Belinde Katanası, Sırtında Yavrusuyla Amansız Bir Samurayın Öyküsü! Lone Wolf and the Cub
Çizgi romanlar. Bir çoğumuzun çocukluğundan bu yana okuduğu, okumaya devam etmeyi planladığı, çizimleri içinde kaybolmaktan ve hikayelerine kendini kaptırmaktan zevk aldığı şeylerdir. Okuruz, okuturuz. Elimizde de tam da hikayesinde kaybolacağımız çok kaliteli bir yapım var.
Hayatına çocuğuyla tek başına devam etmeyi seçen ve bu yolda sayısız adam öldürmüş olan bir adamın hikayesi bu. Lone Wolf and Cub (Yalnız Kurt ve Yavrusu).
1970 yılında Japonya’da yayınlanmaya başlayan serinin yazarı Kazuo Koike çizeri Goseki Kojima. Hemen birkaç bilgi daha. İngilizce çevirisini Dark Horse firması yaptı ve 28 cilt olarak piyasaya sürüldü. Türkçe yayın hayatına Marmara Çizgi ile başlayan serinin her cildinde ortalama olarak 5 civarında bölüm var. Seri o kadar popüler oldu ki; 7 tane sinema filmi, televizyon dizisi çekildi, animelere ilham oldu. Neydi peki bu kadar popüler olmasının nedeni? Hikayesi!
Edo dönemi Japonyası. Derebeylikler ve iç karışıklıklar almış başını yürümüş. Her yerde bir şeylerden ötürü kargaşa ve düzensizlik hüküm sürüyor. Adamımız Itto Ogami eskiden shogunun emri altında kaishakunin (seppuku, harakiri yapan kişilerin ölümlerine yardımcı olan vatandaş, tamamlaycı) olarak görevli olan ama ailesine karşı girişilen komplo girişimi nedeniyle Daigoro adındaki 3 yaşındaki çocuğuyla hayatını devam ettirebilmek için para karşılığı suikastlar düzenleyen efendisiz bir samuray, ronin, bir seri katil. Söz konusu öldürmek olduğu zaman Itto Ogami gözünü kırpmadan ne yapılması gerekirse soğukkanlılıkla yerine getiriyor.
Suikastlar dedik. Ufaklık Daigoro babasına bu konuda başarıyla yardım ediyor ve işin bir diğer tarafı ise bu suikast işinin çocuğun kendi “seçimi” olmuş olması. İlk başlardan hakkında neredeyse isminden başka bir şey bilmediğimiz yalnız kurtla ilgili bilgilere ilerleyen bölümlerde ulaşıyoruz.
Serinin en can alıcı özelliklerinde birine geldi sıra. İçinde bulunduğu dönem ile ilgili size resmen ders veriyor. Aynen öyle. İçinde bulunduğu dönem hakkında bilmediğiniz, bildiğiniz ama tam olarak emin olamadığınız bilgileri size resmen öğretiyor. Bu şekilde hikayede yer alan olayları daha rahat anlıyoruz ve bu ilk başta dediğim gibi hikaye ile bütünleşmenizi sağlıyor.
Çizimlere gelince. Goseki Kojima görevini başarıyla yerine getirmiş. Sinema izler gibi okuduğum seride çizgiler özellikle de savaş sahnelerinde çok iyi olmuş ki bu hikayeye olabilecek en iyi çizimler olduğunu düşünmekteyim. Edo döneminin çalkantılı derebeylik dönemini sinematik görsellerle okuyucuya aktaran seriye kesinlikle bir göz atın ve ardından yalnız kurdun hikayesine kendinizi kaptırın.