Çizgilerle Bir Jack London Daha: Ateş Yakmak
Dünya edebiyatı söz konusu olduğunda Jack London kitaplarının bendeki yeri çok farklı. Amerikan edebiyatında yol temasını ilk kullanan yazar olması, gezgin ve başına buyruk kişiliği, eşine az rastlanır anlatım dili başlıca sebepleri. Yazarın elinden çıkan kitapları, öyküleri her fırsatta edinmeye ve okumaya çalışıyor ve her okuduğumda daha çok seviyorum.
Çoğumuzun okuduğu ve hepimizin duyduğu Beyaz Diş ve Vahşetin Çağrısı zaten kafa kitapları arasında. Yazarın vahşi doğa ile ilgili kaleme aldığı onlarca öykü ve romanı var. Areş Yakmak adlı hikayesi de tam olarak bu bahsettiğim şekilde gelişiyor. Vahşi doğanın gücünü sıfırın altındaki sıcaklıklarda okurun yüzüne vuruyor adeta.
Şimdi tutup da o öykü hakkında yazı yazacak değilim. Daha önce yazarın Sırtlan Kitap’tan çıkan Deniz Kurdu adlı kitabının çizgi roman versiyonu için yaptığım gibi bir inceleme ele alacağım. Ülkemizde pek az kişinin bildiği öykünün daha az kişi tarafından bilinen çizgi romanı hakkında konuşacağım.
Çizgilerle Buluşan Edebiyat
Anlatmaya başlamadan bir konuya değinmek istiyorum. Edebiyat tarihi boyunca başarılı olmuş bir çok eserin, dizi ve film olarak ele alındığını zaman zaman ise bu yazıdaki gibi çizgi roman şeklinde boy gösterdiği aşikar. Gelenekselci bir yaklaşım ile her zaman eserin orijinal versiyonunu tercih ettiğimi söyleyebilirim. Sanırım bir fikrin tüketiciye ulaşan ilk hali benim için bir hep en üst sırada olacak. Bu konuya bir örnekle Hobbit film üçlemesini verebilirim. Yerin dibine sokacak değilim ancak kesinlikle beklediğim bu değildi. Nerede okuduğum kitap nerede beyaz perdedeki Hobbit ve cüce yol arkadaşları. Bu ve benzeri hayal kırıklıkları için listeyi uzatmak mümkün. Kurguyu beyaz perdeye başarıyla uyarlamak her zaman mümkün olmuyor maalesef. Ancak bu formülün her zaman için aynı sonucu verdiği söylenemez.
Arrival filmine baktığım zaman muazzam bir şeyin ortaya çıktığını görüyorum. Henüz esin kaynağı olan hikayeyi okuyamadım lakin ne olursa olsun çok başarılı bir film olduğu gerçeği değişmeyecek. Bir diğer iyi örnekte Watchmen. Çizgi romanı resmen masterpiece olan yapımın filmi de aynı derece kült olmayı başarmış durumda. Olay yapabilmek ile alakalı.
Şimdi diyeceksiniz ne vardı bu kadar anlatacak. Efendim, iş bir edebiyat eserini çizgi roman olarak ele almaya geldiği zaman mevzunun boyutu değişiyor. Şahsen daha da geriliyorum. Zira senaryosu belli olan ve kesinlikle kitleler tarafından beğenilen bir eserin çizgi tarafı çok iyi olmak zorunda. Ciddi anlamda bir zorunluluk olarak bakıyorum. Yazan zamanında yazmış ve başarılı olmuş, geriye kalan tek şey bu başarıya ve prestije uygun düşecek uyarlama başarısı. Şimdi gelelim Ateş Yakmak’ın çizgi roman haline.
Renkler
Çizgi roman okuyacağımız hikayeye dair açıklama niteliğinde bir giriş ile karşılıyor okuru. Öyküyü okuduğum kitapta böyle bir bölüm yoktu direkt olarak olaya giriyorduk. İdeal bir başlangıç, ne okuyacağımızı ya da neden böyle bir öykü yazıldığına dair açıklayıcı bir yaklaşım olmuş.
Ciltte ilk dikkatimi çeken şey -haliyle- kapağı oldu. Bembeyaz olmasa da bundan çok daha hoş bir beyaz (hafifi kirli ve gölgeli) renk seçilmiş. Arkap kapakta yazı olmamasını ayrıca sevdim. Sadece bir dizi agaçlar ve kar var. Hikayenin geçtiği coğrafyanın neresi olacağı daha buradan belli. Aslını okumamış birisinin bile gördüğü zaman dikkatini çekecek, şık bir cilt olmuş. Çizerin eline sağlık demek için biraz erken lakin hakikaten iyi iş çıkartmış. İçindeki çizimlerden umutlu olabiliriz.
Hikayeden bahsetmeyeceğim dedim lakin bir adam ve kurt köpeğinden başka karakteri olmadığını söylemem lazım. Zira çizimler ile okurken aklımda canlanan arasında ufak bir kıyaslama yapacağım. Evvela London öyküsünde karakterin fiziksel özelliklerinden çok az bahsediyordu. Yani karakteri tasarlamak çizer Chaboute’e düşüyor. Şunu söylemeliyim tam da bu öyküye yakışır bir karakter tasarlamış. Dış görünüşü tam da çizgi romanın en başında bahsedildiği gibi “deneyimsiz” bir tip çıkmış ortaya. Doğanın belki de en acımasız formu olan dondurucu soğuğa tek başına kafa tutacak kadar deneyimsiz hemde. Hikaye içerisindeki tüm tepkileri, hareketleri aslına uygun olarak hayata geçirilmiş.
Aslına Uygun Bir Uyarlama
Bütün hikaye üçüncü ağızdan anlatılıyor. Ancak buradaki hava biraz garip. Anlatıcı değilde profesyonel bir sunucudan dinliyoruz sanki hikayeyi. Özellikle çizgi roman halinde bu durum daha çok dikkat çekiyor. İşin ilginç tarafı yaşananları iyice acımsız bir hale sokuyor olması. Sanki daha önce de karşılaşılan bir durummuş gibi soğukkanlı, alışılmış bir biçimde aktarılmış.
Bir ahmaklık ve dram öyküsü Ateş Yakmak. Cahilliğin belki de en kabul edilemez hali “bana bir şey olmaz”ın kağıda dökülmüş bir çeşit yansıması. Aç gözlülük, para ve zengin olma hırsı uğruna çıkılan bir yolculuğun hazin sonu bir yerde. Okurken hak ettin ama şimdi sende dediğim ama yine de üzüldüğüm geçtiği coğrafyaya rağmen sıcacık bir öyküydü. Çizgi roman hali bu konuda çıtayı bir üste taşımış. Özellikle son sayfalar, olayı iyice hüzünlü bir hale getirmiş.
Ülkemizde çizgi roman dendiği vakit akla gelen ana akım seriler dışında böyle farklı yapımların çevrildiğini görmek açıkçası mutluluk verici. Çizgi roman dünyasının sadece süper kahramanlardan ibaret olmadığını hatırlatır nitelikte oluyor adeta. Bende fırsat buldukça okuyorum tabi, zaten diğerlerine alışamadım gitti.
Çizgi Düşler etiketi ile piyasada olan Ateş Yakmak, harika bir Christophe Chaboute uyarlaması. Çizerin ülkemizde sadece bu eseri yayınlanmış durumda. Diğer yapımları da -özellikle Moby Dick çalışmasını merak ettim- umarım bir gün dilimize kazandırılır.