Civil War II #01-04 – Keşke İsmi “Marvel: Azınlık Raporu” Olsaydı
Haklı olarak böyle bir eser tabi ki Marvel gibi Amerikan emperyalizmini örnekleyen bir şirket için bulunmaz hint kumaşı haline geliyor. Marka değeri oluşmuş bu eseri baz alan bir devam serisi yani Civil War II duyurulduğunda yine isim atasında olduğu gibi okuyucular ikiye ayrılmışlardı. Bir takım görüşler çok yanlış bir hamle yapıldığını ve çizgi roman evreni için bu eserden sonra tekrar yapılanan Mighty Avengers , S.H.I.E.L.D gibi kurumların ve kahramanların böyle bir olayı bir daha yaşamasına gerek olmadığını söylerken diğer görüşler ise Marvel’ın okuyucuyu artık boğan “mizahı”nı yok edecek bir takım olayların yaşanabilme ihtimaline ve bu hamlenin ilk serinin hemen sonrasında oluşan Siege ve Secret Invasion gibi olaylara benzer daha karanlık tonlara geçişin müjdecisi olduğu kanaatindeydiler. Ben biraz ikinci grupta yer alıyorum fakat an itibariyle anlatılanla birinci grubun haklı olacağını gösteriyor.
Devam Kararı Çok Yanlış
Aslında bu yazıyı sayı sayı ele almak için klavyenin başına oturdum, fakat inanın o kadar bomboş geçen diyalog ve kurgu var ki yazıyı iki bölüm şeklinde ele alıp olayları ve bunların Marvel çokluevrenine etkisini daha iyi anlatabileceğimi düşünüyorum.
Öncelikle Civil War II’nin hemen öncesindeki durumu özetlemek gerekiyor. All New All Different Marvel sürecinde X-Men inzivaya çekilmiş ve bir çok ekipten de faal olarak ayrılmışlar ve hatta uzun süredir lider sendromu yaşayıp Storm ve Magneto etrafında toplanan iki ayrı grup haline gelmişlerdi. Inhumanity sürecinde yaşanan olaylar sonrası Inhumans evrende değer kazanmış ve akabinde gerçekleşen Secret Wars ile ortaya çıkan Ultimates adında 616 ve Ultimate evrenlerinden kahramanların oluşturduğu Avengers tarzı bir diğer ekip daha “Kahraman Grupları” arasında yerini almıştı. Avengers ekibi ise daha çok intergalaktik bir işlevde daha büyük tehditler için kullanılmak üzere faaliyetini sürdürmekteydi. Secret Wars süreci sonrası bu bölünmüşlük ve vizyonsuzluk içerisinde olan çokluevreni “geleceği görebilme” yeteneği kazanan Inhuman “Ulysses Cain” üzerinden bir hikayenin yazılmasına itmiş anladığım kadarıyla.
Gelecekteki tehditleri gören Ulysses’in bu tehditleri Ultimates ve diğer kahraman gruplarına bildirmesi üzerine bu tehdit oluşmadan geleceği engellemenin ahlaki olarak tartışıldığı bir ortam söz konusu. Taraflar ise geçmişinde çok travmatik bir olay yaşayan ve geleceği yönetebilme güdüsünü anlayabileceğimiz bir kahraman olan Ms. Marvel yani şimdiki titriyle Captain Marvel ve bir önceki iç savaşta kendi inandıklarından vazgeçmeyen parlayan yıldızımız Tony Stark‘ın geleceği akışına bırakmayı tercih etmesi ve Ulysses’e güvenmemesi üzerine oluşuyor.
Seri fikir olarak yanlış olduğu kadar içeriğinde alınan kararların yanlışlığıyla da ön plana çıkıyor. İlk serinin yaptığı plot twist’lerin yanında ancak klişenin daniskası diyebileceğimiz “daha sonra kesin tekrar göreceğimiz önemli karakterleri öldürmek” fikrini kullanmanın hala ana akım çizgi romanlarda yer bulabilmesine inanılmaz sinirleniyorum. Sıkıştığı yerde başka bir kahraman grubunu da ekleyerek kavgaya adam çağırmanın nirvanasını bizlere yaşattığı için de Brian Michael Bendis’i esefle kınıyorum.
Son Söz
Ucundan kıyısından iç savaş oluşturabilecek bir temaya sahip olmayan Civil War II, sadece kahraman çarpıştırmasıyla bu ismi alacaksa Marvel’ın her event’inin önüne Civil War etiketini yapıştırmak gerektiğini düşünüyorum. Kendi başına bir seri olarak piyasaya sürülse belki biraz daha olumlu görüşler bildirebilirdim. Bu seriye Civil War ismini vermenin isim atasının ele aldığı fikirlere saygısızlık olarak algılanması gerektiğini düşünüyorum.
Keşke ismi “Marvel: Azınlık Raporu” olsaydı da bizi bu kadar üzmeseydi. Umarım bir sonraki “Civil War II #05-08” yazımda sitemsiz bir içerik paylaşırım sizlerle. Sağlıcakla kalın.