Bir Derin Devlet Macerası: Nick Fury’s Secret War

Marvel külliyatını okumaya giriştiğimde açıkçası beni bu kadar içine çekecek bir evren olduğunu beklemiyordum. Bunda en büyük payı Brian Michael Bendis, Warren Ellis ve Ed Brubaker gibi yazarların 2000’lerin başlarından itibaren ortaya koydukları nefis öyküler oluşturuyor. Her ne kadar sevmeyenleri de olsa da “Bendis Dönemi” diye adlandırılabilecek 2004-2010 arası dönem benim bu külliyata saygımın zirvesini oluşturuyor. Bendis’in de bu noktadan itibaren bir hikaye çığı başlatmak için yuvarladığı kar tanesi de Nick Fury’s Secret War’dur demek pek de yanlış bir ifade olmayacak.

Önce Marvel Now! ardından All New All Different olarak iki kez revizyondan geçen Marvel evreninin bunların öncesinde yaşadığı politik alt metinlere açık, spekülatif, karanlık ve geriye doğru revizyona açık bu dönemin ortaya konmasında en büyük ilham kaynakları elbette 11 Eylül olayı, Sınırsız Özgürlük Operasyonu ve Vatanseverlik Yasası idi. Etkileri çeşitli şekillerde hala devam eden bu olaylardan Marvel evreninin politik çehresini bütünüyle değiştirecek bir hikaye çıkartmak isteyen Bendis, aynı zamanda Avengers Disassembled olayıyla dağılan Avengers’i New Avengers’ın ilk cindinde sinyalleri verildiği üzere birçok yeni yüzle ve isimle yeniden bir araya topluyor. Ama bunun Marvel evreninin en karanlık zamanlarının sadece başlangıcı  olduğunu söylemek de daha doğru bir tabir olabilir.

Mini Seri Ama…

Nick Fury’s Secret War hikayesi New Avengers’in 3. sayısı ile 4. sayısı arasında yaşanan 5 + 1 fasiküllük bir miniseri. Ama neredeyse bir senelik bir olaylar bütününü oluşturuyor. Ülkemizde Gerekli Şeyler tarafından cilt olarak yayınlanmış yapımı okumadan önce -ki hala okumadıysanız- Iron man: Extremis, Avengers: Disassembled ve New Avengers‘in ilk 3 fasikülünü okumanızı şiddetle tavsiye ederim. (Uyarı amaçlı bir not: Ülkemizde yakın bir tarihte iki cilt olarak basılan 1984 yapımı Secret Wars ve yine ülkemizde de basılmış 2015 yapımı Secret War event cildi, bu yazının konusu olan Nick Fury’s Secret War ile bağlantılı değildir. İsim benzerliği kafanızı karıştırmasın. )

Hikayenin içinde hem günümüz, hem de 1 yıl öncesi olmak üzere iki ayrı zaman periyodu var. Fakat bu direkt olarak belirtilmediği için okuyucuyu şaşırtma amaçlı flashback ve flashforward’lar şeklinde kullanıyor. Öncelikle bunu aklınızda tutun. Hikaye, Nick Fury’nin Black Widow’un yardımıyla topladığı istihbaratlardan ABD sınırları içerisinde bir çok teknolojik cihazlar kullanan suçlunun aynı kişi tarafından (Tinkerer) finanse edildiği, toplu süper suçlu firarının bu planla bağlantılı olabileceğini ve ABD halkına yönelik bir dizi büyük terör saldırısı gerçekleştirileceği sonucunu çıkartması ile başlar. Nick Fury ‘e göre bu olayın arkasında Doctor Doom’un ülkesi olan Latveria vardır.

Latveria da her ne kadar Doctor Doom’un dışarıya kapalı bir diktatörlüğü olsa da ve bizzat onun kuklası olan Lucia von Bardas tarafından yönetilse de, von Vardas bir süredir batı dünyasıyla Doctor Doom’un yarattığı kötü imajı silmeye çalışmaya yönelik diplomatik faaliyetler yürüttüğü için bir süredir sempatiyle bakılmakta olan bir ülkedir. Bir dış müdahele için politik destek ve onay alamayan Nick Fury, olası gördüğü terör saldırısını durdurmak için bir kumar oynamaya karar verir. Steve Rogers’in, süper kötülerin toplu firarı sonrası yeniden bir araya getirme kararı aldığı Avengers’ı -daha fazlasını da araya katarak- gayrı resmi bir sınır ötesi harekatta kullanmak. Ama bunun yaratacağı sonuçları kendi bile tahmin edemeyecektir.

Bol Aksiyon

Bir grafik roman formatında hazırlanan Nick Fury’s Secret War neredeyse her sayfası dolu bir macera sunuyor. Özellikle son 3 fasikülde aksiyonun tavan yaptığını söylemek mümkün. Hikaye daha önce kalıcı şekilde Avengers saflarında görünmeyen birçok sevilen simayı bünyesinde topluyor. Daredevil, Spider-Man ve Luke Cage bunlardan sadece birkaçı. Hem aksiyonu bol bir mini seri olması hem de aşağı yukarı her okuyucunun sevdiği, rüya karması gibi bir kadroya sahip olması nedeniyle Secret War, Bendis’in ana hikayesinin henüz en başlarında yer alsa da birçok izleyiciyi sonrası için kendine bağlayabilecek bir yapıya sahip.

Çizimler grafik roman formatında hazırlandığı için bu tür çizimlere alışık olmayan okuyucuların adaptasyon sürecini biraz uzatabilir. Zira bazı karakterler bu nedenle çizgi romandakinden biraz daha farklıymış gibi durduğu oluyor. Neyse ki bu çok büyük bir problem değil. Ayrıca, Nick Fury’nin bilgisayarında topladığı kadroya ilişkin tuttuğu notları, güvenlik kamerasından alınmış gibi yapılan çizimler ve grafik roman formatının bir avantajı olarak karakterlerin hareketlerini fotoğraf hissiyatı verecek şekilde tasvir edilmesi sonraki çizgi romanlarda da denendiğini gördüğümüz (Bkz. Winter Soldier gibi) ilginç metotlar olarak kendisini gösteriyor.

Hikaye aynı zamanda bilhassa sonraki hikaye arc’ları olan Civil War, Secret Invasion ve Dark Reign gibi kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan, kahramanların kahramanlara giriştiği, onların düşmanlarıyla girdikleri savaşın kendi insanlarına zarar verir hale geldiği için sorgulanmaya başladığı bir anlatım içeriyor.  Eski ekol süper kahraman hikayelerine alışanlar bunu belki yadırgayabilirler ama ben bu tür işlenişleri son derece olumlu ve yaratıcı buluyorum.

Çok Övdük

Hikayenin yegane eksisi, aslında operasyonun gerekçesinin bir nevi sonucu haline gelmesi. Lucia von Bardas da bu sebeple derinliği başlamadan sona eren bir karakter olarak kariyerini sonlandırıyor.  Hikayenin bu anlamda Winter Soldier, Red Menace ve Civil War gibi maceralarda ortada pek görmediğimiz, göründüğü an kayıplara karışan Nick Fury’nin yeraltına iniş sürecini hızlı biçimde bağlamak için kurgulandığı çok aşikar. Öte yandan bol aksiyon, karakter çatışmaları, grift bir politik ortam ve iki farklı zaman periyotunda geçen farklı bir anlatım dili kullandığından eksi gibi görünen az sayıda nokta da rahatsız edici olmaktan çıkıyor.

Çeviri ufak tefek bazı hatalar dışında rahat bir okuma sunuyor. Öte yandan ülkemizde basılan versiyonu maalesef tüm metni içermemek gibi bir  sıkıntı içeriyor. (Bunun büyük bir kısmı Nick Fury’nin “fişlediği” kahramanlar üzerine notları oluşturuyor) Ama ülkemizde basılan süper kahraman derlemelerinde zaten nadiren tie-in’ler görebildiğimiz için bunu büyük bir eksi olarak sayarsam haksızlık etmiş olurum.

Nick Fury’s Secret War sınır ötesi müdahele kavramındaki etik sınırları irdeleyen, derin devlet metotlarını yeren, öte yandan terörizme karşı elleri kirletmeden mücadele edilemeyeceğini de itiraf eden, ezber bozan nitelikte bir süper kahraman çizgiromanı. Gerek Bendis dönemi hikayelerinin ilk birkaç işi arasında yer alması, gerekse hiçbir karakterin hikayesinin önceki maceralarla hayati bir bağlantı taşımaması nedeniyle de yeni başlayacak okuyucuya son derece uygun. Kısaca, severseniz sonrasını iple çekeceğiniz bir macera olduğunu söylemekte bir sakınca görmediğimi söyleyebilirim.

Yorumlar