devamında bir gezegenin tanrı-kralı olan fazlasıyla kuvvetli bir karakter olan Darkseid’i bile manipüle etmeyi başarır. Batman & Superman serilerinde bizzat Superman “Bruce’un olayları kendi istediği şekilde yönlendirme yeteneğine hayranım, öyle ki bu bazen beni bile korkutuyor” der. Yine aynı serilerde Bruce Wayne olarak Metropolis’e gelip Lois’e çiçek hediye etmesine rağmen,  Lois Lane’in Superman’e “Onun yanına gitmek istediğine emin misin, bilirsin ya o şey olduğunda davranışları değişiyor” demesi konuyu güzel bir şekilde özetlemektedir.

Sayılamayacak kadar çok yerde “Batman daima haklıdır” ya da “Eninde sonunda adamın dediğini yapacağız, daha fazla uzatmayıp doğrudan dediğini yapsak iyi olacak” şeklinde söylemler görürüz. Ve nihayetinde Tower of Babel hikayesinde, Batman’in tüm diğer Justice League üyelerini alt etmek için aşırı detaylı planlar hazırladığı ve istediği zaman bu planları işletip çok kısa sürede tüm ekibi alt edebileceği ortaya çıkar. Batman, çok belirgin bir şekilde sosyopattır. Antisosyal kişilik bozukluğunun tüm özelliklerini açık bir şekilde sergilediği gibi sıklıkla psikopatinin sınırlarında dolaşır.